Ahiret

05.02.2009

4247

Kabir Azabı Nasıl Olacak?

"Kabir azabı, kişinin kabre girdikten sonra başladığına göre, cesedi yakılan insanların kabir azabı nasıl olur?"

16.02.2009 tarihinde soruldu.

Cevap

İslâm âlimlerinin çoğu, özellikle Ehl-i Sünnet itikadı, kabir azabı veya nimetinin esas itibariyle ruha yöneldiğini, fakat ruh ile beden arasında bir münasebet bulunduğu ölçüde bedene de sirayet edebileceğini belirtmişlerdir. Yani kabirdeki azap veya nimet, yalnızca toprağa konulan cesede değil, ruha yapılan bir muameledir. Ruh, bedeniyle olan bağını sürdürdüğü müddetçe, o beden de bu hâlden bir pay alır.

Cesedi yakılan, denizde kaybolan veya tamamen yok olan kimseler için de kabir azabı geçerlidir. Çünkü mesele, cesedin toprak altında bulunup bulunmaması değil; ruhun berzah âlemine geçişidir. Ölümle birlikte dünya ile âhiret arasındaki perde açılır ve kişi artık berzah hayatına dâhil olur. Kur’ân-ı Kerîm bu hakikate şöyle işaret eder:

Onlar sabah akşam ateşe arz olunurlar.1 

Ayrıca bir başka ayette şöyle geçmektedir:

Kim iyi işler işlerse kendisi için, kim de kötü işler işlerse kendisi aleyhinedir.2 

Bu ayet, kabir azabı veya nimeti ile kişinin dünya hayatındaki amelleri arasındaki bağı vurgular. Ruh, cesedinin bir nevi sûretini berzah âleminde taşır. Kabir azabı veya nimeti bu ‘misalî beden’ aracılığıyla yaşanır. Ceset yansa da ruh o azabı idrak eder.

Dolayısıyla ruh, kendine ait latif ve nuranî bir berzah bedeni ile yaşar. Bu sebeple ceset yakılsa veya külleri savrulsa bile kabir azabı ortadan kalkmaz. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hadislerinde kabir hayatının hakikati şöyle belirtilir:

Kabir, mümin için cennet bahçelerinden bir bahçe, kâfir için cehennem çukurlarından bir çukurdur.3 

Kabir âlemi her ne kadar dünya ile irtibatlı olsa da, maddî ölçülerle açıklanamayacak kadar latif ve mânevî bir boyuttadır. Bu yüzden orada olacak azabı, dünyanın fizik kurallarıyla anlamaya çalışmak isabetli değildir.

Kabir azabı, Allah’ın kudretiyle ruha yöneltilen bir hakikattir; bedene bağlı kalmaksızın gerçekleşir. İnsan, dünyada yaptığı amellerin karşılığını berzah âleminde görmeye başlar. Cesedi toprağa konmasa, yansa, küle dönse, hatta külleri dünyanın dört bir yanına dağıtılsa bile bu hakikat değişmez. Çünkü ruhu Azrail (a.s.)’ın eline teslim ettikten sonra, artık kaçış yoktur. Melekler onu bulur, sorguya çeker ve ameline göre azap veya nimetle karşılaştırırlar.

Kabir azabı, iman ve amellere göredir; bu yüzden her insanın kendi dünyadaki tercihlerinin neticesini berzahda göreceği kesindir. Rabbimizden niyaz ederiz ki, bizleri imanla kabre girmeye muvaffak eylesin, berzah azabından muhafaza buyursun ve kabirlerimizi cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüştürsün. Âmin.

  1. Mü’min, 40/46

  2. Fussılet, 41/46

  3. Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 26


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız