RİSALE-İ NUR

05.03.2009

10410

Tarihi ve Kültürel Açıdan Osmanlı Türkçesi'ni Öğrenmenin Lüzumu

Osmanlı Türkçesi'nin lüzumunu nasıl anlatabiliriz? Osmanlıcayı öğrenmenin tarihi ve kültürel açıdan ehemmiyeti nedir? İzah eder misiniz?

07.03.2009 tarihinde soruldu.

Cevap

Milletleri millet yapan ve o milleti diğer milletlerden ayrı bir millet yapan temel esaslardan birisi de o milletin kullandığı dil ve alfabesidir. Dil; fikir dünyasının tezahürüdür, kendini ifade edebileceği iletişim aracıdır. Milletin hatırası, ruhu, özü, mayasıdır. Dilini kaybeden milletler, hatırasını, hafızasını hem ferdi hem de milli kimliğini, açıkçası her şeyini kaybetmeye yüz tutmuştur.

Dil şuurunu kaybeden bir millet, millet olma şerefini kaybetmekle yüz yüze gelir. Lisan ve yazısını kaybeden bir millet, hafızasını kaybetmiş demektir. Böyle bir millet, kendi kültürüne ve tarihine yabancılaşır, geçmişte ne olduğunu unutur, bugün ve gelecekte ne olacağını bilemez hale gelir.

Osmanlı Türkçesi; Türklerin yüzyıllar boyunca geliştirdikleri özgün bir dildir. Hem Arapçadan hem Farsçadan faydalanmış ama ikisi de olmamıştır. Gelecekle geçmiş arasındaki köprüyü sağlam kurabilmenin yolu, Osmanlı Türkçesini okuyup anlayabilmekten geçmektedir.

Millî kültürümüzün temelini oluşturan eserlerimizin hemen hemen tamamı, Osmanlıca’yla yazılmıştır. Hâlbuki yeni neslimiz, dedesinden kalmış bir kitap veya eski bir tapu senedinin, bir paranın, bir çeşme kitabesi, tarihî bir çarşı girişi ya da belki her gün altından geçtiği üniversite giriş kapısında yazılı olan Osmanlıca metnini okuyamadığı gibi, gerek ne manaya geldiği, gerekse estetik zevkini yudumlama imkânından mahrumdur.

Üzerinde güneş batmayan koca bir cihan devletinin dayandığı sırrın perde arkasındaki çağ açıp çağ kapayan bir kültürün mirasçıları olan bizlerin, birkaç yıl değil, asırlarca tüm dünyayı adâlet ve şefkatiyle avucuna alan ve ışık saçan o güzelliklerin hayret verici altyapısını araştırma gereği ne kadar açıktır.

Günümüz gençliğinin hissesine, dedelerinin birkaç bin sene önceki kültür mirasını rahatlıkla okuyup anlayabilen diğer milletlere imrenmek mi düşüyor? Neden biz de kendi çocuğumuza, araştırdığı herhangi bir mevzuda, ecdadının birikimine birinci elden uzanabilme imkânını tanımayalım? Çok boyutlu bir altyapıya sâhip ve tarihine yabancı kalmamış, büyüklerine sevgisini ve saygısını kaybetmemiş bir nesil, geleceğe daha ümidle bakmamızın bir teminatı değil midir? Üzüntüyle belirtelim ki, batılı araştırmacıların hem konuşma dili cihetiyle Türkçeyi, hem de bir yazı dili olan Osmanlı Türkçesini öğrenerek yaptıkları derli toplu araştırmalardan, bugün Osmanlı’nın torunlarından ancak İngilizce bilenler istifade edebilirken, bilimsel çevirileri yapılan bu yabancı kaynaklar da, ne gariptir ki, bir sokak ötedeki kendi millî kütüphanelerimizi referans göstermektedir.

Gönlünde millî kültürden bir nebze olsun hissesi bulunanların, içinde bulunduğumuz bu vaziyete üzülmemesi mümkün değildir. Osmanlı Türkçesi'ni öğrenmek, öz yurdunda kendi kültürüne yabancı kalmış bir neslin vicdan muhasebesinde, ecdadına ve tarihine karşı vadesi çoktan dolmuş bir fikir borcudur.

Online ücretsiz Osmanlı Türkçesi kursları ve daha fazlası için lütfen bakınız;

https://osmanlica.online

Ayrıca Bakınız;

İslam Harflerini Muhafaza

Kur'an Hattı / Risale-i Nur Yazısı


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız