Soru

Mezheplere Göre Erkek ve Kızlarda Büluğ Çağı Dönemi

Kişinin kaç yaşından itibaren günahları yazılmaya başlar? Bununla ilgili âyet veya hadis-i şerif var mıdır? Akıl bâliğ olmadan önce işlemiş olduğumuz günahlardan mesul olur muyuz? Mesul olsak veya olmasak Cenab-ı Hak bu günahları işlememize nasıl müsade etti? Bu tarz gelen sorulara nasıl cevap vermeliyiz?

Tarih: 12.01.2025 03:07:46

Cevap

Dinimize göre kişinin buluğ çağına ulaşması ile mükellefiyet başlar, yaptığı güzel ameller ve işlediği kötü işler amel defterine yazılır. Temelde buluğ çağı ihtilam olma veya meninin gelmesi ile başladığı kabul edilmekle beraber mezheb âlimlerimiz aşağıdaki kaideleri belirlemişlerdir.

Buluğ çağı erkeklerde Hanefi mezhebi âlimlerine göre; İhtilam olma, hamile bırakma, kendisinden meni gelmesi veya en güçlü olduğu yaşa ulaşması ile başlar. En güçlü olduğu yaşla alakalı farklı görüşler olsa da Hanefi fakihleri buluğ çağı başlangıcını erkeklerde en erken on iki, en geç on sekiz yaş olarak belirlemişlerdir.

Buluğ çağı kızlarda ise; ihtilam, âdet görme, hamile kalma, veya on yedi yaşına ulaşması ile olur.[1]

Şafii mezhebi âlimlerine göre normal olarak en erken dokuz, [2] en geç on beş seneyi tamamlayan, ihtilam olan (erkek) veya âdet gören kız buluğ çağına ermiş olur. [3]

Gerek kişinin fizyolojisine gerekse iklim şartlarına bağlı olarak farklı yaşlarda buluğ çağına girme söz konusu olabilir.

Buluğ çağına erdikten sonra ameller iyi olsun kötü olsun yazılmaya başlar ve insan yaptıklarından hesaba çekilir.

Bu konuyu Kur’ân-ı Kerim’in En’am suresinin 152’nci, Yusuf suresi 22’nci, İsra suresi 34’üncü, Kehf suresi 82’nci, Hac suresi 5’inci, Nur suresi 58’inci ve 59’uncu, Kasas suresi 14’üncü âyet-i kerimeleri buluğ çağını farklı bağlamlarda ele almaktadır.

Nur suresi 59’uncu âyeti örnek verebiliriz. Rabbımız şöyle buyuruyor: "Ey îmân edenler! Sâhib olduğunuz köle (ve câriye)ler ve içinizden büluğ çağına girmemiş olanlar (yanınıza gireceklerinde), şu üç vakitte sizden izin istesin: Sabah namazından önce, öğle vakti elbiselerinizi çıkardığınız sırada ve yatsı namazından sonra. (Bunlar) sizin açık bulunabileceğiniz (muhtemel olan) üç vakittir. Bunların (bu vakitlerin) dışında, birbirinizin yanında dolaşan kimseler olarak (bulunmanızda) ne size, ne de onlara bir günah yoktur. İşte Allah, size âyetleri böyle açıklıyor. Çünki Allah, Alîm (herşeyi bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır. [4]

Peygamber Efendimiz (sav) de hadis-i şeriflerinde bu konuyu ele almaktadır.  Sünen-i Ebi Davut’ta, Camiü’t- Tirmizi’de, Sünen-i Nesei’de ve Sünen-i İbni Mace’de ve daha bir çok muteber hadis kaynaklarında  buluğ çağı ile ilgili hadisler geçmektedir. Bu hadislerde Peygamber Efendimiz (sav) buluğ çağına girmeyen çocuklardan kalemin kaldırıldığını yani onların yaptıklarından dolayı Allah’ın onları hesaba çekmeyeceğini ve hukuk alanında da sorumluluğun ancak buluğ çağı ile başlayacağını ifade ediyor.

Akıl bâliğ olmadan yaptığımız günahlardan mesul olmayacağımızı Peygamberimiz (sav) şu hadisi ile ifade etmektedir: "Üç kişiden kalen kalkmıştır. Uyanıncaya kadar uyuyandan, ihtilam oluncaya kadar çocuktan ve aklı başına gelinceye kadar deliden.. "[5]

Allah’ın bizim günah işlememize müsaade etmesine gelince şöyle denilebilir: Bizler bu dünyaya imtihan için gönderildik. Rabbimiz şu âyetle bu hakikatı bize ifade ediyor: "O ki, hanginiz amelce daha güzeldir diye sizi imtihân etmek için ölümü ve hayâtı yarattı. Ve O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Gafûr (çok mağfiret eden)dir."[6]

Buluğ çağına erinceye kadar adetâ bir eğitim devresinde ve öğrenme aşamasında olduğumuz için Allah rahmeti ile bizi sorumlu tutmaz. Ama aklımız erdiğinde, iyi ile kötüyü birbirinden ayırdetmeye başladığımızda artık bizim için imtihan başlamış demektir ve yaptıklarımız kaydedilmeye başlar. Eğer günah işlemeye müsaade olmasa idi insan olarak dünyaya gönderilmemizin bir manası olmazdı. Melekler gibi makamımız sabit kalır, Hz Ebubekir gibi bir elmas ile Ebu Cehil gibi bir kömür aynı seviyede olurdu. [7] Bu ise hikmetsiz bir iş olurdu ki Rabbimiz sonsuz hikmet sahibi olduğu için bu tür hikmetsizlikten tamamen münezzehtir.

[1] Es-Sağircl, Esad Muhammed Said, Dellleriyle Hanefi Fıkhı, İstanbul, Polen Yayınevi, 2009, S. 2505

[2] Vehbe Zuhayli, Şerhi Mühezzeb

[3] Halil Günenç, Şafii İlmihali

[4] Nur, 59.ayet

[5] Sünen-i Ebi Davud, 4. Cilt, Sayfa 364. 4403. Hadis

[6] Mülk, 2.ayet

[7] Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat 1. Cilt, 12. Mektup


Yorum Yap

Yorumlar