Soru

İslâm'da Flörtün Yeri

Hiç temas olmasa bile sevgili olmak, flört etmek günah mıdır? Sadece mesajlaşma olsa ve sonunda evliliğe niyet edilse insan yine de harama düşmüş olur mu?

Tarih: 4.04.2023 21:14:20
Okunma: 13853

Cevap

Kesinlikle caiz değildir ve haramdır. Günümüzde maalesef sevgili olmak diğer bir ifadeyle flört yapmak çok yaygınlaşıp normalleşmiş durumda. Flört eden kişiler çoğunlukla, işlemekte oldukları bu haramı ileride yapacakları evliliklerin ilk adımı olarak görmektedirler. Zira ömür boyu birlikte yaşayacağı kişiyi tanımak, bir insanın en doğal hakkıdır.

Aynı hayatı paylaşacak kişilerin elbette birbirlerini yakından tanımaları gerekmektedir. Böylece çiftler, karakterlerinin uyumlu olup olmadığını anlayacak, ileride olması muhtemel uyumsuzlukları, geçimsizlikleri önceden tespit ederek ve geç olmadan ilişkilerine son vereceklerdir. Bu şekilde mutsuz bir evlilik yapma oranları düşecek ve olası boşanmalar engellenmiş olacaktır.

Evet bir kısım gençler işledikleri fiilin (flörtün) haram olduğunu dahi bilmezken, diğer bir kısım ise bu haram fiilin niyetlere göre değiştiğini iddia etmektedirler. Onların düşünceleri şu yöndedir:
“Eğlence, vakit geçirme vb. düşüncelerle flört etmek haramdır. Ancak, evlilik öncesi tanışma devresi olan flörtte bu haram durum ortadan kalkmaktadır.” Şeytan insanları harama sevk ederken genellikle sağ taraftan yaklaşır. Hususen dinini yaşamak noktasında hassasiyeti olan kişiler şeytanın fısıldamakta olduğu bu telkinleri vicdanlarının sesini dindirmekte kullanırken maalesef kandırıldıklarının farkına bile varmazlar.
İslâm dini bu tarz bir birlikteliğe hangi niyetle ve hangi muhatapla olursa olsun asla izin vermez. Bu durum, âyet-i kerimelerle açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir: Rabbimiz, “Sakın zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çirkinliği meydanda olan bir hayasızlıktır, çok kötü bir yoldur”[1] diyor. Ve “Allah, fuhşiyatı (hayâsızlığın her çeşidini) yasaklar”[2] emrini gayet açık bir şekilde tebliğ ederek fuhşa giden yolları kesiyor.

Zaten iddia edilen iyi niyetin(!) gerçekleşmesi de mümkün değildir. Zira flört eden kişiler kendilerini partnerlerine sevdirme ve beğendirme telaşındadırlar. Bunun için de daima bakımlı, kibar ve anlayışlıdırlar. Birbirlerinin asıl kişilikleriyle ise ancak evlendikleri zaman tanışırlar. Çünkü artık birbirlerine kendilerini kabul ettirme devri sona ermiş ve matluba ulaşılmıştır. Hızla artan boşanma oranları ve bu oranları yükselten ekser kesimin flört ile tanışarak evlenen çiftlerden oluşması bu durumun en büyük ispatı olsa gerek.

Gençlerin kendilerini kandırdıkları bir diğer husus da flört etmekte oldukları kişilerin özellikleridir. “Ama o benim arkadaşım. Çok dindar ayrıca dürüst ve güvenilir bir kişi” diyerek kendilerini kandıran kesim de azımsanmayacak kadar çoktur.

Şöyle bir soru soralım isterseniz: Bir kişi temiz, dürüst ve dindar olunca, dinin emir ve yasaklarının muhatabı olmaktan çıkıyor mu? Ve yahut da Allah’ın haram kıldığı bir fiili işleyen, hatta mübah gören bir kişi ne derce dindar olabilir?
Hiç kimse Peygamberimiz (asm) ve ashabı kadar temiz, dürüst ve dindar olamaz. Oysa Rabbimizin cinsellik, iffet ve edep konusundaki emir ve yasaklarının ilk muhatabı onlardı. Allah’ın Resulüne (asm) ve mübarek ashabına yasak olan bir davranış, kime serbest olabilir ki.

Evet, kulları için en faydalı ve en iyi olanı bilen (ve emreden) şüphesiz Rabbimizdir.
Peygamber Efendimiz (asm) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Müminleri Allah Teala’dan daha çok fenalıklardan koruyan kimse yoktur. Bunun için Allah, açık kapalı fuhşiyatı haram kılmıştır.” (Buhari)

İslâm dini her zaman hadd-i vasatı emreder
Bu konuda İslâm dini eleştirilmekte “Nasıl olur da evlenecek olan gençlerin birbirini tanımaları yasak olur? İnsanların bu doğal hakları ellerinden alınabilir mi? Hangi devirde yaşıyoruz? İnsanlar tanımadıkları ve görmedikleri bir insanla ömür geçirebilir mi?” Eleştiriler böyle uzar gider.
Oysa güzel dinimiz her zaman istikamet yolunu göstermiş, ifrat ve tefriti yani aşırılıkları uygun görmemiştir. Bu cihetle flört yasaklanırken evlenecek kişilerin birbirlerini görmeleri, birbirlerinin düşüncelerini öğrenmeleri bizzat teşvik edilmiştir.
Hatta hayat boyunca bir arada yaşayacak, her türlü tehlikelere birlikte göğüs gerecek, müştereken yuva ve yavrulara sahip olacak iki eşin (karı-kocanın), nikâhtan önce mutlaka birbirlerini görüp haklarında bilgi sahibi olmaları, kuracakları müşterek hayatın sağlamlığı bakımından oldukça önemli görülmüştür. Bu hususa önem vermemek ise, daha sonra zuhur edecek olan geçimsizliklerin en önemli sebeplerinden biri sayılmıştır.
Resulullah (asm) Muğire Bin Şube’ye (ra): “Evlenmek istediğin kadına bak. Çünkü (evlenmeden önceki) onu görmen, aranızdaki izdivacın başarılı olmasını daha iyi sağlar.”[3] buyururken bu konuya işaret etmek istemiştir.
Bunlardan anlaşılıyor ki; Bir kimsenin, evlenmek istediği kadının ellerine ve yüzüne hatta gözlerinin içine varıncaya kadar bakması dinen caiz, edeben de normal bir harekettir. Değil mi ki Resulullah (asm): “Herhangi biriniz, bir kadını nikâhlamak isterse elinden geldiğince o kadına baksın”[4] buyurmuştur.
Yalnız, evlenecek adayların birbirlerini görmeleri, konuşmaları, halvet halinde olmamalıdır. Yanlarında kızın mahremlerinden veya kadınlarından bir üçüncü şahsın da olması gerekir.[5]

Özetle ifade etmek gerekirse; İslâm’da nikâhtan önce halvet hali asla caiz değildir.


[1] İsra, 17/32.

[2] Nahl, 16/90.

[3]  Tirmizî, Sünen, Nikâh, 5, 1087; İbn Mâce, Sünen, I, s. 599, Nikâh, IX, s. 1865.

[4] Ebû Dâvûd, Sünen, Nikâh, 38, 1134.

[5] Abdullah Ulvan, Terbiyet’ül- Evlad.


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar