İslamiyet'e göre kadın ve erkek eşit midir?
İslâmiyete göre kadın ve erkek eşit ol(a)mazlar. Çünkü her ikisinin de yaratılış itibariyle birbirlerine üstünlükleri mevcuttur! Bununla beraber vazife de sorumlulukların yükümlülüğü erkeğe daha fazla verildiği için erkek kadına göre (vazifede) üstün sayılmışlardır.
Ayeti Kerimede:
“Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir onların reisidirler.
Bu, Allah’ın insanlardan bazılarını (erkekleri), bazısından (kadınlardan) üstün kılması ve erkeklerin kendi mallarından sarf etmeleri sebebiyledir. Sâliha kadınlar ise, itâatkâr olanlardır.” [1]
Bu Ayeti Celile’yi tefsir eden Merhum Elmalılı Hamdi Yazır şu şekilde tefsir etmiştir:
Erkekler ve özellikle adam olan tam erkekler, kadınlar üzerinde “kavvam”dırlar; onların üstlerinde durur, işlerine bakar, dikkatle gözetir, korur, kahyaları, müdürleri, koruyucuları ve yöneticileridirler. Küçük erkekler de buna adaydırlar.
Kavvâm: “kaim” kelimesinin “mübalağa”, yani ileri anlamlı kipi olup, “işin üzerinde olmak, işi yapmak” anlamındaki “kıyam bil’emr” deyiminden alınmıştır.
Bir kadının işine bakan ve korumasına özen gösteren yönetenine “kayyimu’l-mer’e” ve daha kuvvetli olarak “kavvâmu’l-mer’e” denilir.
Bu deyim, erkeğin kadın üzerinde hâkim oluşunu fakat istediği gibi keyfine göre değil, “toplumun efendisi, onlara hizmet edendir” hadis-i şerifinin ifade ettiği anlam üzere, hizmet eşliğinde bir hâkim oluşu ifade eder. Dolayısıyla bir taraftan erkeğin üstünlüğünü dile getirirken, diğer taraftan da kadının değer ve erdemine işaret eder. Bu farklılık içinde, eşitlik iddiasını kaldırarak, karşılıklı farklılıkların uyumu yöntemiyle öyle bir bütünlük sağlar ki, bu durum devlet başkanı/lider ile ümmet arasındaki karşılıklı hukuka benzeyecek ve böylece aile eğitimi ile toplumsal eğitim ve yönetimin bir ilkesi olacaktır.
Bunun için Kadı Beyzavî “kavvâmûn” kavramını tefsir ederken der ki, “devlet yetkililerinin halkı idare etmeleri gibi, onları idare ederler.”
Şimdi bu prensipte, biri Allah vergisine, diğeri insanın gayretine bağlı iki sebeple gerekçelendirilerek buyuruluyor ki, Çünkü Allah onların bazısını diğerine yaratılış açısından üstün kılmıştır. Buradaki “onlar” zamirinin “eril” olmasından dolayı erkeklerin kadınlara üstünlüğü anlaşılmakla beraber ayetin öyle güzel bir anlatımı vardır ki bu üstünlük ve erdemi, “Allah o erkekleri o kadınlara üstün kılmıştır.” Şeklinde mutlak olarak erkeklere has kılmamış, bira kapalı olarak “bazısının diğerine üstünlüğü” şeklinde ifade etmiştir. Bu ise, erkeğin kadında bulunmayan birtakım fıtrî üstünlüklere sahip olduğu gibi, kadının da erkekte bulunmayan bazı fıtrî üstünlüklere sahip olduğunu ve dolayısıyla her ikisini bir diğerine çeşitli açılardan muhtaç olduklarını; bu şekilde erkekle kadın yaratılış açısından farklı ve karşılıklı olarak birbirinden üstün oldukları gibi, her erkeğin ve her kadının da seviyelerinin bir olmadığını, dolayısıyla her erkeğin her kadınla bireysel olarak kıyaslanamayacağını, bununla birlikte bütün bunların top yekûn karşılaştırılınca kadınların erkeklere ihtiyacı, erkeklerin kadınlara ihtiyacından fazla olduğunu, çünkü açıklandığı gibi, asıl fazilet/erdem ölçütü olan çalışma ve kazanma gücü açısından erkeğin aktif olma özelliğiyle “kaim”/kavvam olduğunu, kadının ise itaat duygusu ve alıcılık özelliği ile ince ve çekici bir yaratılışta olduğunu, bunun için erkeklerin gücü ile gözetme ve korumaya daha fazla muhtaç olduklarını ve dolasıyla sonuç olarak, genel anlamda üstünlüğün erkekler tarafında bulunduğunu, işleri yönetme ve buna yetkili oluşlarının, onlara itaati hem bir hak hem de kadınların yararının gereği olduğunu oldukça edebi bir özetle anlatılmaktadır.
İşte erkeklerin peygamberlik, devlet başkanlığı, velilik gibi önemli işleri yerine getirme, kısas cezalarında tanıklık, cihadın farz oluşu, Cuma namazının onlara farz oluşu, ezanın, hutbenin ve itikâfın onlara has oluşu, mirasta “asabe” olabilmeleri, hataen öldürme ve “kasame” öldürmelerinde diyeti onların yüklenmesi, boşanma ve boşanmadan dönmede tek taraflı hakka sahip olmaları gibi birtakım özellik, hak ve ödevlere kadınlardan üstün oluşları bu cümledendir. “Kadınların üstünde kâim/hâkim” olarak ailede reis olma hakkına sahip olmalarının bir nedeni yaratılıştan gelen bu üstünlük iken; biri de erkeklerin mallarından bir kısmını Mehir ve nafakaya harcamaları durumudur. [2]
Ayrıca üstünlük konusunda bir soru soracak olsak, yani kadın mı daha üstün yoksa erkek mi desek? Hucurât suresinde geçen bir ayet bu sorumuza cevap veriyor. “Doğrusu Allah katında sizin en üstün olanınız, en takvâlı olanınızdır.” [3]
Allah katında üstün olan, değerli olan takva sahipleridir. Takva sahibi bir erkek takva sahibi olmayan bir kadına üstün olduğu gibi takva sahibi olan bir kadın da takva sahibi olmayan bir erkekten üstündür.
İki erkek bile birbirine eşit olmazken, birbirinden tamamen farklı olan kadın ve erkeği eşit kabul etmek doğru değildir. Elma ile armutları birlikte saymak gibidir. Farklı cins, farklı fıtrat, farklı yaratılış elbette ki kendisine has farklılıkları da beraberinde getirir. Yani kadın ve erkek eşit değildir ve burada bir adaletsizlik söz konusu da değildir. Adalet herkese hakkını vermektir.
Ayrıca linkte bulunan yazıdan da istifade edebilirisiniz.
https://risale.online/soru-cevap/cennet-nimetleri