Kudsî hadisle vahiy arasındaki fark nedir? Bediüzzaman Hz. Celcelutiyye'nin aslı vahiydir diyor. Vahiy ise niye Kur'an'da değildir?
Vahiy, Cenâb-ı Allah’ın peygamberleriyle vasıtalı ya da vasıtasız konuşmasıdır. Bu itibarla, vahyin manası geniştir. İnsanların çoğunlukla zannettikleri gibi Kur’an ayetlerinden ibaret değildir. Kur’an ayetleri vahiy olduğu gibi, hadis-i kudsiler de, hadisler de vahiy sayılırlar. Çünkü peygamberler kendi kafalarından bir hüküm koymazlar, ancak Allah’ın emirlerini tebliğ ederler.
Necim Suresi, 3 ve 4. ayetinde, “O arzusundan konuşmuyor. O, bildirilen vahiyden başka bir şey değildir.” Buyrulmaktadır. Fahr-i Râzî gibi çok müfessirler, bu âyetin tefsirinde, ona bildirilen vahiyle Kur’an ve hadisin birlikte kasdedildiğini izah etmişlerdir.
Üstad Bediüzzaman da bu manaya uygun olarak, vahyi sadece Kur’an’a tahsis etmemiş, hadis-i kudsî ve hadisleri de vahiy manası içine almıştır.
Hadis-i Kudsî, manası Allah’dan lafızları Resulullah’dan olan hadisler demektir. Fakat bazı kudsî hadislerin, lafızlarının dahi Allah’dan geldiğine Üstad 19. Mektub’da şöyle işaret eder:
“Vahiy iki kısımdır:
Biri vahy-i sarihîdir (açık vahiy) ki, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm onda sırf bir tercümandır, mübelliğdir (bildiricidir), müdahalesi yoktur: Kur'ân ve bazı ehâdis-i kudsiye (kudsî hadisler) gibi.”
Lafızları Peygamberimize ait olan hadis-i kudsîler ile hadis-i şeriflerin de aslen vahiy olduğuna şu cümlelerle işaret etmiştir:
“İkinci kısım, vahy-i zımnîdir (gizli vahiy). Şu kısmın mücmel (özet) ve hülâsası, vahye ve ilhama istinad eder (dayanır); fakat tafsilâtı (açıklaması) ve tasvirâtı (izahları) Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma aittir.”
Yukarıda vahyin ayetlerle sınırlı olmadığını bahsetmiştik. Dolayısıyla, Cevşen münacatı tamamen vahiy yoluyla Peygamberimiz (asm)'a geldiği gibi, Celcelutiye'nin mevcut hali değil fakat aslı olan "el kasemul cami" vahiydir. Üstad Bediüzzaman 8. Şua'da bunu şöyle anlatır:
“Mâlûm olsun ki Celcelûtiye'nin esası ve ruhu olan “el-Kasemül Cami, ved-Davetüş Şerife, vel-İsmül Azam” İmam-ı Ali Radıyallâhü anh’ın en mühim ve en müdakkik Üveysî bir şâkirdi ve İslâmiyetin en meşhur ve parlak bir hücceti olan İmam-ı Gazâlî Hüccet-ül-İslâm diyor ki: Onlar vahy ile Peygambere nazil olduğu vakit Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm İmam-ı Ali Radıyallâhü Anh'a emretti: 'Yaz. Dedi ' O da yazdı. Sonra tanzim etti.”
Buradan anlaşıldığına ve İmam Gazalî’nin bildirdiğine göre, Celcelutiye aslen vahiy olmakla beraber, şu anki hâli Hz. Ali (ra) tarafından düzenlenmiş hâlidir.