İslam’da eğlence ve yarışmalarla alakalı fakihler ekseriyetle ittifak halinde olmakla beraber bazı hususlarda farklı hükümler verildiğini de görmekteyiz.
Yararlılık durumuna göre çeşitli sportif faaliyetler dinen mübah, hatta bazan sünnet kabul edilmekle beraber bunların müşterek bahislere, kumara alet edilmesi harama kadar varan sakıncalar taşır. Nitekim günümüzde özellikle at yarışlarının ve futbol gibi spor dallarının kumar oyunlarına alet edildiği görülmektedir. Hadis kaynaklarında çocuk oyunlarının bile kumara dönüşmesi tehlikesine dikkat çekilir (Abdürrezzâk es-San‘ânî, X, 467). Öte yandan, spor yapanların iffetlerini korumaları, sporu amacının dışına çıkararak müstehcenlik ve teşhirciliğin vasıtası haline getirmemeleri gerekir.[1]
İslam’da meşru sayılan eğlenceler mübahtır. Oyun ve eğlence denilen birtakım zararlı ve faydasız eğlenceler ise caiz değildir. Bunların bir kısmı haramdır. Bir kısmı da harama yakın mekruhtur. Bunlar aslında boş şeylerdir. İnsanın hayatı ise çok kıymetlidir, daima yararlı şeylerde harcanmalıdır. Zararlı ve faydasız şeylere harcanması doğru olmaz.
Örnek: Kumar oyunu haramdır. Çünkü bunun zararı herkesçe bilinen şeydir. Kumar yüzünden kurtuluşa eren kimse gösterilemez. Fakat kumar yüzünden helak olmuş, perişan olmuş, acı ve kederler içine düşmüş binlerce insan ve aile gösterilebilir.
Tavla, satranç gibi oyunlar harama yakın mekruhtur. Bunlar kıymetli zamanın kaybolmasına sebep ve kumara itici olacağı için, iyi şeyler değildir.
Yalnız İmam Şafiî Hazretleri, bir rivayete göre de İmam Ebû Yusuf Hazretleri satrancın mübah olduğunu söylemişlerdir. Fakat satrancın bu mübah görülmesi, kumar şeklinde oynanmadığı ve bir vacibi terke sebep olmadığı takdirdedir. Değilse, ittifakla haramdır.
Bir hadis-i şerife göre "Üç oyundan başka diğer bütün oyunlar (eğlenceler) Müslümana haramdır. Bu üç şey, ailesi ile eğlenmesi, atını eğitmesi ve oku ile yarışmasıdır."
Bunlar yararlı olan meşru eğlencelerdir. Aile ile eğlence, aile hayatının bir muhabbet ve neşe içinde devamını sağlar. Binek atlarını terbiye edip savaşa hazırlamak ve silah eğitimi görmek İslam yurdunun korunması için çok gerekli bir hizmettir. Bu önemli yararlarından dolayı bunlar caiz bulunmuştur.
Boş bir eğlence ve kumar maksadı olmaksızın savaş için spor ve kuvvet kazanmak için yapılan birtakım yarışmalar caizdir. Bunlarla yararlı bir gayeye ulaşmak imkanı elde edileceği için, bunlar oyun ve eğlence sayılmazlar. Bunlar birer alışma ve cihad için hazırlıktır. Güreşler, silah atmalar, piyade ve binitli olarak yapılan yarışmalar hep bu kısımdandır. Bu yarışmalara katılanlara mükafat olarak para ve hediye verilmesi caizdir. Bunlar cihad yapmaya bir hazırlık ve teşviktir.[2]
İslam dini, oyunların bir kısmını helal, bir kısmını haram kılmıştır. Şayet bir oyunun özel ve genel zararı varsa haramdır. Yoksa faydalı veya zararsız ise helaldir. Hatta Hz. Peygamber (sav) elli yaşının üstünde olduğu halde Hz. Aişe (ra) ile koşmak hususunda yarışta bulunmuş ve Hz. Aişe’yi geride bırakmıştır. Hem de güreşte ün salan Rikane ile güreş tutup üç defa onu yıkmıştır (Ebu Davud).
Hz. Hüseyin’in (ra) başıyla top gibi oynandığına dair hiçbir şeye rastlanmamıştır. Faraza baş kesildikten sonra sağa veya sola atılmış ise top ile oynamanın haram olmasına sebep olmaz. Çünkü top oynamakla hiçbir münasebeti yoktur. Ancak top oynamak namazın terkine vesile olursa veya İslam'a muhalif başka bir hareket olursa o cihetten haram olur. Yoksa haddi zatında haram değildir.[3]
Fıtrat dini olan İslâm, insan tabiatına uygun esaslar koymuş; maddî ve manevî gereksinimleri çerçevesinde eğlenme ihtiyacını da dikkate almıştır. Bu bağlamda spor, oyun veya eğlence gibi meselelerde İslâm’da asıl olan mübah olmaktır.
Zekâ, taktik ve strateji oyunu olan satranç hakkında İslam âlimleri birtakım gerekçelerle farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.
Âlimlerin bir kısmı satrancı kumarla ilişkilendirip caiz olmadığını söylerken (bk. Kâsânî, Bedâîu’s-sanâi‘, 5/127; İbn Kudâme, el-Muğnî, 10/171; Bâcî, el-Münteka, 7/278), diğer bir kısmı ise dinen sakıncalı unsurlar barındırmaması ve fesada vesile edilmemesi şartıyla caiz olduğu görüşünü benimsemişlerdir. (bk. İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 6/394-3; İbn Nüceym, el-Baḥrü’r-râʾiḳ, 7/91; Zekeriyyâ el-Ensârî, Esne’l-metâlib, 4/343; Mâverdî, el-Ḥâvi’l-kebîr, 17/178-179; İbnü’l-Hâcib, Câmiʿu’l-ümmehât, 566; İbn Abdülber, et-Temhîd, 13/181)
Netice itibariyle satranç oynamak caizdir. Ancak bu oyun kumara aracı kılınmamalı, dinî ve dünyevî yükümlülükler ihmal edilmemeli, taraflar arasında kin ve nefrete yol açacak tutumlardan uzak durulmalıdır.[4] Futbol oynamak da aynı kapsamda değerlendirilebilir.
https://risale.online/soru-cevap/satranc-ve-oyunlar
https://risale.online/soru-cevap/okey-oynamak-caiz-mi
Sonuç olarak;
Futbol oynamak, bir aktivite, bir etkinlik ve eğlence olarak oynanması caizdir. Ancak farz ve vacibi terke veya harama girmeye ve teşvike sebep olmamalıdır. Mesela futbol sebebiyle orucu, namazı, tesettürü terk ediyorsa top oynamak haram olur. Ya da sponsorluk veya reklam adı altında faiz, kumar, içki vb dinen haram olan işlerin ve kurumların parçası olması da haramdır. Ayrıca günümüzde spor kulüplerinin hem ulusal hem de uluslararası bahis gibi kumar oyunlarının aracısı olması dinen büyük bir sakınca oluşturmaktadır.
[1] DİA, Spor maddesi. Bkz: https://islamansiklopedisi.org.tr/spor
[2] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Harf Yayıncılık, s. 433-434.
[3] Halil Gönenç, Genişletilmiş Günümüz Meselelerine Fetvalar, Yasir Yayınevi, İstanbul 2012, c. 2, s. 198.
[4] Din İşleri Yüksek Kurulu, 27.12.2023 - No: 112.