Kocası eşine üç defa boş ol dedi, bu durumda nikah tazelemek için kadının başka biri ile nikâha girmesi gerekir mi? Boşamak için Arapça "talak " demek zorunlu mu?
“İslâm’a göre evli çiftler arasında üç bağ vardır. Buna göre koca, eşini en fazla iki defa boşamışsa onunla evliliğini sürdürebilir. Üçüncü kez boşamakla aralarındaki evlilik bağı tamamıyla ortadan kalkmış olur.
İçlerinde Hanefî ve Şâfiîlerin de bulunduğu fukahâ çoğunluğuna göre aynı anda verilen “üç boşama”, “üç talâk” olarak geçerli olup, bu takdirde koca, eşini tamamen boşamış olur[1]
Ashap ve tâbiînden bu boşamayı üç sayanlar olduğu gibi tek sayanlar da vardır. Böyle bir boşamanın tek talâk olacağı görüşünü savunanlar, İbn Abbas’ın rivâyet ettiği “Hz. Peygamber (s.a.s.) devrinde, Hz. Ebû Bekir’in devrinde ve Hz. Ömer’in hilafetinin ilk iki senesinde üç talâk bir talâk sayılırdı”[2] haberini ve yine İbn Abbas’ın rivâyet ettiği, “Rükâne, karısını bir mecliste üç talâk ile boşamıştı ve bunun için çok üzülüyordu. Hz. Peygamber (s.a.s.) ona, “Onu nasıl boşadın?” diye sordu. Rükâne “üç talâk ile boşadım” dedi. Resûlullah (s.a.s.) ona, “Tek mecliste mi?” dedi. O da “evet” cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.) “O bir talâktır. İstersen ona dönebilirsin” buyurdu anlamındaki hadisini delil getirmişlerdir.[3]
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun benimsediği görüşe göre, aynı anda veya ric‘at olmadıkça yapılan boşamalar tek boşama sayılır. Bu durumda boşama ric‘î (yeni bir nikâh akdi yapmaya gerek kalmaksızın kocaya tek taraflı olarak evliliği sürdürme hakkı veren boşama) ise taraflar, iddet içinde yeni bir nikâha gerek olmaksızın, boşama bâin (geri dönüşü ancak yeni bir nikâh akdi yapmakla mümkün olan boşama) ise veya iddet bitmiş ise tarafların rızaları ile yeni bir nikâh kıyarak evliliklerini sürdürebilirler.”[4]
Boşama (talak) iki türlüdür.
1. Sarih sözlerle (açık) boşama
2. Kinaye sözlerle (dolaylı) boşama
Sadece talakta (boşamada) kullanılan talak, firak ve tasrih (seni boşadım, senden ayrıldım, seni serbest bıraktım artık hürsün) lafızları sarih boşamaya örnektir. Kişi, bu sözlerle boşanmaya niyet etsin veya etmesin boşanma meydana gelir.[5]
Talak, firak ve serah kelimeleri veya tercümeleri söylense boşanma vuku’ bulur. Bu şekilde talakın vuku’ bulması için niyete hacet yoktur. Çünkü bu kelimeler bu manadan başka bir manada kullanılmazlar[6]
Ayrıca talak kelimesiyle Arapçadan başka dillerde manasını ifade eden tercümesi şiddet ve ziyade gibi şeylerle vasfedilirse- sen şiddetli bir talak ile boşsun gibi-yine baine sayılır[7]
Kinaye sözler ise hem talak manasına hem de başka manalara muhtemel olan sözlerdir (babanın evine git gibi). Bu tür kinaye sözler boşamaya niyet edilir, boşanma maksadıyla söylenirlerse, boşanma meydana gelir. Başka bir maksatla söylenirlerse boşama meydana gelmez. Hanefi mezhebine göre "seni boşadım" gibi sarih sözlerle boşamalarda birden fazla talaka niyet edilse de bir ric') (dönüşlü) talak meydana gelir. Kinaye sözlerle boşama da kaç talaka niyet ederse, niyet ettiği talak sayısı bain (dönüşsüz) talak olarak meydana gelir. Ancak üç kinaye kelime bundan müstesnadır.[8]
“1. İddetini say
2. Rahmini istibra et
3. Artık sen teksin
Bu üç kinaye söz, sarih sözler gibidir. Birden fazla talak niyet etse de sadece bir talak meydana gelmiş olur.
Mezheplerin çoğuna göre sarih de olsa, kinaye de olsa, bir talakın peşinden bir talak daha veya iki talak daha verilse geçerlidir. Örneğin; "seni boşadım" kelimesinden sonra iki kere daha bunu tekrar etse üç talakta meydana gelmiş olur. Aynı şekilde "sen benden uzaksın, babanın evine git" gibi kinaye bir sözün peşinden iki kere daha aynı sözü tekrarlasa üç talakta tahakkuk eder. Ancak te'kid kastettim, derse bir talak vaki olur.
Hanefi mezhebi bu görüşte değildir. Hanefi mezhebine göre sarih boşama sözü sarih veya bain bir sözden sonra gelirse her ikisi de tahakkuk eder. Ancak bain boşama sözü, bain boşama sözünden sonra gelirse, sadece birincisi tahakkuk eder. Örneğin; "sen benden uzaksın veya babanın evine git" sözleri üç kere de tekrarlansa sadece birincisi tahakkuk eder. İkinci veya üçüncü söylenen sözler birinciyi ihbar niteliğindedir. Ancak şarta bağlı olarak, örneğin; "eve girersen, sen benden uzaksın, sen benden uzaksın, sen benden uzaksın" denirse üçü de tahakkuk eder.”[9]
[1] Şâfiî, el-Ümm, 6/473; Sahnûn, el-Müdevvene, 2/3; Kudûrî, el-Muhtasar, 3/37-38; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, 2/61.
[2] Müslim, “Talâk”, 15 [1472].
[3] bkz. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/265 [2387]; Ebû Dâvûd, “Talâk”, 9-10, 13-14 [2196, 2206, 2208]; Tirmizî, “Talâk”, 2 [1177].
[5] Halil Günenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, Baskı Yok, (İstanbul: Yasin Yayınevi, trhsz), c: 4. s: 126.
[6] Halil Günenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, Baskı Yok, (İstanbul: Yasin Yayınevi, trhsz), c: 2. s: 135.
[7] Halil Günenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, Baskı Yok, (İstanbul: Yasin Yayınevi, trhsz), c: 2. s: 143.
[8] Halil Günenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, Baskı Yok, (İstanbul: Yasin Yayınevi, trhsz), c: 2. s: 135.; Halil Günenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, Baskı Yok, (İstanbul: Yasin Yayınevi, trhsz), c: 4. s: 126.
[9] Halil Günenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, Baskı Yok, (İstanbul: Yasin Yayınevi, trhsz), c: 4. s: 126-127.