11. Şua'nın 7. Meselesinde geçen " güya yetmiş renkli bir hûri elbisesidir ki," ifadesinda ağacın yetmiş renkli huri elbisesine benzetilmesini hikmeti nedir? İzah eder misiniz?
11. Şua'da geçen ilgili yeri aynen buraya alıyoruz. Daha sonra kısaca izahı yapılacak.
"Evet, her baharda müşâhede (görmek) ediyoruz ki, güz mevsimi kıyâmetinde vefat eden hadsiz nebâtât, bahar haşrinde her bir ağaç, her bir kök, her bir çekirdek, her bir tohum وَاِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ (Sayfalar (amel defterleri), açıldığı zaman!) âyetini[1] okuyup, bir ma‘nâsını ve bir ferdini kendi diliyle, geçmiş senelerde gördüğü vazîfenin misâlleriyle tefsîr ederek, o azametli hafîziyete şehâdet eder. هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ (O, Evvel (herşeyden önce var olan)dır, Âhir (herşeyin helâkinden sonra bâki kalan)dır, Zâhir (delilleriyle varlığı apaçık olan)dır ve Bâtın (akılların O'nu idrâk edemediği, Zât'ının hakikati bilinmeyen)dir.) [2] âyetindeki dört muazzam hakîkatleri her şeyde gösterip, hafîziyeti a‘zamî derecede ve haşri bahar kolaylığında ve kat‘iyetinde bizlere ders verir.
Evet, bu dört ismin cilveleri en cüz’îden en küllîye kadar cereyân ederler. Meselâ, nasıl ki bu ağacın menşei olan bir çekirdek اَلْاَوَّلُ ismine mazhariyetle, o ağacın gayet mükemmel programını ve îcâdının noksânsız cihâzâtını ve teşekkülünün bütün şerâitini câmi‘ bir kutucuktur ki, hafîziyetin azametini isbat eder. وَالْاٰخِرُ ismine mazhar olan meyvesi ise, çekirdekleriyle o ağacın işlediği bütün fıtrî vazîfelerinin fihristini ve amellerinin listesini ve hayat-ı sâniyesinin düstûrlarını ihtivâ eden bir sandıkçıktır ki, a‘zamî derecede hafîziyete şehâdet eder. وَالظَّاهِرُ ismine mazhar olan o ağacın sûret-i cismâniyesi ise, öyle tenâsüblü ve san‘atlı ve süslü bir hulle, bir libâs; ve ayrı ayrı nakışlar ile ve ziynetler ile ve yaldızlı nişanlar ile tezyîn edilmiş, güya yetmiş renkli bir hûri elbisesidir ki, hafîziyet içinde azamet-i kudretive kemâl-i hikmeti ve cemâl-i rahmeti gözlere gösterir. وَالْبَاطِنُ ismine ayna olan o ağacın içindeki makinesi ise, öyle muntazam ve mükemmel ve mu‘cizâtlı bir fabrika, bir tezgâh, bir kimyahâne; ve hiçbir dalı ve meyveyi ve yaprağı gıdasız bırakmayan mîzânlı bir kazan-ı erzâktır ki, hafîziyet içinde kemâl-i kudret ve adâleti; ve cemâl-i rahmet ve hikmeti güneş gibi isbat eder."[3]
İzah: Burada Allah'ın, ayrı ayrı nakışlar ve ziynetlerle süslü, san'atlı bir surette yarattığı ağaç, cennet hurilerine benzetilmiştir. Nasıl ki huriler yetmiş farklı güzelliği üzerlerinde birbirinden güzel âdeta (yetmiş farklı renkte) yetmiş kat elbise gibi gösteriyorlar. Aynen öyle de Allah'ın yarattığı her bir ağaç dahi üzerindeki nakışlar, ziynetler ve nişanlar itibariyle çok farklı güzellikleri, fayda ve maslahatları nazarlarımıza arz etmektedir.
[1] Tekvîr, 81/10.
[2] Hadîd, 57/3.
[3] Bediüzzaman Said Nursi, Şua'lar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2020, s. 211.