Devletimizin çıkarmış olduğu kanunların şeriata uygun olup olmadığını nasıl anlarız?
İnsan, amellerinde hür ve serbesttir. Dileyen hayır işler, dileyen şer. Hayır veya şer, iyi veya kötü işlediği her amelinden kişi kendisi sorumludur. Cenâb-ı Hak, “Sana isabet eden her iyilik Allah'tandır; sana isabet eden her kötülük ise nefsindendir”[1] buyurmuştur. Bu sebeple hayırlar Allah’a, şerler ise nefse nispet edilir.
Amellerimizin şeriata uygun olup olmadığı konusunda müracaat edilecek en temel kaynak Kur'ân ve sünnettir. Zira şeriat; Allah’ın kulları için peygamberleri vâsıtasıyle koymuş olduğu îman, ahlâk, ibâdet ve hukukla ilgili kural ve hükümlerin bütünüdür. Mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerim, iyiliği emredip kötülüğe karşı çıkmayı, adaleti, hakkı ve hakikati savunmayı, şefkat ve merhameti, doğruluğu hâsılı güzel ahlak ile mücehhez olmayı emretmiştir. Bu ahlakî değerleri bizzat hayatında tatbik eden Peygamber Efendimiz (sav) hepimize güzel bir örnek olmuştur.
Sünnet-i seniyye, Kur’ân’ın hayata tatbiki olduğundan bizim için bir istikamet vesilesidir. Peygamber Efendimiz (asm) onbinlerce sahabenin huzurunda okuduğu veda hutbesinde bunu şöyle ilan etmiştir:
"Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler: Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir."[2]
Bediüzzaman Hazretleri bu hususta şöyle der: “Elbette o Zat (asm)’ın sünneti ve harekâtı, iktida edilecek en güzel numunelerdir ve takip edilecek en sağlam rehberlerdir ve düstur ittihaz edilecek en muhkem kanunlardır. Bahtiyar odur ki, bu ittiba-i sünnette hissesi ziyade ola.”[3]
Örnek olarak kurban ibadetini yerine getirme hususunda ilmihal kitabını açıp baktık ve gördük ki: (Hanefi Mezhebine göre) Kurban Bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, hür, mukîm (yolcu olmayan), müslim ve zengin kimseye vaciptir. Zenginden maksad, temel ihtiyaçlarından başka, artıcı olsun olmasın, en az iki yüz dirhem gümüş değerinde bir mala sahip olan, fitre vermekle yükümlü olan kimselerdir. İmam Malik ile İmam Şafiî'ye göre, kurban vacip değil, müekked bir sünnettir.
Başka bir örnek: Günümüzde alışveriş yapan herkesten gıda harcamalarında %1, diğerlerinde %20 KDV (katma değer vergisi) alınmaktadır. İslâm'a göre zengin sayılan bir Müslüman %2,5 (kırkta bir) zekât vermekle yükümlüdür.
İslâm miras hukukunda erkeğe 2, kadına 1 hisse düşmektedir. "Allah size çocuklarınız hakkında, erkeğe iki kadın payı kadar (miras vermenizi) emreder!"[4] âyeti bunu açıkça ortaya koyar. Günümüz hukuk sisteminde ise miras, erkek-kadın aynı oranda paylaşmaktadır.
Daha bunun gibi birçok mesele ve kanun, fıkıh ve ilmihal kitaplarına müracaat edilerek İslam şeriatına uygun olup olmadığı kontrol edilebilir. Dolayısıyla devletin kanun ve yasaları Kur'ân ve sünnete uygun ise şeriata uygun demektir.
Ayrıca lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/seriat-nedir