İmanın faydaları nelerdir?
İmanın faydalarının had ve hesabı yoktur. Bu faydaların bir kısmı dünyada, bir kısmı ahirette görünür.
Ahiretteki Faydaları:
1- Ahirette ebedi mutlu olmak.
2- Allah'ın razı olduğu ve sevdiği seçkin kullarından olmak.
3- Cennet'in saymakla bitmeyen her türlü üstün nimetlerine kavuşmak.
4- Allah'ın sonsuz güzellikteki zatını görmek, onunla sohbet etmek şerefine kavuşmak.
5- Dünyada doyması mümkün olmayan hadsiz ebedi arzularını ahirette tatmin etmek.
6- Kendisi gibi iman eden bütün sevdiklerine ahirette tekrar ebediyen kavuşmak.
7- Geçmişte yaşadığı bütün değerli hatıralarına ve elinden çıkan herşeye yeniden kavuşmak.
8- Gözünden perdenin kaldırılması ile dünyada sebebini ve manasını anlayamayıp merak ettiği herşeyin gerçeğini öğrenmek.
9- İman etmemekten gelen ebedi azablardan ve yalnızlıklardan kurtulmak.
Dünyadaki Faydaları:
1- Yaratıcısı ve Rabbi olan Allah ile kalbi bağını kurarak hidayetin huzuru içinde olmak ve ondan kopuk yaşamamak.
2- Dünyanın zorlukları karşısında Rabbi'nin kudret ve rahmetini arkasında hissetmek ve ona sığınmak.
3- İmanın, ruhunu aydınlatması ile güzel ahlaklarla donanmak, kötü ahlaklardan arınmak.
4- İmanın, bakış açısını aydınlatması ile tüm kainatı ve herşeyi nurlu, kıymetli ve Allah'ın değerli sanatları olarak görmek.
5- En çirkin ve şerli görünen olaylarda dahi gizli güzellik ve hikmetleri görmek.
6- İnsanlara ve topluma faydalı ferdler haline gelmek.
7- Böyle faydalı ferdlerden oluşan faziletli toplumlar inşa etmek.
8- İmansızlıktan gelen bütün ruhî ve sosyal yaralardan ve manevi azablardan kurtulmak ya da korunmak.
9- Bütün bu ve benzeri faydaların neticesi olarak, imanın kuvveti nisbetinde dünyada dahi manevi bir cennet hayatı yaşamak.
Bediüzzaman Hazretleri bir risalesinde iman eden ve etmeyen kimselerin farkını kısaca şöyle ifade eder:
"Cenab-ı Hakk'ı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envâra (nurlara), esrara (sırlara); ya bilkuvve (ahirette) veya bilfiil (dünyada) mazhardır.
Onu hakikî tanımayan, sevmeyen; nihayetsiz şekavete (azablara), âlâma (elemlere) ve evhama manen ve maddeten mübtela olur." (20. Mektub)