Kur'an'ın kırk vecihle i'cazı nasıl Peygamber efendimiz (asm)'ın peygamberliğinin doğru oluşunu isbat eder, örnekle açıklar mısınız?
Kur’an’ı insanlara öğreten, tebliğ eden ve Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu bildiren Peygamber Efendimiz’dir (asm). Kur’an’da bulunan bütün hakikatler Hz. Pygamber’in (asm) Peygamberliğine delildirler. Kur’an’ın mucize oluşu da Peygamber Efendimiz’in (asm) hak peygamber olduğunu ispat eder.
Kur’an’ın her cihetle mucize olması O’nun Allah’ın kelamı olduğunu gösterir. Kur’an Allah’ın kelamı ise, Hz. Peygamber (asm) de Allah’ın Resulüdür. Öyle ise Peygamber Efendimiz (asm) doğru söylüyor. Çünkü getirdiği Kur’an kırk vecihle mucizedir. Kur’an’ın mucizeliği, Peygamberimizin (asm) doğruluğuna en güçlü delildir.
Kur’ân; 1400 senedir tüm insan tabakalarına hitap edip tüm insanlığın dünya ve ahiret saadetini temin eden, başkalarının benzerini yapmaktan aciz kaldıkları büyük ve ebedî bir mucizedir. Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de bu hakikati şöyle ifade eder: “Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın.”[1]
Hz. Peygamber (sav) de en büyük mucizesinin Kur’ân olduğunu bir hadisinde şöyle ifade etmiştir: “Bütün peygamberlere, kendi dönemlerinde yaşayan insanların iman edeceği birtakım mucizeler verilmiştir. Hiç şüphesiz bana ihsan edilen en büyük mucize, Allah’ın bana vahyettiği Kur’ân’dır.”[2]
Evet, 1400 senedir Kur’ân-ı Hakîm’e nazîre yapılamaması, bir benzer getirilememesi, asırlar ihtiyarladıkça Kur’ân’ın gençleşmesi (şebâbeti) yani hükümlerinin eskimeden hep ter u taze kalması, defalarca okunsa da usandırmaması (halâveti), geçmiş ümmetlerin hallerinden ahiret alemlerinin inceliklerine kadar dosdoğru haber vermesi, belâgati ve selâseti gibi sayısız mucizevî yönleriyle Kur’ân, Allah kelamı olup mucizeler mahzeni olduğunu kat‘î bir surette ispat ediyor. Demek Kur’ân-ı Hakîm’in her ciheti ve surelerinden harflerine kadar istisnasız her cüz’ü mucizedir; beşer, taklidinden acizdir.
Madem Kur’ân; okuma yazması olmayan ümmi bir Zat’ın yani Peygamber Efendimizin (sav) elinde bir fermandır. Öyleyse Hz. Peygamberin (sav) en büyük mucizesidir. Zira Kur’ân’da onlarca âyet-i kerîme Hz. Peygamberin (sav) risaletini yani peygamberliğini ilan etmektedir. Madem Kur’ân Allah kelamıdır ve mucizedir, öyleyse Kur’ân’ın ifadelerine göre Hz. Peygamber Allah’ın resûlüdür, Kur’ân da en büyük mucizesidir.
Hz. Peygamberin (sav) risalet ve nübüvvetine delalet eden ve O’na vahiy geldiğini tasdik eden pek çok âyetten numune olarak birkaçını ifade edelim:
“Habibim, doğrusu biz seni hak Kur’ân ile müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemliklerden sorumlu tutulmayacaksın.”[3]
“Nitekim size, âyetlerimizi okuyacak, sizi kötülükten arıtıp, tertemiz yapacak, size Kitabı (Kur’ân’ı) ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi belletecek, içinizden bir Peygamber gönderdik.”[4]
“Ya Muhammed! İşte bunlar Allah’ın âyetleridir ki, onları sana dosdoğru olarak okuyoruz. Şüphesiz sen gönderilen peygamberlerdensin.”[5]
“Ey Muhammed! Seni insanlara peygamber olarak gönderdik, şahid olarak Allah yeter.”[6]
“Yâ Muhammedi De ki: Ey insanlar! Doğrusu ben, göklerin ve yerin hükümdârı, O’ndan başka ilah bulunmayan, dirilten ve öldüren Allah’ın hepiniz için gönderdiği Peygamberiyim. Allah’a ve okuyup yazması olmayan, haber getiren peygamberine -ki o da Allah’a ve sözlerine inanmıştır-inanın, O’na uyun ki, doğru yolu bulasınız.”[7]
Bediüzzaman Hazretleri sözkonusu olan bahis hususunda şunları söyler: ‘’Elinde bu kâinât sâhibinin bir fermanı bulunduğu ve o fermanı, her asırda üç yüz milyondan ziyâde insanların kabûl ve tasdîk ettikleri o ferman olan Kur’ân-ı Azîmüşşân’ın yedi vecihle hârika olmasıdır. Ve bu Kur’ân’ın kırk vecihle mu‘cize olduğunu ve kâinât Hâlik’ının sözü bulunduğunu kuvvetli delilleriyle beraber Yirmibeşinci Söz ve Mu‘cizât-ı Kur’âniye nâmlarındaki Risâle-i Nûr’un bir güneşi olan meşhur bir risâlede tafsîlen beyân edildiğinden, onu ona havâle ederek dedi: “Böyle ayn-ı hak ve hakîkat bir fermanın tercümanı ve teblîğ edicisi bir Zât’ta,(asm) fermana cinâyet ve ferman sâhibine hıyânet hükmünde olan yalan olamaz ve bulunamaz.” [8]
Madem yalan ve hıyanet Hz. Peygamber’den uzaktır. Hz. Peygamber her daim Kur’ân’ı Allah kelamı olarak bildirir. Hiç kimse bunun aksini ispat edememiş ve edemeyecektir. Demek Kur’ân Kelamullah, Hz. Peygamber de Kur’ân’ın bir dellâlı, tercümanı ve tebliğcisi olarak Allah’ın elçisidir. O zaman Kur’an Hz. Peygamberin doğruluğunun delilidir.
Netice itibariyle madem Kur’an Allah’ın kelamıdır. Öyleyse Peygamber Efendimiz (asm) Allah’ın Resülüdür. Kur’an’ın kırk yönüyle mucize olması Hz. Peygamber’in (asm) peygamberliğine ve doğruluğuna delildir. Çünkü Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu Peygaber Efendimiz (asm) bize bildiriyor. Dolayısıyla Kur’an’da bulunan her bir i’caz yönü Peygamber Efendimiz’in hem sıdkına(doğruluğuna) hem de Peygamberliğine delildir.
Kur’an’ın Peygamber Efendimiz’in (asm), Peygamber Efendimiz’in (asm) de Kur’an’ın mucizesi olduğunun izahı için Aşağıdaki linke bakabilirsiniz:
https://risale.online/soru-cevap/kuranin-en-buyuk-mucizesi
[1] Bakara, 2/23.
[2] Buhârî, “İ’tisâm”, 1.
[3] Bakara, 2/119.
[4] Bakara, 2/151.
[5] Bakara, 2/152.
[6] Nisâ, 4/79.
[7] A’raf, 7/158.
[8] Şualar-1, 118.