Eski insanların çok uzun yaşadığına dair en sağlam delil Kur’an’daki Hz. Nuh’un “bin yıldan elli yıl eksik” yani 950 yıl kavmi içinde kaldığını bildiren ayettir. Bu ifade hem tebliğ süresinin hem de toplam ömrünün çok uzun olduğunu açıkça gösterir.
And olsun ki, Nûh’u kavmine gönderdik de, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı. Sonunda, onlar zâlim kimseler oldukları hâlde tûfan kendilerini yakalayıverdi.1
Diğer peygamberlerin ömürlerine dair verilen rakamlar ise genellikle tarihî rivayetlere dayanır. Büyük kısmı sahih hadis değildir, bir kısmı da İsrailiyât kaynaklıdır. Fakat bu bilgiler imanî bir mesele olmaması sebebiyle tarihçiler tarafından tamamen de reddedilmemiştir. Ayrıca “kıyamete yakın zamanın kısalacağına” dair hadisler de dolaylı biçimde önceki nesillerin daha uzun ömürlü olduğunu imâ eder.
Âlimler bu uzun ömürleri sembolik değil, gerçek anlamda kabul eder ve bunu yaratılışın ilk dönemine ait biyolojik ve çevresel şartlarla açıklar. İlk insanlar daha güçlü bir bünyeye sahipti, yeryüzü bozulmamıştı ve genetik zayıflamalar henüz başlamamıştı. Bunun yanında insanlığın çoğalması için başlangıçta uzun ömürlü bir neslin gerekli oluşu da ilahî bir hikmet olarak görülür.
Ankebut, 29/14.

