Soru

İslâm'a Göre Yönetilmeyen Ülkelerde CUMA NAMAZI Kılmanın Hükmü

İslam ile yönetilmeyen bir ülkede Cuma namazı kılmak caiz değildir diyenler var. Bu doğru mudur? Cuma namazının farz oluşu hakkında bilgi verir misiniz?

Tarih: 18.11.2024 14:06:24

Cevap

Cuma Namazının İslâm'a göre hükmü nedir?

Halil Gönenç Hoca Efendinin eserinden kısaca izah etmeye çalışalım. Şöyle ki.

Cuma namazı; hür, akıllı, baliğ, mukim erkek ve hasta olmayan her Müslümana farzdır. Farziyeti Kur'ân-ı Kerîm, sünnet-i seniyye ve icmâ-ı ümmetle sabit olmuştur. Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:

“Ey İmân edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer siz gerçeği anlayan kimseler iseniz elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.”

Peygamber Efendimiz (sav) de şöyle buyuruyor:

“Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse Cuma namazını kılsın. Ancak kadın, yolcu, köle ve hasta olan kimse müstesna”

Başka bir hadîs-i şerifte şöyle buyuruyor:

“Aklı başında olan herkesin Cuma namazına gitmesi farzdır.”

Diğer bir hadîs-i şerifte de şöyle buyuruyor:

“Allah’û Teâlâ, aldırış etmeden üç Cuma namazını terk eden kimsenin kalbini mühürler.”

Cuma namazını kılmak hususunda ashab-ı kiram ittifak ettikleri gibi tâbi’în de ittifak etmişlerdir. Hatta Abdullah bin Ömer gibi birçok Ashap, Haccac gibi zâlimlerin arkasında Cuma namazını kılmışlar ve hiç bir zaman terk etmemişlerdir.

Abdullah bin Ebi Hüzeyl şöyle diyor: “Abdullah bin Zübeyr’e karşı gelen zulüm ve yalanlarıyla meşhûr hatta peygamberlik iddiasında bulunan el-Muhtar bin Ebî Ubeyd bin Mes’ûd es-Sekafî, Irak’ta hâkim olduğu zaman arkasında Cuma namazını kılmamaktan söz ettik. Ama sonra biz Müslümanlar arkasında Cuma namazını kılmak hususunda ittifâka vardık ve yalanının kendisine ait olduğunu söyledik”

Yukarıda zikredilen hadîs –i şeriflerden de anlaşıldığı gibi Cuma namazı çocuk, kadın, yolcu, köle ve hasta olan kimse müstesna herkese farzdır. Ancak veliyül-emrin izni meselesi Cuma namazının eda şartlarından biri olup olmadığı hakkında ihtilâf vardır. Şâfiî, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre Cuma namazıyla diğer namazlar arasında fark yoktur. Velîyül-Emir olsun olmasın, varsa da izni bulunsun bulunmasın, herhangi bir mani olmazsa mutlaka Cuma namazı kılınacaktır. Hanefî mezhebine göre ise Müslümanların başındaki idareci Müslüman ise Cuma namazını kılabilmek için onun izni şart koşulmuştur. Şayet halkın başındaki Müslüman idareci Cuma namazının kılınmasına müsaade etmez veya idareci Müslüman olmazsa o zaman Müslüman halk, uygun gördüğü bir kimsenin arkasında Cuma namazını kılacaklar.

Hanefî mezhebinde Cuma namazı için veliyyü'l-emrin izni, namazın sıhhati için setr-i avret şartı gibidir. Yani namazın sıhhat şartlarından biri setr-i avrettir. Avreti örtecek bir şey bulunsa mutlaka avreti örtmek îcâb eder. Varsa avreti örtmeden namaz kılmak sahih değildir. Avreti örtecek bir şey bulunmazsa namazın farziyeti sakıt olmaz. Avreti örtmeden de namaz kılmak îcâp eder. Yani Cuma namazının kılınması zarûrîdir. Yalnız idareci Müslüman olduğu takdirde izniyle eda edilecektir. Şayet idareci Müslüman olmazsa veya Müslüman olduğu halde izin vermezse imkân olursa yine kılınacaktır.

Hz. Osman (ra) Cuma günü, muhasarada olduğu için Cuma namazını kıldırma imkânını bulamadığı gibi kimseye de izin vermedi. Fakat Hazret-i Ali (ra) Müslümanlara Cuma namazını kıldırdı.

Yukarıda yaptığımız açıklamadan anlaşılıyor ki darü'l-harb olsun, Darü’l-İslâm olsun idare şekline bakmadan Cuma namazı kılınacaktır.

Ebû Davûd, İbn-i Mace, İbn-i Hibban ve Beyhakî'nin rivâyet ettiklerine göre Medine'ye yakın Nakî’ül-Hadimat ismindeki yerde hicretten evvel ve İslâm hâkimiyeti olmadan evvel ilk Cuma namazı Esat bin Zürare tarafından kıldırıldı. İbn-i Hacer Tuhfetül Muhtaç isimli kitabında şöyle diyor: “Cuma namazı Mekke’de farz kılındı. Ama Müslümanların sayısı az olduğu veya sıkışık bir halde oldukları için Mekke’de değil, Medine’de kılınmasına başlandı.”

Darc Kutnî'nin rivâyetine göre de Peygamber (sav) hicret etmeden önce Cuma namazını kılmak için imkân bulamadı. Kılınması için Mus'ab bin Umeyr'e yazı yazdı.

Bir imam İslâm'a bağlı ve ehil olursa kim tarafından tayin edilirse edilsin Müslüman ve ehil olduğu için arkasında namaz kılmak câizdir. Ama İslâm'a inanmaz veya ehil olmazsa Müslüman bir idareci tarafından tayin edilse de arkasında namaz kılmak câiz değildir.

Cuma namazını kılmak veya kılmamak hususunda şuna buna bakmamalı. Asr-ı saadete, tarihe ve İslâm âlemine bakmalı. İslâm âleminin kırk küsur ülkesi vardır. Bir iki ülkesi hariç bütün ülkelerde idare İslâmî değildir. Hepsinde de imamlar halk tarafından değil, idareciler tarafından tayin edildikleri halde hiç bir yerde Cuma ve cemaat boykot edilmemiştir. Farz-ı muhal olarak Cuma namazı Hanefi mezhebinde farz olmasa da İslâm’ın maslahatı için diğer mezheblere göre hareket etmek zorundayız.[1]

https://risale.online/soru-cevap/cuma-namazi-2

https://risale.online/soru-cevap/cuma-namazi

https://risale.online/soru-cevap/cuma-gunu-suresi


[1] Halil GÖNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar, Yasin Yayınevi, İstanbul, 2012, c-1, s:186-188


Yorum Yap

Yorumlar