Soru

Kabir Azabı

Kabir azabı var mı?

Tarih: 28.10.2020 12:25:05
Okunma: 2121

Cevap

İslam dininde Ehl-i Sünnet alimlerine göre kabir azabı haktır ve vardır. 

Kabir Azabı

Allah, emirlerine itaat eden, haramlardan sakınan ve sünnet üzere yaşayan kullarına çeşitli ihsan ve ikramlarda bulunduğu gibi; kendisine itaat etmeyen ve haramlara dalıp tevbe etmeyen insanlara ise dünyada ve ölüm anında azap verdiği gibi kabir hayatı ve cehennemde de azap edecektir. 

Kabir azabının delillerinden bazıları şunlardır:

“(Öyle bir) ateş ki, onlar sabah-akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, "Firavun ailesini, azabın en şiddetlisine sokun!" denilecektir.” Eh-i sünnet âlimleri ittifakla bu ayeti kabir azabının olduğuna delil kabul etmişlerdir. Çünkü sabah-akşam ateşe sunulma işinin ölümden sonra fakat kıyametten önce olduğu anlaşılmaktadır. Ölmeden önce firavun ailesine ateşle azap edilmemiş; suda helak edilmiştir. Kıyametten sonra da azabın en dehşetlisi olan cehennem azabına atılacaklardır. Demek ki ateşe sunulma işinden kasıt kabir azabıdır.

Münafıklarla ilgili bir ayette şöyle buyurulur: “Çevrenizdeki bedevîlerden birtakım münafıklar vardır. Medine halkından da münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba itileceklerdir.” Bu ayette geçen büyük azabın cehennem azabı olacağı konusunda müfessirlerin ittifakı vardır. Cehennem azabından önceki iki azaptan birisinin dünyadayken onların isimleri sayılarak rezil edilmeleri, kalplerine korku verilmesi, mal ve evlatlarına gelen felaketler olabileceği ifade edilmiştir. Diğer ikinci azabın ise kabir azabı olduğunu Abdullah b. Abbas, Ebu Malik, Mücahid, Katade, Hasan-ı Basri, İbn-i Cüreyc ve İbn-i İshak (r.a) gibi zatlar beyan etmişlerdir.

Yine Nuh (a.s) kavmi ile ilgili ayette Rabb’imiz şöyle buyuruyor: “Bunlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman Allah’a karşı yardımcılar da bulamadılar. Nuh (a.s)’un kavminin suda boğulduktan hemen sonra ateşe sokulmalarından bahsediliyor. Bu ayette hem (ف)takip edatının kullanılması hem de geçmiş zaman kalıbıyla kullanılması kabirde azap edildikleri sonucunu doğurmaktadır. Çünkü “sonra onları ateşe atacağız” diye bir mana olsaydı o zaman cehennem ateşi kastedilmiş olabilirdi. O zaman bu ateşe sokulma işi kabir âleminde meydana gelmiş bir hadisedir.

İbn Abbâs (r.a) şöyle demiştir: Peygamber (a.s.m) iki kabrin üzerine uğradı da: "Bu iki kabir muhakkak azap olunuyorlar. Hâlbuki büyük bir şeyden dolayı azap olunmuyorlar." buyurdu. Sonra da: "Evet, biri koğuculuk ederdi, diğeri de idrarından sakınmazdı." buyurdu. Bundan sonra Resulullah (a.s.m) yaş bir dal aldı, dalı iki parçaya böldü. Sonra o parçalardan her birini bir kabir üzerine dikti. Sonra da "Bunlar kurumayıp taze kaldıkları müddetçe belki bu kabir sahiplerinden azap hafifletilir." buyurdu.

Hz. Aişe (r.a), Resul-i Ekrem Efendimiz’e: "İnsanlar kabirlerinde azap görecekler mi?" diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.m): “Evet, kabir azabı haktır.” dedi ve kabir azabından Allah'a sığındığını söyledi.

Ebû Hureyre (r.a) şöyle demiştir: Resulullah (a.s.m) şöyle duâ ederdi: “Allah’ım! Ben, kabir azabından, ateş azabından, hayat ve ölüm imtihan ve şiddetlerinden ve DeccâlMesîh fitnesinden sana sığınırım." 

İmam-ı Müslim (r.a), Enes (r.a)’ten şöyle rivayet etmiştir: 'Resulullah (s.a.v) buyurdu ki:  "Eğer ölülerinizi defnetmemeniz endişesi olmasaydı, size kabir azabından bir şeyler işittirmesi için Allah'a dua ederdim."

Kabir, Allah’a isyan edenler için cehennem çukurlarından bir çukurdur.

 

Ayrıca bakınız.

https://risale.online/soru-cevap/kabir-azabina-dair-ayethttps://risale.online/soru-cevap/kabir-azabina-dair-ayet

 

 


[1] Kalplere korku, huzursuzluk, sevdiklerinden ebedi olarak ayrılmak endişesi vs.

[2]Nesai, “Cenaiz”, 9.

[3]Mü’min, 40/46.

[4] er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr(Mefâtihu’l-Gayb), 19: 309.

[5]Tevbe, 9/101.

[6]Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Tefsîru’t-Taberî,trc. Hasan Karakaya-Kerim Aytekin (İstanbul: Hisar Yayınevi, 1996) 4: 351-352.

[7]Nûh, 71/25.

[8]er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr(Mefâtihu’l-Gayb), 22: 161.

[9] Buhârî, “Cenaiz”, 89.

[10] Buhârî, “Cenaiz”, 87.

[11] Buhârî, “Cenaiz”, 88.

[12] Müslim, “Cennet”, 67,68.

[13] Tirmizî, “Kıyamet”, 26.


Etiketler

Yorum Yap

Yorumlar