Soru

Tarım Ürünlerinde Hınzır Gübresi Kullanmak

Yurt dışından gelen bakliyat ürünlerinin yetiştirilmesi esnasında hınzır gübresi kullanılırsa o ürünleri tüketmek caiz olur mu?

Tarih: 17.09.2022 22:27:25
Okunma: 839

Cevap

Necis olan (pis) bir şeyle sulanan ekin temizdir. Ancak görünen necis kısmı yıkanır. (Vehbe Zuhaylî, İslam Fıkıh Ansiklopedisi, Risale Yayınları, C. 1, s. 104.)

Temiz olmayan su ile ve eti yenilsin veya yenilmesin hayvan gübresi ile büyütülen mahsulleri yemenin fıkhî açıdan herhengi bir sıkıntısı yoktur. Çünkü toprakta o gübreler istihâleye ile değişime uğramaktadırlar. Fakat sağlık noktasında sakıncaları olup olmadığı iyice araştırılmalıdır. Bununla beraber en iyisi nasıl yetiştiğini bildiğimiz mahsullerdir. Tercihimizi kendi ülkemizde yetişen gıdalardan yana kullanmak en doğrusu olacaktır.

Sualinizin geniş açıklaması için lütfen okuyunuz:

Necis Suyla Sulanan veya Hayvan Pisliği ile Yetiştirilen Ürünler

Bu konuda üzerinde durulması gereken bir diğer mesele de necis su veya hayvan gübresiyle yetiştirilen mahsullerle ilgili fıkhî hükümdür. Hanefî mezhebinde necis suyla sulanan ziraat ürünlerinin kullanılmasının haram olmadığı belirtilir. Hatta fukahânın çoğuna göre bu ürünleri kullanmak mekruh bile değildir.  Öte taraftan Bedreddin el-Aynî necis şeylerle yetiştirilen ziraat ürünleri ve meyvelerin kullanılmasının fukahânın ekseriyetine göre haram, hatta mekruh olmadığını aktarmaktadır. Mâlikî mezhebine göre necis suyla sulanan veya hayvan gübresiyle yetiştirilen ürünler temizdir. Mâlikîlerden Hattâb necis bir buğday veya başka bir hububat toprağa ekildiğinde ondan biten ekinin temiz olduğunu belirtir.Baklagiller, pırasa vb. mahsuller de necis suyla sulandığı veya gübreyle yetiştirildiği zaman aynı hüküm geçerlidir. Necis suyla sulanan ekinin özü temizdir. Onun dış yüzü ise müteneccis olmuş ve dolayısıyla yıkamakla temiz hale gelir. Ayrıca bu ürünler necis suyla sulandıktan sonra temiz suyla sulanırsa temiz hale gelir. Buna mukabil İmam Mâlik’ten necis maddelerle yetiştirilen bitkilerin yenmesinin mekruh olduğu nakledilmektedir.

Şâfiî fukahâsına göre necis suyla sulanan veya hayvan gübresiyle yetiştirilen ziraat ürünlerinin zatı temizdir. Dolayısıyla yıkamayla dış yüzeyleri de temiz olur. Başak verdiğinde de mahsul, yıkamaya gerek duymaksızın temizdir. Aynı şekilde necis suyla sulanan salatalık gibi sebzeler, ağaçların dalları ve meyveleri de temizdir. Gazzâlî de hayvan gübresi ne kadar fazla olursa olsun onunla gübrelenen ziraat ürününün kötü kokmayacağını ve dolayısıyla helâl olduğunu belirtir. Mâverdî ise hayvan gübres, tahıl ürünlerinin ve ağaçların köküne bırakıldığı takdirde problemin olmadığını, buna karşılık mahsulün üzerine konulması halinde bu durumda gübre kuru ise ürünün temiz olduğunu; ıslak ise meyvenin müteneccis hale geldiğini ve ondan faydalanmak için yıkanması gerektiğini söyler.

Hanbelî fakihleri necis suyla sulanan veya hayvan pisliğiyle gübrelenen ziraat ürünleri ve meyvelerin haram olduğu görüşündedirler. Çünkü bu mahsuller, necis maddelerle geliştiği için bu maddelerin parçaları mahsuller içerisine dağılmıştır. Bu mezhebe göre istihâle temizleme yöntemlerinden sayılmamaktadır. Ancak şu var ki bu mezhebe göre ürünler necis suyla sulandıktan sonra temiz suyla sulanırsa temiz hale gelirler. Buna mukabil bu mezhep fakihlerinden İbn Akîl, necis suyla sulanan veya tezekle gübrelenen ürünlerin haram olmasından ziyade mekruh olma ihtimalinin olduğunu söyler. Zira hayvanın içindeki kan, ete ve ondan da süte dönüştüğü gibi necaset de bunların içinde başkalaşmakta ve istihâleyle temiz olmaktadır. Günümüz İslam hukukçularından Yâsin b. Nâsır, necis suyla sulanan ya da hayvan pisliği gibi necis gübreyle gübrelenen ziraat ürünlerinin ve ağaçların temiz olduğunu belirtir. Buna göre topraktan yetişen baklagiller ve meyveler de topraktaki necis suyla gıdalanmakta, fakat necis su, bitkilerde başkalaştığı için bu bitkiler necis olmazlar.

Hâsılı, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine nazaran Ebû Yusuf hariç Hanefî fukahâsı istihâleyi daha çok etkili kullanmakta ve bu yolla maddeler için taharet ve necaset vasıfları söz konusu olmaktadır. Zaten Hanefî mezhebinde genel yaklaşım istihâlenin, necis maddelerin temiz olma yollarından sayılması yönündedir. Zira istihâle neticesinde kendi öz hakikatinden çıkan madde, mahiyet değişimine uğramıştır. Buna bağlı olarak necaset ve taharet nitelikleri de değişir. Çünkü dünyadaki eşyalar, tabiatlarının ve sıfatlarının farklı olmaları nedeniyle birbirinden farklıdırlar. Nitekim onlar için yapılan tanımlar, bu tabiatlarından ve sıfatlarından meydana gelmektedir. Zira eşya, ismini kendi tabiatından ve sıfatlarından almaktadır. Örneğin, şarap tabiatı ve sıfatları itibariyle su vb. sıvılardan ayrılır. Ayrıca istihâle, necis maddeyi temiz hale, haram maddeyi helâl hale getirdiği gibi temiz maddeyi necise, helâl maddeyi harama da çevirebilir. Örneğin, üzüm suyu temiz ve helâldir. Fakat şırası şaraba dönüştüğünde necis ve haram hale gelir. Öte taraftan, bu şekilde elde edilen şarap sirkeye dönüştüğünde temiz ve helâl olur. Fakat istihâle yoluyla maddelerin yapı bakımından dönüşüme uğradıklarını göz önünde tutan fukahâ, bu maddelerin temiz olduğu kanaatini taşısa da hukuk açısından istihâlenin dikkate alınması için nasıl bir yapı dönüşümünün gerekli olduğu, hakikat ve vasıf dönüşümleri arasında ne tür bir fark bulunduğu ve en önemlisi de istihâleye uğrayan maddelerin insan sağlığı üzerinde nasıl bir etki bıraktığı uzmanlar tarafından incelenmesi ve bu doğrultuda hüküm verilmesi daha doğru bir yaklaşımdır.  (Mehmet Selim Aslan, İslam Hukukuna Göre İstı̇hâle Ve İstı̇hlâkın Necı̇s Katkı Maddesı̇ İçeren Gıda, İlaç, Kozmetı̇k ve Temı̇zlı̇k Malzemelerı̇nı̇n Hükmüne Etkı̇sı̇, Uluslararası Sosyal Araştırmalar dergisi, C. 9, S. 43, Nisan 2016)

 

 

 


Yorum Yap

Yorumlar