Soru

Bu Zamanda Bir Cemaate Bağlanmak Zaruri midir?

Ben zamanın cemaat zamanı olduğunu biliyorum. Ancak ben evde psikolojik rahatsızlığımdan dolayı Kur'ân okusam, kaza namazlarımı kılsam ama tarikat veya cemaatlere katılmasam ve Risale-i Nur'dan istifade etmeye çalışsam, bu durumda imanı kuvvetlendirme ihtimalim var mıdır ?

2. Sorum da ben bir öğretmenim. Öğrencilerime faydalı olmak istiyorum. Kendimi risalelerde geliştirip daha sonra mı anlatayım? Yoksa bildiğim kadarıyla Risale-i Nur'daki hakikatleri anlatmalı mıyım?

Tarih: 17.11.2023 14:48:01
Okunma: 740

Cevap

Öncelikle bir Müslümanın Kur’ân ve sünnet çizgisinde helâl ve haramlara dikkat ederek takva üzere bir hayat sürmesi, imanını muhafaza etme ve ziyadeleştirme adına atacağı en büyük adımdır. Bunun neticesinde İslâm cemaatinin içerisinde mü'min kimliği ile dinini yaşayabilir. Dolayısıyla bir kişinin imanını kuvvetlendirmesinin yegâne şartı bir cemaat içerisinde bulunmaktır demek doğru bir ifade değildir.

Lakin yaşadığımız asır haram ve günahlar hususunda misli görülmemiş tehlikeler içermektedir. Bu sebeple Müslümanlar olarak bir arada bulunmak, birbirimizin nuruyla nurlanmak ve günahlara karşı birbirimizi kollamak, imanımızı muhafaza etmek adına çok önemlidir. Zamanın cemaat zamanı olması bulunduğumuz asrın bir gereğidir. Lakin buradaki “cemaat” kavramını sadece fiziki birliktelikle kısıtlamak doğru değildir. Hatta denilebilir ki fiziki birliktelik cemaat olma şuurunun neticesidir. Zira halis niyet, kalbî birlik, ruhî kardeşlik, fikirde ittihat cemaat olmanın temel şartlarıdır.

Elbette fiziki birlikteliğin manevi kuvvetimiz adına çokça faydaları bulunmaktadır. Bununla birlikte hastalık veya mesafe gibi bazı özel durumlar sebebiyle bedenen cemaat içerisinde bulunamamak o cemaatin bir ferdi olmadığımız manasına gelmez. Peygamber Efendimiz (a.s.m) “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.[1]  buyurmuşlardır. Demek ki cemaat içerisinde ki fertlerin hali ile hâllenmek temel düsturlara riayet etme gayreti içerisinde olmak da kişiyi o cemaatin bir ferdi haline getirebilir.

Ayrıca nasıl ki; cemaatle namaz kılmak için iki kişi olmak yeterlidir ve cemaat şartı yerine gelmiş olur. Öyle de özel durumlardan ötürü maddeten katılım sağlayamadığımız cemaat içerisinden bir kişiyle dahi olsa yüz yüze veya herhangi bir iletişim aracı ile irtibat sağlamak, kardeşlik pekiştirmek, ilmi sohbetlerde bulunmak maksadın hâsıl olması adına uygulanabilecek çözüm yollarındandır.

Yüce Rabbimiz “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”[2] buyurmuştur. Dolayısıyla İslam dinini anlatmak ve hakikati tebliğ etmek dinimizin mühim bir esasıdır. Lakin tebliğ ne denli önemli ise tebliğ usulü o kıymette önem arz etmektedir.

Siz bir muallim olarak başkası işçi, aşçı, amir, memur, doktor, mühendis olarak hasılı her birimiz bildiğimiz hakikatleri bilmeyenlere her ortamda münasip bir dille anlatmaya mecburuz. Bu dinimizin bize yüklediği mühim bir vazifedir. Bildiğiniz kadarını anlatmakla mükellefsiniz, talebeleri iman hakikatlerinden mahrum bırakmayınız. Hem de kendimizi yetiştirmenin bir yolu anlatmaktır. Anlatmak için gayret etmek, araştırmak, çalışmaktır.  

Tebliğde doğru bilgiyi, doğru zamanda, doğru usullerle anlatabilmek ve yumuşak bir dil, nazik bir üslup kullanmak esas alınmalıdır. Aksi halde yanlış veya eksik bir tebliğ neticesinde insanların İslâmiyet’ten uzaklaşmasına dahi sebep olabiliriz ki bundan Allah’a sığınırız.

Detaylı bilgi için;

https://risale.online/soru-cevap/teblig-usulu

https://risale.online/soru-cevap/zaman-cemaat-zamanidir


[1] Ebû Dâvud, Libâs, 4/4031.

[2]  Âl-i İmrân, 3/104.


Yorum Yap

Yorumlar