Bahsi geçen metin 19. Mektub olan Mûcizât-ı Ahmediye Risalesinde geçmektedir. Bu risale ise 1930 yılında Barla'da telif edilmiştir.
33. Lema olan Mesnevî-i Nuriye risalesi ise 1950'li yıllarda Risale-i Nur külliyatına dahil edilmiştir. Esasında bu eser Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin 1920'li yıllarda çoğunluğunu arapça olarak telif ettiği Katre, Habab, Habbe, Zehre gibi birtakım risalelerden oluşmaktadır. Üstad Hazretleri telifinde yaklaşık otuz yıl sonra yani 1950'li yıllarda kardeşi Abdülmecid Nursî’ye Türkçe’ye tercüme ettirerek Risale-i Nur Külliyatı’na Mesnevî-i Nûriye ismiyle dahil ettirmiştir.
Yine aynı şekilde 1914-1918 yılları arasında Arapça olarak telif edip bastırdığı İşârâtü’l-İ’caz da Risale-i Nur külliyatına daha sonra tercüme edilerek dahil edilmiştir. Öte yandan Asây-ı Musa mecmuası 1945'de, Sirâcünnur mecmuası ise 1946 yılında Emirdağ'ında derlenmiştir.. Dolayısıyla bahsi geçen eserler 19. Mektub olan Mûcizât-ı Ahmediye Risalesinden daha sonra derlendiklerinden bu parçada zikredilmemişlerdir.

