Soru

İddiaya Girmeden Okey ve Tavla Gibi Zarla Oynanan Oyunları Oynamanın Hükmü

Farz vazifeleri aksatmadan iddiasız olarak okey ve tavla gibi oyunlar oynamak caiz midir?

Tarih: 12.12.2024 15:06:41
Okunma: 3139

Cevap

"Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz."[1] Bu âyetten anlaşıldığına göre ne oyun olursa olsun ortada bir kumar söz konusu ise hatta bir çayına bile oynansa haramdır.

Bununla beraber Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) zarla ilgili söylediği “Kim zar ile oynarsa elini domuz eti ve kanı içinde boyamış gibi olur!”[2]; “Kim, zar ile oynarsa, andolsun ki, Allah’a ve Rasulü’ne isyan etmiştir!”[3]Şüphesiz ki, Allah size içkiyi, kumarı, zarı (zar ile oynanan oyunları) ve tavlayı yasakladı/haram kıldı!”[4] hadislerinin hükmüyle fıkıh âlimlerinin büyük çoğunluğu zar ile oynanan oyunların haram olduğunu belirtmiştir.[5]

Yani okey ve tavla gibi zar ile oynanan oyunlar haramdır

Kumar ve zar içermeyen oyunlarda ise haramlık bi-zatihi değildir. Örneğin farz ibadetleri kaçırmak, vaktini çokca israf etmek, oyun oynarken kötü kelimeler kullanmak vb. faktörler oyunun mahiyetini değiştirmektedir. Bu gibi durumlarda haram olmaktadır. Yahut örneğin futbol, basketbol, voleybol vb. spor oyunları oynamak bi-zatihi haram değildir. Ancak oyun esnasında uygunsuz kıyafetlerin giyilmesi, avret yerlerin açılması, iddaya girilmek, karşı cins kimselerle münasebet, yakınlaşma vb. durumlar bunu da haram yapmaktadır.

Özetle kumar ve zar bulunmayan oyunları oynamak haram değildir, ancak oyun esnasında da İslâmî hassasiyetlerin kırılmaması gerekir. Ancak en güzel olanı kişinin maleyani, boş ve faydasız işlerdense; ilim, ibadet, zikr vb. ibdetlere yönelmesi, aile ve arkadaşlarla vakit geçirmesi, sıla-i rahim ziyaretleri yapması bütün bu tehlikelerden kişiyi emin edeceği gibi hem de kişiye çok sevablar kazandıracaktır.


[1] Maide,5/ 90

[2] Müslim, Şiir, 10, No: 2260; Ebu Dâvud, Edeb, 64, No: 4938

[3]  Ebu Davud 4938, İbni Mace 3762, Buhari Edebü’l-Müfred 1272,

[4] Ahmed bin Hanbel Müsned 2625

[5] Nevevî, Şerhu Müslim, c. 15, s. 20


Yorum Yap

Yorumlar