İslâm fıkhında ibadet ve davranışlar, hüküm açısından çeşitli kategorilere ayrılmıştır. Bu sınıflandırmalardan ikisi de “sünnet” ve “müstehap” kavramlarıdır. Her iki terim de farz ve vacip olmayan, ancak yapılması sevap olan davranışları ifade eder. Fakat aralarında kullanım yerleri bakımından bazı farklar bulunmaktadır.
Sünnet, kelime anlamıyla “yol, yöntem, âdet” demektir. Terim olarak ise sünnet Hz. Peygamber’in söz, fiil ve onaylarını kapsayan bir yaşam örnekliğidir. Fıkıh ilminde sünnet, farz ve vacip olmayan ama Peygamber Efendimizin devamlı olarak yaptığı, yapılmasını teşvik ettiği ya da onayladığı davranışlara verilen isimdir. Sünnetin yapılması sevap, terk edilmesi ise günah değildir; ancak özellikle sürekli terk edilmesi durumunda kınanma söz konusu olabilir.1
Müstehap kelimesi ise “sevilmiş, tercih edilmiş” anlamına gelir. Terim olarak müstehap, yapılması sevap olan, terk edilmesi günah olmayan davranışlardır. Peygamberimizin ara sıra yaptığı ya da yapılmasını teşvik ettiği fiiller müstehap kapsamında değerlendirilir. Bu kavram fıkıh literatüründe genellikle “mendup” terimiyle eş anlamlı olarak kullanılır.2
Fıkıh âlimleri, sünnet kavramını kendi içinde ikiye ayırmışlardır: Sünnet-i Müekkede ve Sünnet-i Gayr-i Müekkede.
Sünnet-i Müekkede, Peygamberimizin (sav) sürekli yaptığı ve terk edilmesini hoş karşılamadığı ibadetlerdir. Örneğin sabah namazının sünneti gibi.
Sünnet-i Gayr-i Müekkede ise Hz. Peygamber’in (sav) bazen terk ettiği ancak yine de yapılmasını sevdiği davranışlardır. Örneğin ikindi ve yatsının ilk sünnetleri gibi.
Bu ikinci grup olan sünnet-i gayr-i müekkede, müstehap ile doğrudan örtüşmektedir. Yani müstehap/mendup olarak adlandırılan davranışlar, çoğu zaman sünnet-i gayr-i müekkede kapsamında değerlendirilir.3 Her iki durumda da kişinin bu davranışı işlemesi sevap kazandırır; terk etmesi ise ne günah kazandırır ne de kınanır. Ancak yapan kişi, Allah katında övgüye lâyık görülür.
Sünnet ve müstehap, İslam ahlakı ve ibadet anlayışında teşvik edilen güzel davranışları ifade eder. Aralarındaki temel fark, sünnet kavramının Hz. Peygamber’in uygulamalarına doğrudan dayanması ve kendi içinde derecelendirilmiş olmasıdır. Müstehap ise daha genel ve fıkhî bir kavram olarak, özellikle sünnet-i gayr-i müekkede ile büyük ölçüde örtüşür. Bu nedenle, müstehap davranışlar aynı zamanda birer sünnet-i gayr-i müekkede olarak da değerlendirilebilir.
Hadislele İslam.Diyanet Yayınevi, C1 S136