Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri Japonların üst düzey komutanlarından olan bir zat ile irtibatı olmuş mudur?Beşinci Şuâ’nın ilk telifine sebep olan komutan kimdir? Bu olay nasıl gerçekleşmiştir? Ayrıntılı cevap verebilirseniz mesrur oluruz.
Bediüzzanan Hazretlerinin bizzat yüz yüze Japonların üst düzey komutanlarıyla görüştüğüne dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Hz. Üstad’ın İstanbul’da bulunduğu yıllarda Rusya’yı mağlup eden Japon Başkumandanı İslâm diniyle alâkalı bazı meseleleri bilhassa âhirzamanla ilgili müteşabih olan anlaşılması zor hadîs-i şerifleri İstanbul âlimlerinden sordu. İstanbul âlimleri de bu soruları Bediüzzaman Hazretleri’ne yönelttiler.
Bu hâdiseyi kendisi bir eserinde şöyle ifade eder:
“Hürriyetten evvel (1907) İstanbul’a geldim. O zaman Japonya’nın başkumandanı İslâm ulemâsından dînî bazı sualler sormuştu. Onları İstanbul hocaları benden sordular. Hem çok şeyleri o münasebetle sual ettiler.
Ezcümle bir hadîste “Âhirzamanda dehşetli bir şahıs sabah kalkar, alnında هٰذَا كَافِرٌ (bu kâfirdir) yazılmış bulunur” diye hadîs var deyip benden sordular.
Dedim: “Bir acib şahıs bu milletin başına geçer. Ve (bir gün) sabah kalkar, başına şapka giyer ve giydirir.”
Bu cevabımdan sonra bunu (şapka ile ilgili şu gelecek meseleyi) sordular:
“Acaba o zaman onu giyen kâfir olmaz mı?”
Dedim:
“Şapka başa gelecek “secdeye gitme!” diyecek. Fakat baştaki iman (yani kişinin içinde olan imanı) o şapkayı da secdeye getirecek. İnşâallah Müslüman edecek.”
Sonra dediler:
“Aynı şahıs bir su içecek, onun eli delinecek ve bu hâdise ile Süfyan olduğu bilinecek.”
Ben de cevaben dedim.
“Bir darb-ı mesel (Atalar sözü) var. Çok israflı adama eli deliktir denilir. Yani elinde mal durmuyor, akıyor, zayi oluyor deniliyor. İşte o dehşetli adam bir su olan rakıya mübtelâ olup onun ile hasta olacak ve kendisi hadsiz israfata girecek, başkalarını da alıştıracak.”
Sonra birisi sordu ki:
“O öldüğü zaman İstanbul’da Dikilitaş’ta şeytan dünyaya bağıracak ki filan öldü.” (Buna ne dersin?)
O vakit ben dedim:
“Telgrafla haber verilecek.”
Fakat bir zaman sonra radyo çıkmış işittim. Eski cevabım tam değilmiş bildim.
On sene sonra Dârü’l-Hikmet’te iken dedim: “Şeytan gibi radyo ile dünyaya işittirilecek.”
Sonra: Sedd-i Zülkarneyn ve Ye’cüc Me’cüc ve Dabbetü’l-Arz ve Deccal ve nüzul-ü İsa aleyhisselam hakkında sualler sormuşlardı. Ben de cevaplarını vermiştim. Hatta eski risalelerimde onlar kısmen yazılmışlardır.”[1]
Hülasa:
Yukarıya aldığımız hadise ve Bediüzzaman Hazretleri Üstadımızın ifadelerinden anladığımız kadarıyla;
1- Hazreti Üstad’ın o dönemde bizzat yüz yüze Japonların üst düzey komutanlarıyla görüştüğüne dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
2- Âhir zamanla ilgili soruların cevaplarını da daha evvelce “eski risalelerimde onlar kısmen yazılmıştır” diye söylemiş olduğundan; Beşinci Şuâ’nın yazılmasına sebep olan kişi bir kumandan değildir.