Soru

Yılbaşı Kutlamasının Maddi ve Manevi Zararları / Yılbaşında Yapılan İbadetlerin Fazileti

Yılbaşı kutlamalarının Müslümanlara verdiği zararları geniş bir şekilde izah eder misiniz? Yılbaşında olduğu gibi umumi günahların arttığı böyle zamanda yapılan ibadetler diğer zamanlara göre daha mı sevaplı olur?

Tarih: 25.12.2024 09:26:12
Okunma: 6129

Cevap

Müslümanların yeni bir yılın başlaması vesilesiyle birbirlerine hayırlı dualarda bulunmaları, yeni yıldan hayırlar beklemelerinde bir sakınca yoktur. Ancak, batı kültürünün bir parçası olan ve dini bir temeli olmayan yılbaşı kutlamalarına katılmak, İslâm'a uygun bir davranış değildir. Müslümanlar olarak bizim yılbaşına yaklaşımımız geçen bir yılın muhasebesini yapmak kendimizi hesaba çekmek olmalıdır.

Yılbaşı kutlamaları ve Noel kutlamaları aslı itibarıyla Hristiyanlık’ta dahi bulunmamaktadır. Türkçe’de yanlış olarak yılbaşı kutlamasıyla özdeşleştirilen Noel, Latince ’de “Tanrı’nın doğum günü” anlamına gelen ve Hz. Îsâ (a.s.)’ın doğum günü kutlamasını ifade eden dies natalis teriminin Fransızca karşılığıdır (noël). Menşei (kaynağı) putperestliğe dayanan, Roma Katolikleri tarafından Hristiyanlığa adapte edilmiş bir uygulamadır. Kökenine ve neden kutlandığına bakılmaksızın tüm dünyaya empoze edilen bu paganist kutlamalar, son 200 yılda Hristiyan âleminde yaygınlaşarak kutlanırken, çeşitli kitle iletişim araçları ve sosyal medya aracılığı ile Müslümanlara da empoze edilmeye çalışılmaktadır.

Müslüman bir ülke olmamıza rağmen gittikçe artan yılbaşı kutlamalarının asıl tehlikeli yanı ise bunun alışkanlık haline gelmesi ve normal kabul edilmesidir. Bu konuda Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi “7 Hristiyan bir danaya ortak olup kurban kesmedikçe; ben de çam ağacı süsleyip yılbaşı kutlamam." Diyebilmeliyiz. Bu işin aslının bize ait olmadığını, gayr-ı müslimlerin bizim âdetlerimize uymadığı gibi bizim de onların âdetlerine uymayacağımızı gösterebilmeliyiz. Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Bizden başkasına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudi ve Hristiyanlara benzemeyiniz…”[1] buyurmuşlardır.

Birkaç başlıkta bu tarz kutlamaların sakıncalarından kısaca bahsedelim:

Yılbaşı Kutlaması, Hz. Îsâ (a.s.)’ a Bir İftiradır

İnsanlık hak ile batılı, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü birbirinden ayırt etmeyi peygamberlerden öğrenmiştir. Hz. Îsâ (a.s) da İslâm’ı tebliğ eden Ülü’l-azm bir peygamberdir. Dini ve tarihi kaynaklarda Hz. İsa (a.s)'ın doğum tarihi tam olarak bilinmiyor. Hz. Îsâ (a.s.)’a dayandırılarak tarihi süreç içinde ortaya çıkan hiçbir batıl inanç, tutum, davranış ve semboller elbette kabul edilemez. Meşru olmayan eğlencelere sebep gösterilemez. Yılbaşı kutlamaları helal ve meşru değildir! İnsanları hak ve hakikate davet eden bir peygamberin doğumu, onun getirdiği değerlere aykırı olarak kutlanamaz. Helal haram ölçülerine riayet edilmeyen ve mahremiyet sınırlarını aşan her türlü eğlence ve davranış, inancımıza aykırıdır, günahtır.

Yılbaşı Kutlamasının Dini Bir Değeri Yoktur

Yılbaşı, İslâm takviminde özel bir yere sahip değildir. Bu nedenle dini bir değer olarak görülmez. Roma İmparatorluğu döneminde, Hristiyanlar yerel halkın bu dini daha kolay benimsemesi için pagan bayramlarını dini bir bayram olarak kutlamaya başladı. Müslüman bir kimsenin, kendi dinine ait olmayan bir bayramı kutlaması, İslâm'a uygun bir tutum değildir. "...Sizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır..."[2] tehdidine dikkat etmelidir!

Yılbaşı Kutlaması, Batı Kültürüne Aittir

Yılbaşı kutlamaları, köken olarak batılı kültürün bir parçasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.”[3]  buyurmuştur. Dolayısıyla batı âdetlerinden olan bir kutlamayı bizim de onlara özenerek kutlamamız ve onlar gibi davranmamız yasaklanmış bir durumdur. Günümüzde ise Noel, Hristiyan olmayanlar tarafından da kutlanan, dini esaslarından arınmış, hediye alışverişi etrafında yoğunlaşan bir evrensel kutlama haline gelmiştir. “Ey İman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah’a, aleyhinize apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” [4] Âyet-i kerimesi, bu konuda bizleri uyarmaktadır.

Yılbaşı Kutlaması, Dinimizin Yasakladığı Haramların İşlenmesine /Yaygınlaşmasına Sebeptir

Yılbaşı kutlamalarında sıkça görülen alkol tüketimi, her türlü zina çeşidini barındırması, kumar oynama gibi davranışlar İslâm'a aykırıdır. Noel ağacı süsleme geleneği ise Avrupalı pagan kültürler Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra dini bir boyut kazandı. “Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur “. [5] Âyet-i kerimesinden de anlaşılacağı üzere, gidip onların uygulamalarına tabi olmamız elbette İslâm’a aykırı bir davranış olacaktır.

Yılbaşı Kıyafetleri ve Süslemeleri, İslâm'a Tamamen Zıttır

Giyilen kıyafetler, Noel baba tarzı giyim kuşam, çam ağacı süslemeleri vs. diğer uygulamaların tamamı İslâm’a uygun değildir, zıttır. Giyim ve kuşamda, moda diyerek kafirlere benzemek de dinimizde yasaklanmıştır. Hz. Ali (r.a), Peygamber Efendimizin (s.a.v) bu konuda şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

“Rahiplerin elbiseleri gibi, gayr-i müslimlere mahsus elbiseler giymekten sakının. Kim onların şekillerine bürünür ve onlara benzemek isterse benden değildir”[6]

Yılbaşı Kutlaması, Milli ve Manevi Değerlerimize Taban Tabana Zıttır

Toplumlar değerleriyle bilinir, onlarla anılırlar. Değerleriyle yaşar, onlarla ayakta dururlar. Öyleyse, bizi biz yapan, bizi ayakta tutan ve en güçlü sığınağımız olan değerlerimize sımsıkı sarılmak gerekir. İnancımız, tarihimiz ve kültürümüzle bağdaşmayan batıl örf, âdet ve gelenekleri hayatımızdan çıkarmak gerekir. İnancımızın ve karakterimizin şekillendiği ailemizi, göz aydınlığı çocuklarımızı, milletimizin umudu gençlerimizi milli ve manevi değerlerimizle buluşturmamız gerekir. Yabancı kültürlerin esiri olmamaları için hep birlikte gayret gösterilmelidir. Unutmamak gerekir ki hiçbir millet bir başka toplumun değerleriyle yükselemez. Kültürüne yabancılaşan bir toplum, medeniyet inşa edemez. Tarihini bilmeyenler geleceklerini sağlam bir zemine oturtamazlar.

Yılbaşı Gecesinde Yapılan İbadetler Diğer Zamanlara Göre Daha mı Kazançlı Olur?

Bazı zamanlar vardır ki o zamanlarda yapılan vazifeler çok değerli ve kıymetlidir. Sünnet-i seniyeye uymak her zaman kıymetlidir, bilhassa insanların farzları ve sünnetleri terk ettiği zamanlarda daha kıymetlidir. Nasıl ki askerde nöbet tutmak değerlidir, fakat düşmanın girme teşebbüsü esnasında sınırları muhafaza etmek çok daha önem arz eder. Elbette böyle fitnelerin revaç bulduğu zamanlarda, ibadet ve tövbe istiğfar gibi amellerle vaktini değerlendirmek, bulunduğu saffı belli etmek Cenâb-ı Hakk katında çok kıymetlidir. Bu konuda bazı hadis i şerifler şöyledir:

"Fitne günlerinde yapılan ibâdet, bana yapılan hicret gibidir."[7]

İmam Nevevî  (r.a) bu hadisin şerhinde şöyle demiştir:

"Fitne insanların işlerinin birbirine karışmasıdır. Fitne zamanında yapılan ibâdetin daha fazîletli olmasının sebebi ise; insanların fitne zamanında ibâdetten habersiz (gâfil) olmaları, ibâdeti bırakıp başka şeylerle meşgul olmaları ve bazı kimselerin dışında ibâdete kendisini verenlerin pek az oluşundan dolayıdır." [8]

"İslâm, (ehlinin azlığı sebebiyle) garip olarak başladı. (Ehli çok olsa bile, pek az kimsenin emirlerini yerine getirecek olmasından dolayı) garip başladığı gibi dönecektir. Bundan dolayı (İslâm'ın emirlerini yerine getiren) o gariplere müjdeler olsun!" [9]

Bediüzzaman Hazretlerinin Gayr-ı Müslimleri Taklid Hakkındaki İfadeleri

Ey bu vatan gençleri! Frenklerin (Avrupalıların) taklîdine çalışmayınız! Âyâ (acaba), Avrupa’nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetlerinden (düşmanlıklarından) sonra, sizler hangi akıl ile onların sefâhet (zevk ve eğlence) ve bâtıl efkârlarına (fikirlerine) ittibâ‘ ediyorsunuz (arkalarından gidiyorsunuz) ve onlara emniyet ediyorsunuz? Yok! Yok! Onları sefîhâne taklîd edenler, onlara ittibâ‘ değil, belki şuûrsuz olarak onların safına iltihâk edip (katılıp), hem kendi kendinizi, hem kardeşlerinizi i‘dâm ediyorsunuz.

Agâh (uyanık) olunuz! Sizler böyle ahlâksızca ittibâ‘ ettikçe (uydukça), hamiyet da‘vâsında yalancılık ediyorsunuz! Çünkü şu sûretteki ittibâınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır (milletinizi küçümsemektir) ve milletinizle bir istihzadır (alay etmektir)!

(Allah bizi de sizi de dosdoğru yola hidayet eylesin. Arabi ibare: هَدٰينَا اللّٰهُ وَاِيَّاكُمْ اِلٰي صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ) [10]

 

 

Ayrıca bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/yeni-yil

https://risale.online/soru-cevap/piyango-haram-midir


[1] Tirmizi. İsti’zan.7

[2] Maide, 5

[3] Ebû Dâvûd, Libâs, 4/4031

[4] Nisa suresi. 144

[5] Bakara suresi.120

[6] Taberani, Evsat.4/541 (3921)

[7] Müslim; hadis no: 2948

[8] Müslim şerhi; c: 18, s: 88

[9] Müslim; hadis no: 145

[10] Bediüzzaman Saidi Nursi, Lem’alar Mecmuası, Altınbaşak Neşriyat,İstanbul 2007, s. 125


Yorum Yap

Yorumlar