Ahlak

07.11.2012

7680

Cennet İçin İbadet Etmek Uygun Mudur?

Cennet ümidiyle veya cehennem korkusuyla ibadet etmek uygun mudur? 

* *

**** ****

08.11.2012 tarihinde sordu.

Cevap

İbadet, Allah emrettiği için yapılır. Sonucunda da Allah'ın rızası beklenir. Zira Rabbimiz şöyle buyurmaktadır;

"(Ben) cinleri ve insanları, ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım!" 1 

Bu sırdandır ki insanın yaratılmasının en önemli gayesi Allah'ı tanımak ve ibadet etmektir. İhlasa ve kulluğa münasip olan ve yakışan sadece Allah için ibadet etmektir. Buna tam ihlas denilir.

Bu noktaya Kur'ân'da işaret eden bazı âyetler şöyledir:

"Şübhesiz ki biz, sana bu Kitâb’ı hak ile indirdik; öyle ise (sen de) dinde O’na (karşı)ihlâslı (samîmî) bir kimse olarak Allah’a kulluk et!"2 

De ki: “(Ben,) Allah’a dînimde O’na (karşı) ihlâslı (samîmî) bir kimse olarak ibâdet ederim.”3 

Peygamberimiz (sav) bir hadisinde kişinin ibadetleriyle cennete giremeyeceğini şöyle aktarmaktandır;

Peygamberimiz bir defasında sahabe efendilerimize; “Hiç kimse amel ve ibadeti sayesinde cennete giremez!” buyurmuştu. Ashâb-ı kirâm hayretle: “Siz de mi yâ Rasûlâllah?” diye sordular. Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem:“–Evet ben de!.. Meğer ki Rabbimin lûtf-i ilâhîsi imdâda yetişe!.. Zira O’nun fazlı, rahmet ve mağfireti beni bürümedikçe ben de cennete giremem! Yaptığım ameller beni de kurtaramaz!..” buyurdular. 4 

Bununla birlikte bir kimsenin cehennem korkusuyla veya cennet isteği ile ibadet etmesi câizdir. Çünkü Cenabı Hak, Kur'ân'da hem cennete teşvik ediyor, hem de cehennemle tehdit ediyor. Hem cennet ümidi veya cehennem korkusu ile kişi kötülükleri terk ederek iyiliklere yönelebilir. Bu da hiç ibadet etmemekten veya devamlı günah işlemekten daha iyidir.

Bediüzzaman Hazretleri ise bu hususta şöyle demektedir;

Ubûdiyet, emr-i İlâhîye ve rızâ-yı İlâhîye bakar. Ubûdiyetin dâîsi emr-i İlâhî ve neticesi rızâ-yı İlâhîdir. Semerâtı ve fevâidi, uhreviyedir. Fakat ille-i gāiye olmamak, hem kasden istenilmemek şartıyla, dünyaya âit fâideler ve kendi kendine terettüb eden ve istenilmeyerek verilen semereler, ubûdiyete münâfî olmaz. Belki, zaîfler için müşevvik ve müreccih hükmüne geçer. Eğer o dünyaya âit fâideler ve menfaatler, o ubûdiyete ve o virde veya o zikre illet veya illetin bir cüz’ü olsa, o ubûdiyeti kısmen ibtâl eder. Belki, o hâsiyetli virdi akîm bırakır, netice vermez.İşte bu sırrı anlamayanlar, meselâ yüz hâsiyeti ve fâidesi bulunan Evrâd-ı Bahâiye’yi veya bin hâsiyeti bulunan Cevşenü’l-Kebîr’i, o fâidelerin bazılarını maksûd-u bizzât niyet ederek okuyorlar. O fâideleri görmüyorlar. Ve göremeyecekler. Ve görmeye de hakları yoktur. Çünki o fâideler, o evrâdların illeti olamazlar. Ve onlardan, onlar kasden ve bizzât istenilmeyecek. Çünki onlar fazlî bir surette, o hâlis virdlere talebsiz terettüb eder. Onları niyet etse, ihlâs bir derece bozulur. Belki ubûdiyetten çıkar ve kıymetten düşer.5 

Bediüzzaman Hazretlerinin bu ifadelerinin detaylı bir şekilde izahı için bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/ibadetlerin-gayesi

Ayrıca bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/cennete-ibadetlerle-girilmez

  1. Zariyat,51/56

  2. Zümer, 39/2

  3. Zümer, 39/14

  4. Buhârî, Rikāk, 18; Müslim, Münâfikûn, 71-72

  5. Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s. 138


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız