Bediüzzaman Said Nursi

09.06.2009

3188

Üstadın Mezarının Bilinmemesi Arzusu

Bediüzzaman Hazretlerinin Mezarının yerinin bilinmesini istememesinin sebebi nedir?

17.06.2009 tarihinde cevaplandı.

Cevap

Bediüzzaman Hazretleri kabri ziyarete gelenler Fatiha okuyup sevap kazanıyor; siz neden kabrinizin ziyaret edilmesini istemiyorsunuz?” diye sorulduğunda şöyle cevap verir: Bu zamanda insanlar, eski Firavunlar gibi nefsaniyet ve gösteriş duygusuyla kabirlere ve şahıslara dünyevî bir şöhret nazarıyla bakıyorlar. Böyle bir ortamda kabir ziyareti, Allah hesabına (mana-yı harfî) değil, şahıs hesabına (mana-yı ismî) yapılıyor. Dünya ehli ise bu hakikate aykırı davranarak, kabir ziyaretlerinde ölen kimsenin uhrevî durumundan çok dünyevî şan ve şöhretine önem veriyor; ziyareti de bu anlayışla yapıyor.

Risale-i Nur’un gerektirdiği tam ihlası korumak ve insanların nazarını şahıs değil hakikat üzerine çevirmek için kabrinin bilinmemesini vasiyet eder.

Ayrıca, kabri nerede olursa olsun, şarkta da olsa garpta da olsa okunan her Fatiha ruhuna ulaşır; ziyaret sevabı için belli bir mekâna ihtiyaç yoktur.

Dünyada iken sohbetten kaçınmasına sebep olan hakikat, vefatından sonra da dünyevî şöhretten korunmak için kabrini gizlemeyi gerektirir.

Bediüzzaman Hazretleri bu hakikatleri şöyle aktarmaktadır:

Bizde Üstadımızdan sorduk:
Kabri ziyarete gelenler Fatiha okur, hayır kazanır. Acaba siz ne hikmete binaen kabrinizi ziyaret etmeyi men'ediyorsunuz?

Cevaben Üstadımız dedi ki: 'Bu dehşetli zamanda, eski zamandaki Firavunların dünyevî şan ve şeref arzusuyla heykeller ve resimler ve mumyalarla nazar-ı beşeri kendilerine çevirmeleri gibi, enaniyet ve benlik verdiği gafletle, heykeller ve resimler ve gazetelerle nazarları, mana-yı harfîden mana-yı ismîyle tamamen kendilerine çevirtmeleri ve uhrevî istikbalden ziyade dünyevî istikbali hayal edinmiş olmaları ile; eski zamandaki lillah için ziyarete mukabil ehl-i dünya kısmen bu hakikate muhalif olarak mevtanın dünyevî şan ve şerefine ziyade ehemmiyet verir, öyle ziyaret ediyorlar. Ben de Risale-i Nur'daki a'zamî ihlası kırmamak için ve o ihlasın sırrıyla, kabrimi bildirmemeyi vasiyet ediyorum. Hem şarkta, hem garbda, hem kim olursa olsun okudukları Fatihalar o ruha gider. Dünyada beni sohbetten men'eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu suretle beni sevab cihetiyle değil, dünya cihetiyle men'etmeye mecbur edecek.' dedi."1 

  1. Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.500


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız