Bedîzzamân Hazretleri başka bir yerde Kur'ân âyetlerinin manalarını şöyle zikretmektedir:
Evet, madem Kur’ân-ı Mu‘cizü’l-Beyân her asırda her ferde hitâb eder. Ve bir ilm-i muhît ve bir irâde-i şâmile ile her şeye bakabilir. Ve madem ulemâ-yı İslâmın ittifâkıyla, âyetlerin ma‘nâ-yı sarîhinden başka işârî ve remzî ve zımnî müteaddid tabakalarda ma‘nâları vardır.1
Yani Kur'ân, İlahî bir kelâm olduğu için bir âyetin birçok manaları vardır. Nitekim İslâm âlimlerinin ittifakıyla Kur'ân'ın, sarîh, işârî ve remzî manaları bulunabilir.
Bu manalara değinecek olursak;
1- Sarih Mana
Sarih, lafzın doğrudan söylediği, herkesçe anlaşılabilen açık anlamdır.2 Bu, Kur’an âyetlerinin ilk ve temel manasıdır. Örnek verecek olursak;
Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin.3
Burada namaz ve zekâtın emredildiği, farz olduğu açıkça anlaşılır. Te’vile veya yoruma ihtiyaç yoktur.
2- İşârî Mana
Ayetin lafzıyla doğrudan çelişmeyen fakat daha derin ve batınî bir dikkate veya ilhama dayalı mânadır. Bu mânalar ayetin zâhirine aykırı değildir, fakat herkesin aklına gelmez. Tasavvufî ve işârî tefsirlerde çokça kullanılır.4
Biz Nûh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik.5
İşârî olarak, “Nuh’un gemisi” bir kurtuluş ve hidayet sembolü kabul edilmiştir. Tasavvuf erbabı, “Kalbini Allah’a yönelten kişi, Nuh’un gemisine binen gibidir” diye yorumlar.
3- Remzî Mana
"Remz "işaret etmek" demektir. Remiz belâgatta kinaye ve işaret türü olarak kullanıldığı gibi edebiyatta ima, telmih ve muamma türü çerçevesinde dolaylı anlatım ve iletişim biçimlerini ifade eden kapsamlı bir terimdir.
Kıyamet gününde bütün yeryüzü O’nun avucunun içinde olacak, gökler de sağ eliyle dürülmüş hale gelecektir6
Âyette remzî bir mana vardır, ilâhî azamet ve kudretin temsili olup Allah’ın onu avuçlaması ve dürmesi düşünülemez.7
4- Zımnî Mana
Bir lafzın konulduğu mânânın tamâmının içerisindeki cüz'î, husûsî mânâlardan herbiri. Yani lafzın açıkça söylemediği ama bağlam, üslup veya çıkarımla anlaşılan anlamlardır.8
Onlara ‘öf’ bile deme.9
Anne-babaya sadece “öf” demek yasaklanmıyor; zımnen her türlü saygısızlık yasaktır.
Sonuç olarak, Kur’ân’ın manaları sadece lafzından anlaşılan ilk mana ile sınırlı değildir; sarih, işarî, remzî ve zımnî katmanlar onun çok boyutlu yapısını ortaya koymaktadır. Bu farklı katmanlar hem şeriatın açık hükümlerini hem de hikmeti içinde barındırır.
İşte Kur’ân bu yönüyle, her seviyeden insana, her asırda yeniden hitap edebilen canlı bir kelâm olma özelliği ortaya koyar.
- Bediüzzaman Said Nursi, Sıkke-i Tasdîk-i Gaybî, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013, s. 50. 
- Bakara 1 / 43. 
- Süleyman Uludağ, "İşârî Tefsir" TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 2001, c. 23, s. 424. / Süleyman Uludağ, "İşaret" TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 2001, c. 23, s. 424. 
- Nisâ 4 / 163. 
- Zümer 39 / 67. 
- İsmail Durmuş, "Remiz", TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 2007, c. 34, ss. 556-558. 
- https://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Dini-Terimler-Sozlugu/Detay/MANAY-I-ZIMNI/955 
- İsrâ 17 / 23. 




