Bediüzzaman Said Nursi

23.01.2012

4383

Eski Said ile Yeni Said'in Mücahede Tarzı

Bediüzzaman Hazretlerinin Eski Said döneminde felsefe ile İslâm'a hizmet ettiğini, Yeni Said döneminde ise doğrudan İslâm'ı esas tuttuğuna ilişkin, Risalelerde bahisler vardır. İkisi arasındaki somut fark nedir? 

14.03.2012 tarihinde soruldu.

Cevap

Bediüzzaman Hazretleri bu tarzda sorulan bir soruya karşın şöyle demektedir:

Diyorlar ki: “Senin eski zamandaki müdâfaâtın ve İslâmiyet hakkındaki mücâhedâtın, şimdiki tarzda değil. Hem Avrupa’ya karşı İslâmiyet’i müdâfaa eden mütefekkirîn tarzında gitmiyorsun? Neden Eski Said vaz‘iyetini değiştirdin? Neden ma‘nevî mücâhidîn-i İslâmiye tarzında hareket etmiyorsun?”
Elcevab: Eski Said ile mütefekkirîn kısmı, felsefe-i beşeriyenin ve hikmet-i Avrupaiyenin düstûrlarını kısmen kabûl edip, onların silâhlarıyla onlarla mübâreze ediyorlar. Bir derece onları kabûl ediyorlar. Bir kısım düstûrlarını fünûn-u müsbete sûretinde lâyetezelzel teslîm ediyorlar. O sûretle İslâmiyet’in hakîkî kıymetini gösteremiyorlar. Âdetâ kökleri çok derin zannettikleri hikmetin dallarıyla İslâmiyet’i aşılıyorlar. Güya takviye ediyorlar. Bu tarzda galebe az olduğundan ve İslâmiyet’in kıymetini bir derece tenzîl etmek olduğundan, o mesleği terk ettim. Hem bilfiil gösterdim ki, İslâmiyet’in esasları o kadar derindir ki, felsefenin en derin esasları onlara yetişmez. Belki sathî kalır. Otuzuncu Söz, Yirmi Dördüncü Mektub, Yirmi Dokuzuncu Söz bu hakîkati burhânları ile isbat ederek göstermiştir. Eski meslekte felsefeyi derin zannedip, ahkâm-ı İslâmiyeyi zâhirî telakkî edip, felsefenin dallarıyla bağlamakla durutmak ve muhâfaza edilmek zannediliyordu. Halbuki felsefenin düstûrlarının ne haddi var ki onlara yetişsin?1 

Bediüzzaman Hazretlerinin Eski Said ve Yeni Said dönemleri arasındaki fark, aslında hizmet metodunun kökten bir dönüşümüdür. Eski Said döneminde o, dönemin entelektüel akımlarına karşı felsefî ve fikrî silâhlarla mücadele etmeye çalışır. Avrupa merkezli pozitif bilim ve felsefenin “derin” kabul edilen prensiplerini belli ölçüde esas alarak, onlarla konuşmanın daha tesirli olacağını düşünür. Bu yüzden bu dönemdeki müdafaa tarzında, karşısındakine kendi lisanıyla cevap verme çabası baskındır. Fakat bu yolun, hakikat-i İslâmiyenin parlaklığını tam göstermediğini; bilakis İslâmiyet’in bir anlamda felsefeye tâbiymiş gibi göründüğünü, hatta kıymetini tenzil ettiğini tespit eder.

Yeni Said dönemine geçiş ise işte bu tespitin sonucudur. Bu safhada Bediüzzaman Hazretleri, artık felsefenin ölçüsünü esas almadan, doğrudan Kur’ân’ın nurundan hareket eder. Hakikatleri ispat ederken felsefenin kavramlarına yaslanmaz; bilakis gösterir ki, felsefenin en derin sandığı meseleler bile Kur’ân’ın hakikatleri karşısında yüzeysel kalır. Bu bağlamda İslâmiyet, herhangi bir felsefeye ihtiyaç duymadan, kendi aslî kuvvetiyle ve kendi delilleriyle müdafaa edilir.

Eski Said ve Yeni Said dönemi hareket tarzına dair somut örnek verecek olursak;

Eski Said Dönemi Hareket Tarzı Siyaset, toplum meseleleri, felsefî mukabele, münazara.

Yeni Said Dönemi Hareket Tarzı Siyasetten uzak duruş, Kur’ân merkezli faaliyet, ruhî derinlik, saf iman hizmeti.

Sonuç Olarak

Eski Said, İslâm'ı felsefenin diliyle anlatmaya çalışırken; Yeni Said, felsefeyi Kur’ân’ın hakikatlerine tâbi kılarak, doğrudan Kur’ân’ın nuruyla hakikati gösterir. Birincisi mukabele tarzıdır; ikincisi doğrudan tebliğ ve tahkik tarzıdır. Hem bu dönüşüm, Bediüzzaman Hazretlerinin hal diliyle gösterdiği bir hakikati de ortaya çıkarır. İslâmiyet’in temelleri o kadar derindir ki, beşerî hikmet onların seviyesine çıkamaz; ancak onların ışığında kıymet kazanabilir.

Ayrıca bu konuda detaylı izah için lütfen bakınız:

Eski Said Yeni Said Farkı

Hz. Üstad’ın Yeni Said’e Geçmesinin Tam Tarihi ve Bunun Anlamı

  1. Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 327-328.


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız