Fitre ve fidyenin tanımını ve şartlarını izah eder misiniz?
Yaygın adıyla fitre diye bilinen fıtır sadakası (sadaka-i fıtır); insan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak; dinen zengin olup Ramazan ayının sonuna yetişen Müslümanın, belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır.[1] İbn Ömer (ra) şöyle demiştir: “Allah Resûlü (sav) fıtır zekâtını köle-hür, erkek-kadın ve küçük-büyük bütün Müslümanlara bir sa’ hurma yahut bir sa’ arpa miktarı farz kıldı ve bunun, insanlar bayram namazına çıkmadan önce verilmesini emretti.”[2] Dolayısıyla fıtır sadakasını vermenin vacip oluşu, sünnetle sabittir.
Fidye, bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel demektir. Dinî bir terim olarak fidye, oruç ibadetinin eda veya kaza imkânının kalmaması sebebiyle veya hac ibadetinin edası sırasında işlenen birtakım kusurların giderilmesi için ödenen maddî bedeli ifade eder.
Kur’ân-ı Kerîm’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye öder.”[3] buyrulmaktadır. Buna göre ihtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra bu oruçları kaza etme imkânı bulamazsa, her gününe karşılık bir fidye öder.[4]
Bir fidye, bir kişiyi bir gün doyuracak yiyecek miktarı veya bunun ücretidir. Bu da “sadaka-i fıtır” ile aynı miktarı ifade eder. Bu, fidyenin asgari ölçüsüdür. İmkânı olanların daha fazla vermesi daha iyidir.[5]
[1]Nevevî, el-Mecmû’, 6/103-105
[2]B1503 Buhârî, Zekât, 70
[3]Bakara,2/184
[4]Serahsî, el-Mebsût, 3/100; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/37-39
[5] Din İşleri Yüksek Kurulu