Celcelutiye'nin mahiyyeti nedir? Cevşen ile arasındaki fark nedir? Bir müslümanın hayatında yeri ne olmalıdır?
Celcelutiye, Hazret-i Ali (ra)’ın meşhur kasidelerinden biridir. Arabça olmakla beraber, içindeki Esma-i Hüsna’nın çoğu Süryanî ve bir kısmı İbranî dilinde yazılmıştır.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur’da Celcelutiye hakkında bazı malumatlar vermiştir. En mühimmi, Celcelutiye’nin aslı olan üç dua ve zikrin Peygamber Efendimiz (sav)’e aynen Cevşen gib indirilmiş bir vahiy olmasıdır. Şöyle der:
“Celcelutiye'nin esası ve ruhu olan, ‘El-Kasemü’l-Cami ve Ed-Da’vetü’ş-Şerife ve El-İsmü’l-Azam (dır.)’ İmam-ı Ali Radıyallahü Anh'ın en mühim ve en müdakkik Üveysî bir şakirdi ve İslâmiyet'in en meşhur ve parlak bir hücceti olan Hüccet-ül İslâm İmam-ı Gazalî (R.A.) diyor ki: ‘Onlar vahy ile Peygamber'e (A.S.M.) nâzil olduğu vakit İmam-ı Ali'ye (R.A.) emretti: Yaz. O da yazdı. Sonra nazmetti.’ İmam-ı Gazalî (R.A.) diyor: “…Şüphesiz o, dünya ve ahret hazinelerinden bir hazinedir.” (Sikke-i Tasdik)
Burada Kur’an’dan başka vahiy olabilir mi suali akla gelebiliyor. Bunu cevabı evet başka vahiy çeşitleri de vardır. Mesela, hadisler vahy-i zımni sınıfına dahildirler. Bununla birlikte vahyin hiçbir çeşidi Kur’an derecesinde değildirler. Daha önce Celcelutiye’nin vahiy oluşuyla alakalı bir suale verdiğimiz cevab için şu linki okuyabilirsiniz.
Celcelutiye’nin muteber bir kaynak olduğunu gösteren büyük bir delil, İmam-ı Gazalî gibi büyük alimlerin onu şerh etmiş olmalarıdır. Bediüzzaman da buna şöyle işaret eder:
“İmam-ı Gazalî, İmam-ı Nureddin'den ders alarak bu Celcelutiye'nin hem Süryanî kelimelerini, hem kıymetini ve hasiyetini şerhetmiş.” (Sikke-i Tasdik)
“İmam-ı Gazalî (R.A.) gibi çok imamlar Celcelutiye'yi şerh etmişler.” (Sikke-i Tasdik)
Celcelutiye’nin konusu, aslen Allah Teala’ya karşı, Esma-i Hüsnası ve Kur’an surelerinin isimleriyle ile yapılan bir münacattır. İçinde İsm-i Azam’ı taşıyan bu dua, ilm-i cifir ve ebced hesabı kaideleriyle gelecekten bazı haberlerin şifrelerini taşır.
İnternet sitelerinde bazı tercüme denemeleri olmakla beraber, içinde Süryani ve İbrani isimler hakkıyla anlaşılamadığından, henüz layıkıyla bir tercümesi yapılamamıştır. Şu linkten mevcut meallerinden birine ulaşabilirsiniz.
Risale-i Nur’da, Celcelutiye’nin konusu hakkında şu ifadeler vardır:
“Celcelutiye'nin aslı vahiydir ve esrarlıdır ve gelecek zamana bakıyor ve gaybî umûr-u istikbaliyeden (gelecekteki işlerden) haber veriyor.” (Sikke-i Tasdik)
“Hazret-i Ali Radıyallahü Anh'ın en meşhur Kaside-i Celcelutiyesi, baştan nihayete kadar bir nevi hesab-ı ebcedî ve cifir ile te'lif edilmiş ve öyle de matbaalarda basılmış.” (Sikke-i Tasdik)
“Celcelutiye, Süryanice bedi' demektir ve bedi' manasındadır.” (Sikke-i Tasdik)
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ahirzamanın dehşetli imansızlık fitnesi içinde imana çok büyük hizmetler eden Risale-i Nur’un, Celcelutiye’nin işaretleri içinde çok mühim bir yer tuttuğunu şu ifadelerle anlatır:
“Celcelutiye, Süryanice bedi' demektir ve bedi' manasındadır İbareleri bedi' olan Risale-i Nur, Celcelutiye'de mühim bir mevki tutup ekser yerlerinde tereşşuhatı göründüğünden, kasidenin ismi ona bakıyor gibi verilmiş. Hem şimdi anlıyorum ki, eskiden beri benim liyakatım olmadığı halde bana verilen Bediüzzaman lâkabı, benim değildi; belki Risale-i Nur'un manevî bir ismi idi. Zahir bir tercümanına âriyeten ve emaneten takılmış. Şimdi o emanet isim, hakikî sahibine iade edilmiş. Demek, Süryanice bedi' manasında ve kasidede tekerrürüne binaen kasideye verilen Celcelutiye ismi işarî bir tarzda, bid'at zamanında çıkan bedi-ül beyan ve bedi-üz zaman olan Risale-i Nur'un; hem ibare, hem bereketiyle, beni teşettütten perişaniyetten hıfzeyle ya Rabbi!" meali; tam tamına o risale ve sahibinin vaziyetine tevafuk karinesiyle kelâm mecazî delalet ve İmam-ı Ali Radıyallahü Anh ise, gaybî işaret eder diyebiliriz. Hem madem Celcelutiye'nin aslı vahiydir ve esrarlıdır ve gelecek zamana bakıyor ve gaybî umûr-u istikbaliyeden haber veriyor.” (Sikke-i Tasdik)
“Geceleyin Celcelutiye'yi okudum. Birden bir ihtar-ı gaybî gibi kalbime denildi: İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, Risale-i Nur ile çok meşguldür. Mecmuundan haber verdiği gibi kıymetdar risalelerine de işaret derecesinde remzedip îma ediyor. Eğer sarih bir surette gaybdan haber vermek çok zararları bulunduğundan, hikmete münafî olduğu cihetle hikmet-i İlahiye tarafından yasak olmasa idi tasrih edecekti.” (Sikke-i Tasdik)
“Ben Celcelutiye'yi okuduğum vakit, sair münacatlara muhalif olarak kendim bizzât hissiyatımla münacat ediyorum diye hissederdim. Ve başkasının lisanıyla taklidkârane olmuyordu. Benim için gayet fıtrî ve dertlerime alâkadar ve tefekkürat-ı ruhiyeme hoş bir zemin oluyordu. Birkaç sene sonra kerametini ve Risale-i Nur ile münasebetini gördüm ve anladım ki; o halet, bu münasebetten ileri gelmiş. (Sikke-i Tasdik)
“İkincisi: Hazret-i İmam-ı Ali (R.A.)… (Celcelutiye’yi) bir hazine-i ulûm olarak gösteriyor. Halbuki zahirinde yalnız bir münacattır. Hattâ İmam-ı Ali'nin (R.A) hakikat-feşan sair kasideleri ve ilmî başka münacatları gibi, esrar-ı ilmiye ile tam münasebeti görünmüyor. Benim hususî kanaatım şudur ki: Celcelutiye, madem Risale-i Nur'u içine almış ve sînesine basıp manevî veled gibi kabul etmiş, elbette “Mahlukatın ilimlerinin sırrı (Celcelutiye’de) toplanmıştır.” fıkrası ile, kendi hazinesinin bir kısım pırlantalarını âhirzamanda neşreden Risale-i Nur'u şahid gösterip Celcelutiye'yi bir hazine-i ulûm ve bir define-i ilmiyedir diye bihakkın medh ü sena edebilir.” (Sikke-i Tasdik)
Sikke-i Tasdik Mecmuasında, Celcelutiye’nin Risale-i Nur’a olan işaretlerini anlatan 28. Lema ve 8. Şua adında iki risale vardır. Üstad Bediüzzaman Hazretleri bu risalelerde, İlm-i Cifrin yardımıyla bu işaretleri şerh etmiştir. Hazret-i Ali’nin ve Celcelutiye’nin Risale-i Nur’a işaretlerinin hikmetini 8. Şua’da şöyle anlatır:
“Malûmdur ki, bazı vakit olur bir dakika; bir saat ve belki bir gün, belki seneler kadar.. ve bir saat; bir sene, belki bir ömür kadar netice verir ve ehemmiyetli olur. Meselâ: Bir dakikada şehid olan bir adam, bir velayet kazanır; ve soğuğun şiddetinden incimad etmek zamanında ve düşmanın dehşet-i hücumunda bir saat nöbet, bir sene ibadet hükmüne geçebilir.
İşte aynen öyle de: Risale-i Nur'a verilen ehemmiyet dahi, zamanın ehemmiyetinden, hem bu asrın şeriat-ı Muhammediyeye (A.S.M.) ve şeair-i Ahmediyeye (A.S.M.) ettiği tahribatın dehşetinden, hem bu âhirzamanın fitnesinden eski zamandan beri bütün ümmet istiaze etmesi cihetinden, hem o fitnelerin savletinden mü'minlerin imanlarını kurtarması noktasından Risale-i Nur öyle bir ehemmiyet kesbetmiş ki; Kur'an ona kuvvetli işaretle iltifat etmiş ve Hazret-i İmam-ı Ali (R.A.) üç kerametle ona beşaret vermiş ve Gavs-ı A'zam (R.A.) kerametkârane ondan haber verip tercümanını teşci' etmiş.
Evet bu asrın dehşetine karşı, taklidî olan itikadın istinad kal'aları sarsılmış ve uzaklaşmış ve perdelenmiş olduğundan; her mü'min, tek başıyla dalaletin cemaatle hücumuna mukavemet ettirecek gayet kuvvetli bir iman-ı tahkikî lâzımdır ki dayanabilsin. Risale-i Nur bu vazifeyi; en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nazik bir vakitte, herkesin anlayacağı bir tarzda, hakaik-i Kur'aniye ve imaniyenin en derin ve en gizlilerini gayet kuvvetli bürhanlar ile isbat ederek, o iman-ı tahkikîyi taşıyan hâlis ve sadık şakirdleri dahi, bulundukları kasaba, karye ve şehirlerde -hizmet-i imaniye itibariyle- âdeta birer gizli kutub gibi, mü'minlerin manevî birer nokta-i istinadı olarak, bilinmedikleri ve görünmedikleri ve görüşülmedikleri halde, kuvve-i maneviye-i itikadları cesur birer zabit gibi, kuvve-i maneviyeyi ehl-i imanın kalblerine verip, mü'minlere manen mukavemet ve cesaret veriyorlar.” (8. Şua)
Cevşen ile Celcelutiye, ikisi de Peygamberimiz’e (sav), vahiy yoluyla Cebrail (as) tarafından getirilmiş ve Hazret-i Ali ve Ehl-i Beyt İmamları kanalıyla bu günlere ulaşmıştır ve Gümüşhanevî Hazretleri’nin Mecmuatü’l-Ahzab kitabında vardır.
Celcelutiye’yi yukarıda bahsettik. Cevşen ise Allah’ın 1001 ismini içinde bulunduran bir zikir ve dua kitabıdır.
Celcelutiye, Bedi (emsalsiz güzel) manasına gelirken, Cevşen zırh anlamındadır. Cevşen hakkında daha önce yayınladığımız bir cevap için şu linke bakınız.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri'nin düzenli okuduğu virdlerden biri de Celcelutiye idi.
Yukarıda geçtiği gibi, Celcelutiye için İmam Gazali dünya ve ahiret hazinelerinden bir hazinedir buyuruyor. Onun dünyevi ve uhrevi faydalarından faydalanmak isteyen kişiler onu her gün, hiç olmazsa haftada bir gün okudukları bir vird haline getirebilirler.