Evet, Kur'ân öyle bir kitaptır ki "zaman ihtiyarladıkça o gençleşiyor"...
Neşredilen her kitap, zaman ilerledikçe eskimeye, köhnemeye mahkûm olduğu herkesçe malumdur. Nasıl ki bin yıl önce yazılmış olan bir fizik veya matematik kitabı gibi ilmi bir eser; zaman ilerledikçe, bilim geliştikçe veya yeni keşifler ortaya çıktıkça, tazeliğini ve güncelliğini yitirir. Her geçen asır, eskimesini daha da ziyadeleştirir.
Fakat öyle bir kitap düşünün ki zaman onu eskitemiyor, aksine tazeliğini daha da ziyadeleştiriyor. Bilimin gelişmesi, yeni keşiflerin ortaya çıkması onu daha da parlatıyor ve i'câzını daha da kuvvetlendiriyor.
İşte Kur’ân, zamana mahkûm olmayan, asırların geçmesi tazeliğine halel getirmeyen mukaddes bir kitaptır. Bu durum da akıllara, "zaman ihtiyarladıkça Kur’ân gençleşiyor" sözünü getiriyor.
Nitekim Bedîzzamân Hazretleri şöyle demektedir.
Zaman ihtiyârlandıkça Kur’ân gençleşiyor. Rumûzu tavazzuh ediyor.1
İşte zamanın ilerlemesi, bilimin ve teknolojinin gelişmesi, Kur'ân'ın gizli kalmış sırlarını ortaya çıkartmakta ve Kur’ân’ın gençleşmesine, akıllara hayret verecek yeni mucizelerinin ortaya çıkmasına vesile olmuş/oluyor.
Tabi ki Kur'ân bir bilim kitabı değildir. Bilimsel olarak delil olan âyetler, "o âyetin sadece bir yönünü" göstermektedir. Kur'an'ın âyetlerin birçok yönü vardır.
Bedîzzamân Hazretleri bu konuda şöyle demektedir:
Evet, madem Kur’ân-ı Mu‘cizü’l-Beyân her asırda her ferde hitâb eder. Ve bir ilm-i muhît ve bir irâde-i şâmile ile her şeye bakabilir. Ve madem ulemâ-yı İslâmın ittifâkıyla, âyetlerin ma‘nâ-yı sarîhinden başka işârî ve remzî ve zımnî müteaddid tabakalarda ma‘nâları vardır.2
Yani Kur'ân, İlahî bir kelâm olduğu için her asra bakan bir yönü bulunabilir. Ama, bu demek değildir ki sadece o asra ve o olaya bakıyor. Nitekim İslâm alimlerinin ittifakıyla Kur'ân'nın, sarîh, işârî ve remzî manaları bulunabilir.
Bu konuda detaylı izah için lütfen bakınız; https://risale.online/soru-cevap/ayetin-manay-i-sarih-ve-manay-i-isari-yonu
Kur'ân'nın bilimsel delilerinin / mucizelerinin bazılarına değinecek olursak;
"Zâriyât Sûresi (51) / 47. Âyet"
(Göğü kendi ellerimizle biz kurduk ve biz (onu) elbette genişleticiyiz.)
Âyette açıkça evrenin genişlemesinden bahsediyor. Biz bugün biliyoruz ki evren genişlemektedir. 1929'da Edwin Hubble, uzak gökadaların yakın gökadalardan daha büyük bir hızla dünyadan uzaklaştığını göstererek, evrenin genişlemekte olduğunu keşfetti.3 Hatta Carl Sagan, evrenin yaşını, ancak genişlediğinin keşfinden sonra tespit edilebildiklerini dile getirir.4 Evrenin genişlemekte olduğunu asırlar öncesinden ‘’….. biz onu elbette genişleticiyiz’’ ayeti ile açık bir şekilde bildiriyor. Kur’an; 1930’larda ancak keşfedilen, evrenin genişlemesi hadisesini bize 7. yüzyılda bildirmesi onun bilimsel delillerinden/mucizelerinden birisidir.
"Enbiya Sûresi (21) / 32. Âyet"
(Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık.)
Bu ayette açık bir şekilde gökyüzünün koruyucu bir tabaka olduğundan bahsetmektedir. Gökyüzünün korunmuş tavan gibi olması şüphesiz atmosferin varlığına açık bir işarettir. Atmosfer ise dünyayı çepeçevre kuşatan, çeşitli gazlardan oluşmuş, 10 bin km ye varan kalınlıkta ve taştan daha sert bir gaz okyanusudur.
Dünyayı kuşatan bu gaz okyanusu acaba dünyayı nasıl korumaktadır?
Bugün biliniyor ki atmosfer; dünyayı, meteor ve gök taşlarına, güneşin zararlı ışınlarına ve uzayın dondurucu soğuğuna karşı korumaktadır.
Ayrıca atmosfer olmasaydı: gündüz 100 derecelerde, akşam – 180 derecelerde hava olurdu ve hayat biterdi.
İşte dünyadaki hayatı mümkün kılan atmosfer, dünyayı koruyan bir tavan gibidir.5
Böyle bir bilginin 7. yüzyıl şartlarında bilinmesini pek mümkün değildir. Bu âyet Hz. Peygamberin saf bir vahiy aldığının göstergesidir.
"Hadîd Sûresi (57) / 25. Âyet"
(Hem kendisinde büyük bir kuvvet ve insanlar için (birçok) menfaatler bulunan hadîd'i (demiri, birni'met olarak) indirdik)
Ayette biz demiri indirdik demesi çok manidardır. Çünkü görünürde demir inmiyor, aksine yeryüzünden çıkartılıyor. Fakat malumdur ki dünyada bulunan atomlar ve elementlerin ekseriyeti yıldızlarda oluşup dünyamıza inmiştir. Carl Sagan’ın da dediği gibi: ‘’DNA’mızdaki nitrojen, dişlerimizde ki kalsiyum, kanımızda ki demir ve bir elma kekinde ki karbon; yıldızların içinde üretilmiştir. Yıldızlarda ki malzemelerdir yapımızda var olan…’’6
Demir atomunun/madeninin oluşabilmesi için de yüksek derecede bir sıcaklığa ihtiyaç vardır. İhtiyaç duyulan bu sıcaklık, Dünya’da olmadığı gibi Güneş’te de mevcut değildir. Güneş’in 6000 santigratlık bir yüzey ısısı ve 15 milyon santigratlık bir çekirdek ısısı vardır. Bu ise demirin oluşumu için yeterli bir sıcaklık değildir. Demir, ancak Güneş’ten çok daha büyük yıldızlarda, birkaç yüz milyon dereceye varan sıcaklıklarda oluşabilmektedir. Nova veya Süpernova olarak adlandırılan bu yıldızlardaki demir miktarı belli bir oranı geçince, artık yıldız bunu taşıyamaz hale gelir ve patlar. İçinde demir bulunan bu parçalar uzaya dağılır, gök cisimlerin çekimine yakalanarak çekilinceye kadar boşlukta dolaşırlar. Yani kısacası demir madeni, dünyada oluşmamış olup, milyonlarca yıl önce süpernovalardan taşınarak dünyaya indirilmiştir. Bu minvalde bütün astronomik bulgular, Dünya’daki demir madeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan geldiğini ortaya koymuştur.7
Demir, Dünya’ya uzaydan indirilmiştir. Ayette çok açık bir şekilde ‘’Biz demiri de indirdik’’ demesi büyük bir hakikate işaret etmektedir.
İslam âleminin mu'teber âlimlerinden Fahreddin el-Râzî, açık bir şekilde bu ayette kastedilen manalardan birininde, demirin Allah tarafından gökten indirmesidir demiştir. Ayrıca Tantâvî Cevherî’nin de bu âyete yorumu, el-Râzî ile aynı minvaldedir.8
Bu konuda detaylı izah için lütfen bakınız; https://oku.risale.online/lemalar/yirmisekizinci-lem-a#295
Daha farklı bilimsel deliller için lütfen bakınız;
https://www.habername.com/yazi-gok-yarilip-da-kipkirmizi-bir-gul-haline-gelir-13401.htm
https://www.habername.com/yazi-agir-bulutlar-13420.htm
https://www.habername.com/yazi-zaman-ihtiyarladikca-kuran-genclesiyor-13533.htm
https://www.habername.com/yazi-karanlik-ve-ic-dalgali-denizler-13327.htm
https://www.habername.com/yazi-biz-demiri-indirdik-13344.htm
Tüm bu bilimsel delilleri düşündüğümüz zaman 7. yüzyılın şartlarında bilinecek bilgiler olmadığından akla uygun olan tek çıkarım bu bilgiler Hz. Peygamber'e (sav) Allah tarafından vahiy edilmiştir. Tabi ki bu dünya bir imtihan yeridir, akla kapı açılır fakat ihtiyar elden alınmaz…
Evet, Kur'ân öyle bir kitaptır ki "zaman ihtiyarladıkça o gençleşiyor"...
Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 503.
Bediüzzaman Said Nursi, Sıkke-i Tasdîk-i Gaybî, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 50.
Carl Sagan, "Kozmos Evrenin ve Yaşamın Sırları’’, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, s. 50-51.
https://tua.gov.tr/tr/blog/dunya/dunya-nin-atmosferi-ve-katmanlari - https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/atmosfer-olmasaydi-dunyanin-sicakliginda-nasil-bir-degisim-olurdu
Carl Sagan, ‘’Kozmos Evrenin ve Yaşamın Sırları’’, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, s. 232.
https://web.archive.org/web/20170214163037/https://sciencing.com/origin-iron-5371252.html
Süleyman Gezer, “Enzelna El-Hadid” [El-Hadid 57/25] İfadesinin Tercüme Ve Yorumları Üzerine Bazı Değerlendirmeler’’, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. V, sayı, 10, 2006, s. 100.