17. Söz'ün zeylinde geçen yıldız böceği örneğini anlatır mısınız?
17. Söz'ün içinde bu misalle ne kasd edildiği şöyle açıklanmıştır:
"Gel ey hayata çok müştak ve ömre çok talib ve dünyaya çok âşık ve hadsiz emeller ile ve elemler ile mübtela bedbaht nefsim! Uyan aklını başına al!
Nasılki yıldız böceği, kendi ışıkçığına itimad eder. Gecenin hadsiz zulümatında (karanlıklarında) kalır. Bal arısı, kendine güvenmediği için, gündüzün güneşini bulur. Bütün dostları olan çiçekleri, Güneşin ziyasıyla yaldızlanmış müşahede eder.
Öyle de: Kendine, vücuduna (varlığına) ve enaniyetine (benliğine) dayansan; yıldız böceği gibi olursun. Eğer sen, fâni vücudunu, o vücudu sana veren Hâlıkın (yaratıcın) yolunda feda etsen, bal arısı gibi olursun. Hadsiz bir nur-u vücud (varlık nuru) bulursun. Hem feda et. Çünki şu vücud, sende vedia ve emanettir." (17. Söz)
Yani bu misalde, insanın kendini beğenip yeterli bulması, ateş böceğinin ışığına güvenerek gece yaşamasına benzetilmiştir. Işığıyla sadece kendini görür ama bütün varlıklar karanlık içinde kaldığından onlardan mahrum kalır.
İnsan da benliğine güvenip Allah'ı bıraksa, Allah'ın yardımından ve onun mahluklarının gerçek dostluğundan mahrum olarak manevi çok karanlıklar içinde kalır.
Kendini beğenip kibirlenmeyi bıraksa, Allah'ı ve onun bütün mahluklarını kendine manen dost olarak bulur, hem iç dünyası, hem dış dünyası manen aydınlanır. İşte bu hidayet nurudur.