Yakîn ne demektir?
Sözlükte bir nesneyi şüphesiz olarak ve hakikat yönüyle bilmek, gerçekten bilmek, şüpheyi gidermek ve ölüm manasında kullanılmaktadır.
Yakîn, ilmin sıfatıdır. Marifet, dirayet ve benzerlerinden daha üstündür. İlm-i yakîn denir fakat marifet-i yakîn denmez. Zıttı şek ve şüphedir. Yakîn, akıl yürütme ve düşünme ile hâsıl olduğu için Yüce Allah’ın (cc) ilmine yakîn denmez.
Yakîn, bir nesneyi şek ve şüphesiz olarak doğru bir itikatla bilmeye denir. Fehmin (idrakin, anlayışın) sükûnu ve hükmün sabit oluşuna denir.
Yakîn, şüphesiz ilme denir.
Yakîn, burhan ve delillerle elde edilen ilme denir.
Yakîn, “O şey şöyledir” diye öyle i’tikaddır ki başka türlü olması mümkün değildir. Bu i’tikad vakıa mutabık ve yok olması imkânsız bir i’tikaddır.
Felsefede yakîn, doğru bir itikatla varılan hükmün sonucunda nefsin itminanına denir.
Tasavvufta yakîn, müşahede ve mükâşefe anlamında kullanılmaktadır. Bu mükâşefe ise üç şekilde gerçekleşir:
1-Kıyamet gününde gerçekleri göz ile görmektir.
2-Dünyada iman hakikatlerini kalb gözüyle görmektir.
3-Peygamber mucizeleri, evliya kerametleri ve onlara olan icabetler ile kudreti gösteren delilleri görmektir.
Bediüzzaman Hazretlerine göre yakîn, vakıaya uygun şüphesiz bilmek anlamındadır. (Muhlis Körpe, Risale-i Nur Istılahları)