Soru

Fıkh-ı Ekber’e Göre Allah’ın Yeri Hakkında Soru Sormanın Hükmü

Ebu Hanife ''Fikhu'l-Ekber'' eserinde; "Bilmiyorum, Rabbim semada mı yoksa arzda mıdır?" diyen kimse kâfir olur. Keza "Allah arşın üzerindedir." diyen de; "Bilmiyorum, arşda mı, semada mı; yoksa arzda mıdır?" diyen de böyledir." demektedir? Birisi Allah heryerde mi diye sorar bende ona hakikati yani zamandan ve mekandan münezzeh olduğunu açıklarsam o kimse Allah her yerdemi diye sorduğu için kafir mi olur?

Tarih: 3.06.2025 19:24:28

Cevap

İmâm-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri'nin bu konuda ki beyanları şöyledir;

“Bir kimse, kendisine emredilen iman esaslarının bütününe iman ettiği halde: Musa ve İsa aleyhisselamların peygamber olup olmadıklarını bilmiyorum." dese, bu kişi küfre nispet edilir. Çünkü, bu tereddüdü iki nassın hükmünü inkâr etmiştir. Yine bir kimse, "Allah yerde midir, gökte midir bilmiyorum." dese, bu kişi de küfre nisbet edilir. Çünkü, bu söz ile Allah'ın mekânı olduğu vehmini uyandırmış olur. Allah'a mekân ispat etmekse küfürdür; O'na karşı eş koşmaktır. Allah Teâlâ: "Allah, arşın üzerinde duruyor." buyuruyor. Bir kimse, bu ayeti okuyarak: "Arşın gökte mi, yerde mi, nerede olduğunu bilmiyorum." dese, yine kâfir olur. Bu söz de gerçekten birinci mânaya döner.[1]

Burada İmâm-ı Âzam Hazretlerinin kastı Allah’a mekân isnad edilmesidir. Kişi Müslüman olduğu ve âyetleri bildiği, duyduğu halde tereddüde düşüp ikisi arasında bilmiyorum, öyle midir? Yoksa böyle midir?” demesinden dolayı böyle demiştir. Zeten metnin öncesinde "tereddüd lafzını bizzat Ebu Hanife Hazretleri kullanmıştır." Yani kişi ayetleri biliyor, buna rağmen “karar veremiyorum, aklıma yatmadı, tereddütte kaldım” manasında böyle derse kafir olur. Çünkü âyetleri inkâr etmiş olur. Kişi hiç bilmiyorsa ve öğrenmek için soruyorsa bu mesele başkadır.

Bu şuna benzer; İmâm-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri başka bir yerde şöyle demektedir;

“Allah’ın yarattıklarından birini inkâr edip ‘bilmem ki bunun yaratıcısı kimdir?’ diyen kimse “Allah her şeyin yaratıcısıdır”[2] âyetini inkâr ettiği için kâfir olur. Aynı şekilde ‘Allah’ın bana namaz, oruç ve zekâtı farz kıldığını bilmiyorum’ dese yine kâfir olur. Çünkü Allah “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin”[3] ve “Oruç sizin üzerinize fark kılındı”[4] ,“Öyle ise akşama girdiğinizde, sabaha kavuştuğunuzda, Allah'ı tespih edin… Gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde Allah'ı tespih edin.”[5] buyurmuştur. Eğer o kimse, “ben bu ayete inanıyorum, fakat te’vil ve tefsirini bilmiyorum” derse kâfir olmaz. Çünkü o kimse ayetin Allah tarafından indirildiğine iman etmiş fakat tefsirinde hata etmiştir.” [6]

Özetle bu ifadeler inkâr ve tereddütten dolayı ise hakkında açık âyetler olduğu için kişi küfre nispet edilir denilmiştir. Bunları bilmeyen, duymayan yahut kabul ettiği halde tam olarak anlamayan kimselerin sorduğu sualler onları küfre nispet etmez.

Sorunuzun detaylı cevabı için bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/allah-kainatin-haricinde-midir-degil-midir

https://risale.online/soru-cevap/allah-goktedir-(hasa)-iddialari

 

[1] İmam-ı Azam Ebu Hanife, Fıkh-ı Ekber, Bayrak Yayınları, İstanbul 1993, s.60

[2] Enâm, 6/103

[3] Bakara, 2/43,83,110

[4]  Bakara, 2/183

[5] Rûm, 30/17-18

[6] Ebu Hanîfe, el-Fıkhu’l-Ebsat (İmam-ı Azam’ın Beş Eseri). Trc. Mustafa Öz. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 1992., 36.


Yorum Yap

Yorumlar