Pazarlık, ticarette helal bir uygulamadır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de alışverişlerinde pazarlık yapmıştır. O’nun (asm) bir şalvar için pazarlık yaptığı ve satın aldığı rivayetler arasındadır:
"Ben ve Mahrefetu'I-Abdi, Hecer'den bez alıp, Mekke'ye getirdik. Resûlullah aleyhissalatu vesselam (yanımıza) gelip bizimle bir sirval pazarlık etti ve satın aldı. Fiyatını bize tartıp ödedi. Tartan kimseye de: "Tart (ve ibreyi lehine) kaydır!" diye emretti."[1]
Ancak burada dikkat edilmesi gereken iki önemli ölçü vardır:
1) Satıcı, “nasıl olsa pazarlık yapılacak” diyerek fiyatı gereğinden fazla yükseltmemelidir. Bu davranış, dürüstlüğe ve İslâm ahlakına aykırıdır.
2) Alıcı da “pazarlık sünnettir” diyerek malın değerini aşırı derecede düşürmeye çalışmamalıdır. Bu da karşı tarafı zarara sokmak olur.
Bunun ile ilgi Peygamberimiz (sav) bir kıssası şöyledir:
Ümmü Benî Enmâr diye bilinen Kayle, ticaret ile uğraşan yaşlı bir hanım sahâbî idi. Alışveriş yaparken uyguladığı bir yöntemin doğru olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Konuyu Allah Resûlü'ne (sav) sormaya karar verdi. Bastonunu eline alıp Hz. Peygamber (sav) ile görüşmeye gitti. Onu (sav) umre için sa'y yaparken gördü. Merve Tepesi civarında ona (sav) yaklaştı ve sordu:
“Ey Allah'ın Elçisi! Ben ticaretle uğraşan bir kadınım. Bir şeyi satın almak istediğim zaman verebileceğim miktardan daha düşük bir fiyat teklif ediyorum. Sonra yavaş yavaş artırarak düşündüğüm fiyata çıkıyorum. Bir şeyi satacağım zaman da, önce satabileceğim fiyattan daha yüksek bir fiyat teklif ediyor, sonra yavaş yavaş inerek arzuladığım fiyata geliyorum, bu uygulamaya ne dersin?”
Allah Resûlü (sav): “Kayle, böyle yapma. Bir şey satın almak istediğin zaman, sana verilse de verilmese de, düşündüğün fiyatı söyle. Bir malı satmak istediğin zaman, versen de vermesen de yüksek fiyat değil satmak istediğin fiyatı söyle.”[2]
Allah Resûlü, ticarette dürüstlük ve pazarlıkta açıklık hakkında sarf ettiği bu sözleriyle, alışverişte sıkça başvurulan usulü böyle düzenliyordu. Zira hangi durum ve şartta olursa olsun ve ne şekilde yapılırsa yapılsın, alışverişte karşı tarafa yapılacak her türlü hileden kaçınmak, doğru söyleyip dürüst davranmak, ticarî ahlâkın gereğidir. Bediüzzaman Hazretleri ise şu sözleri ile sahabe Efendilerimiz’in de pazarlık yaptıklarını aktarmaktadır:
Abdullah b. Ömer Hazretleri, çarşı içinde alışverişte kırk paralık bir meseleden, iktisad için ve ticaretin medârı olan emniyet ve istikameti muhâfaza için şiddetli münâkaşa etmiş. [3]
Daha sonra Abdullah b. Ömer’in bu münakaşa ve pazarlığını “Çarşıdaki durum, iktisaddan ve kemâl-i akıldan ve alışverişin esası ve ruhu olan emniyetin ve sadâkatin muhâfazasından gelmiş bir hâlettir, cimrilik değildir.”[4] diyerek pazarlığı “alışverişin esası ve ruhu” olarak vasıflandırmıştır.
Abdullah b. Ömer’in kıssası için ve buranın daha detaylı izahı için bakınız;
Pazarlıkta Üçüncü Şahıs
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
“Biriniz, din kardeşinin satışı üzerine satış yapmasın.” [5]
Bu hadis ile Sevgili Peygamberimiz (sav) taraflar bir fiyat üzerinde anlaşmak üzere iken üçüncü bir şahsın aynı mala talip olmasının veya mal sahibinin daha kârlı bir müşterinin çıkması üzerine aynı malı farklı bir kişiye satmasının uygun olmayacağını belirtmiştir. Çünkü satıcı ile müşteri pazarlık yaparken araya girip daha yüksek fiyat teklif etmek ve böylece pazarlığı müşteri aleyhine etkilemek veya satıcının malı pazarlık yaptığı kişiye değil de daha fazla para veren kişiye satması ticarî ahlâka yakışmayan hatalı davranışlardır.
Sahte Pazarlık (Neceş)
Aynı şekilde kişinin kendisini alıcı gibi göstererek, satıcı ile müşteri arasına girip müşteriyi aldatmaya yönelik yaptığı fiyat yükseltme işlemi (neceş) ise kesin bir şekilde yasaklanmıştır.[6]
Çünkü bazı satıcılar mala rağbetin çok olduğu intibaını uyandırmak için pazarlık esnasında araya girmek üzere bazı şahıslar görevlendirirler. Bunlar pazarlık esnasında araya girerek satılan mala müşteri olurlar ve fiyatı yükseltirler. Bunu gören müşteri mala rağbetin fazla olduğu düşüncesine kapılır ve o malı daha yüksek bir fiyata almak zorunda kalır. Bu nedenle Rahmet Peygamberi çeşitli zaman ve zeminlerde şu uyarıda bulunmuştur:
“...Birbirinizin satışı üzerine satış yapmayın ve müşteri kızıştırmayın!..” [7]
Kısacası İslâm’da pazarlık, karşılıklı güven, hakkaniyet ve rızaya dayalı bir denge sanatıdır. Amaç, taraflardan birinin kazancı değil, her iki tarafın da gönül rahatlığıyla alışverişten memnun ayrılmasıdır.
[1] Ebu Davud, Buyu' 7; Tirmizi, Buyu' 66
[2] İbn Mâce, Ticâret, 29.
[3] Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 250
[4] Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 250
[5] Buhârî, Büyû’, 58.
[6] Buhârî, Büyû’, 60.
[7] Müslim, Büyû’, 11.

