Soru

İslam'da Kadının Yeri

İslam'da kadının yeri nedir? Erkeğin emri altında mıdır? Kadın okuyamaz mı? İslam buna karşı mıdır?

Tarih: 10.11.2022 21:08:28
Okunma: 944

Cevap

İslam'da kadının yeri nedir?

İslamiyet’in kadına verdiği kıymeti maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:

Şefkat Kahramanıdır,

Cennet ayaklarının altındadır,

Kur’an’da kendisi adına bir sureyle şereflenmiştir (Nisa -Kadınlar-Suresi)

Haya ve Edebin vücut giymiş halidir,

Evladının ilk ve en tesirli merhametli muallimidir,

Yürüyen, en zarif ve en latif bir çiçektir,

Şuur sahipleri içerisinde yer yüzünün en kıymetlisidir,

Nezaketin ve Zarafetin tamamını kendisinde toplayandır,

Aile saadetinin merkezidir,

Hanesinin toparlayıcısıdır,

Dünya Sermayesinin en hayırlısıdır,

Erkeğin en ehemmiyetli Emanetidir,

Hz. Ömer (r.anh.)’ın ifadesiyle Kocasının 5 cihette Efendisidir:

1- O, ateşle aramda bir perdedir. Kalbim onunla sükûnet bulur, harama dalmam.

2- O, benim için bir hazinedâr dır. Ben evimden çıkınca, malımın bekçiliğini yapar, korur.

3- O, elbisemi yıkar.

4- O, Çocuğumun sütanasıdır.

5- O, bana ekmek pişirir, yemek yapar. 

Bu konuda Resûlullah (a.s.m.)’ın kendi zamanında vuku bulan bir meseleyi buraya alıyoruz. Zira aynı sual Efendimiz (a.s.m.)’a da sorulmuştur;

Bir gün Medineli Müslümanlardan Ümmü Umâre isimli hanım, Resûlullah’a, “(Kur’an’da) her şeyin erkekler için nâzil olduğunu görüyorum, hiçbir konuda kadınların zikredildiğini göremiyorum.” dedi. Ümmü Umâre’nin bu sitemkâr sorusunun akabinde Ahzâb suresinin otuz beşinci ayeti nâzil oldu: “Muhakkak ki Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, itâatkâr erkekler ve itâatkâr kadınlar, sâdık erkekler ve sâdık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, Allah’a gönülden bağlı mütevâzi olan erkekler ve Allah’a gönülden bağlı mütevâzi olan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.”(Ahzâb, 35. Ayet) Ayet, Cenâb-ı Allah’ın kadın olsun erkek olsun iman ve itaat eden herkese mağfiret ve mükâfat vereceğini açıklamakta, kadın ve erkek arasında Allah katında bir fark gözetilmediğini vurgulamaktadır.

Ayrıca verilecek mükafat ile ilgili bir de Secde Suresinde geçen bir ayeti alalım. Zira bu ayet de öyle bir nimetten bahseder ki kadın erkek fark etmeksizin yine her Müslümanı içine alır:  

“Artık, yapmakta olduklarına bir karşılık olarak onlar için göz aydınlığı olacak olan Nimetlerden nelerin saklandığını kimse bilmez.”(Secde Suresi, 17. Ayet)

Ayet ile ilgili şu Hadis-i Şerif Varid olmuştur: Allah Teâlâ hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şan, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım.(Buhârî, Bed'ül-Halk 8, Tefsir Secde 1, Tevhid 35; Müslim, Cennet 2, (2824); Tirmizî, Tefsir, (3195).)

Başka bir Hadis-i Şerifte Cennetle mükafatlanan bir kuldan bahseder. Mükafatı alacak olanlar da cinsiyet belirtilmemiştir.

Muğîre bin Şu‘be şöyle demiştir: Peygamber (a.s.m.)’ı minberde şöyle derken işittim:

“Mûsâ (a.s.) Rabbine: ‘Yâ Rab! Cennete girecek olanlardan, derecesi en aşağı olan kimdir?’ diye sordu. Allah-ü Teâlâ: ‘Cennetliklerin Cennete girmesinden sonra Cennete giren kişidir.’ Orada kendisine: ‘Cennete gir’, denilecektir. O da: ‘Nasıl gireyim ki, herkes yerine yerleşmiş ve Nimetlerden aldıklarını almışlar diyecektir. Bunun üzerine kendisine: ‘Dünya hükümdarlarından birinin (dünyada) olan Nimetleri kadar nimetin sana verilmesine razı olur musun?’ denilecektir. O da: “Evet yâ Rab, razı olurum” diyecektir. Bu sefer kendisine: ‘İşte sana bu ve bunun bir, iki ve üç misli!’ denilecek. O da: ‘Razı oldum ey Rabbim!’ diyecektir. Yine kendisine: ‘İşte sana bu ve bunun on misli daha!’ denilecek. O da: ‘Razı oldum, ey Rabbim!’ diyecektir. Nihâyet kendisine: ‘İşte sana bunlarla birlikte, gönlünün istediği ve gözünün hoşlandığı her şey!’ denilecektir.( İbn-i Kesîr, c. 1, 75)

Dikkat edilirse Cenâb-ı Hakk’ın merhametine mazhar olanlar, cinsiyet ayırımı olmadan bu güzelliklere mazhar olacaklardır.

Kadınlara verilecek mükafat ile ilgili Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Kadın beş vakit namazını kılar, yılda bir ay orucunu tutar, ırzını korur ve kocasına itaat ederse, cennet kapıları ona açıktır." (Buhârî, Miskat, II/202)

Kadın için cennette şunlar şunlar var denilmemiştir. Çünkü o kadar çok nimetlere mazhar olacaklar ki sadece Cennet ile ifade edilmiştir. Zira Yukarıdaki Secde Suresindeki ayette de geçtiği gibi "göz aydınlığı olacak olan Nimetlerden nelerin saklandığını kimse bilmez."

 

Kadın, erkeğin emri altında mıdır?

Allah erkeği farklı kadını farklı ama birbirine muhtaç olarak yaratmıştır. Erkeği daha iradeli ve güçlü kılan da O dur. Burada şunu untmayalım ki, adalet= eşitlik değildir. Adalet herkese hakkını vermektir. Yani erkek ve kadın eşit olacak diye bir şart yoktur. 

Normalde erkek maişet işlerinde, kadın ise ev ve çocuk işlerinde vazifelidir. Allah buna göre bir fıtrat vermiştir. İrade ve dileme Onundur. İstediğini istediği gibi yapar.

Mesela miras meselesinde Kuran'da geçen, kardeşlerden erkeğe 2 hisse, kıza bir hisse verilmesi meselesi Risale-i nurda şöyle izah edilmektedir:

"Üçüncü Mebhas: Şu iki mes’ele, Yirmi Beşinci Söz’ün i‘câz-ı Kur’­âna karşı medeniyetin aczini gösteren misâllerinden bir kısmıdır. Kur’ân’a muhâlif olan hukuk-u medeniyetin ne kadar haksız olduğunu isbat eden binler misâllerinden iki misâl:فَلِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْأُنْثَيَيْنِ olan hükm-ü Kur’ânî, mahz-ı adâlet olduğu gibi, ayn-ı merhamettir. Evet, adâlettir. Çünki ekseriyet-i mutlaka i‘tibâriyle bir erkek bir kadın alır. Nafakasını taahhüd eder. Bir kadın ise bir kocaya gider. Nafakasını ona yükler. İrsiyetteki noksânını telâfî eder.

Hem merhamettir. Çünki o zaîfe kız, pederinden şefkate ve kardeşinden merhamete çok muhtaçtır. Hükm-ü Kur’âna göre o kız, pederinden endişesiz bir şefkat görür. Pederi ona, “Benim servetimin yarısını ellerin ve yabânîlerin ellerine geçmesine sebeb olacak zararlı bir çocuk” nazarıyla endişe edip bakmaz. O şefkate endişe ve hiddet karışmaz. Hem kardeşinden rekābetsiz, hasedsiz bir merhamet ve himâyet görür. Kardeşi ona, “Hânedânımızın yarısını bozacak ve malımızın mühim bir kısmını ellerin eline verecek bir rakib” nazarıyla bakmaz. O merhamete ve himâyete bir kin, bir iğbirâr katmaz. Şu halde, o fıtraten nâzik, nâzenîn vehilkaten zaîfe ve nahîfe kız, sûreten az bir şey kaybeder. Fakat ona bedel, akāribin şefkatinden, merhametinden tükenmez bir servet kazanır. Yoksa rahmet-i haktan ziyâde ona merhamet edeceğiz diye hakkından fazla ona hak vermek, ona merhamet değil, şedîd bir zulümdür. Belki zaman-ı câhiliyette gayret-i vahşiyâneye binâen, kızlarını sağ olarak defnetmek gibi gaddarâne bir zulmü andıracak şu zamanın hırs-ı vahşiyânesi, merhametsiz bir şenâate yol açmak ihtimâli vardır. Bunun gibi bütün ahkâm-ı Kur’âniyeوَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَم۪ينَ fermanını tasdîk ediyorlar." ( 11. Mektup)

Ayrıca tıklayınız:

https://risale.online/soru-cevap/haklar

 

Kadınlar okuyamaz mı, İslam buna karşı mı?

İslam, uygun şart ve koşullarda kadının okumasına karşı değildir. Okullar islami ölçülere göre düzenlenir, mahremiyet şartları gibi kurallara uyulursa kadınların okumasında hiçbir sıkıntı yoktur. Fakat sırf okumak için birçok günahlara girmeyi tavsiye edemeyiz.

 


Yorum Yap

Yorumlar