Sünnet vahiy midir?
Vahiy iki kısımdır:
Biri, vahy-i sarîhîdir(vahy-i metlüv) ki, Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onda sırf bir tercümandır, mübelliğ(tebliğ edici)dir, müdâhalesi yoktur. Kur’ân ve bazı ehâdîs-i kudsiye gibi.
İkinci kısım, vahy-i zımnîdir(vahy-ı gayrı metlüv). Şu kısım mücmel(özet) ve hulâsası(esası), vahye ve ilhâma istinâd eder(dayanır). Fakat tafsîlâtı(geniş izahı) ve tasvîrâtı( anlatımı) Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a âittir. O vahiyden gelen mücmel hâdiseyi tafsîl ve tasvîrde Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, bazen yine ilhâma, ya vahye istinâd edip beyân eder. Veyahud kendi firâsetiyle beyân eder. Ve kendi ictihâdıyla yaptığı tafsîlât ve tasvîrât, ya vazîfe-i risâlet(peygamberlik vazifesi) noktasında ulvî(yüce) kuvve-i kudsiye(Cenab-ı Hakk’ın yardımına mazhar olan kuvvet) ile beyân eder. Veyahud örf ve âdet ve efkâr-ı âmme(halkın düşüncesi) seviyesine göre, beşeriyeti noktasında beyân eder. İşte her hadîsde bütün tafsîlâtına(detay) vahy-i mahz(sırf vahiy olan) noktasıyla bakılmaz. Beşeriyetin muktezâsı(gereği) olan efkâr(fikirler) ve muâmelâtında risâletin ulvî âsârı(eserleri) aranılmaz. Madem bazı hâdiseler mücmel olarak, mutlak(sınırları belirlenmemiş) bir sûrette ona vahyen gelir. O da kendi firâsetiyle ve teârüf-ü umûmî cihetiyle tasvîr eder. Şu tasvîrdeki müteşâbihâta ve müşkilâta bazen tefsîr lâzım geliyor. Hatta ta‘bîr lâzım geliyor. Çünki bazı hakîkatler var ki, temsîl ile fehme(anlayış) takrîb edilir.(yakınlaştırır) (Zülfikar: 230)
Sünnet ise:
‘’ Kelime olarak yol, güzergah, adet, gidişat ve davranış tarzı gibi anlamlara gelen sünnet sözcüğü yeni bir şekil vermek, yeni bir şey ortaya koymak, iyi veya kötü çığır açmak, bir yola girip yürümek, bir durumu belirlemek, toplum için kural koymak gibi anlamlara gelmektedir.
Sünnet, Allah’ın çizdiği yol, belirlediği değişmez kanun” anlamlarında ,Kur’an’da sünnetullah ve sünnetü’l-evvelin gibi terkiplerde geçmektedir. Sünnetullah Allah’ın hikmeti gereği, gerek alemin yapısına ilişkin koyduğu ilahi kanunlar gerekse toplumların yapıları ve ömürleri ile ilgili koyduğu kuralları sünnetü’l-evvelin ise Allah’ın insan hayatı için belirlediği değişmez kuralları ifade eder.
Sünnetün-Nebi yani peygamberin sünneti ise, temel İslam bilimlerinin her birinde farklı anlaşılmış her bir ilim dalı kendi amaç ve ihtiyaçları doğrultusunda sünnete farklı tanımlar getirmiştir.
Hadisçilere göre sünnet “Şer’i bir hüküm ifade etsin yada etmesin Hz.Peygamberin(s.a.v) bütün söz davranış onay ve hayatına dair bilgilerdir. Fıkıhçılara göre farz ve vacipler dışında Hz .Peygamberden(s.a.v) gelen hükümlerdir. Usulcülere göre, kur’an dışında , Hz.Peygamberin(s.a.v) şer’i bir hüküm teşkil eden söz, davranış ve onaylarıdır. Kelamcılara göre ise bid’at kavramının karşıtıdır’’(Hadislerle İslam, D.İ.B. Cilt,1 sf. 66-67)
Bu izahatlardan anlaşıldığına göre sünnet Cenab-ı Hakk’ın Peygamber(s.a.s)e bildirdiği vahyin bir hayat tarzına dönüşmesidir.
Ayrıca Bakınız;