Üstad Hazretleri, hayatnın Eski ve Yeni Said dönemlerini etraflıca Risale-i Nurlar'da ve tarihçesinde izah etmiş. Fakat üçüncü bir Said döneminden de kısaca bahs ediyor. Üçüncü Said dönemi nasıl bir dönemdir? Bir kısım insanlar bu dönemde siyasetle alaka kurduğunu söylüyorlar. Bu iddia doğru mudur?
Bediüzzaman Hazretleri kendi hayatını, bizzat kendisi iki döneme ayırmıştır. Eski Said ve Yeni Said...
Onun bu tasnifi dışında, kendi tabiriyle "üçüncü bir dönem" yoktur.
Fakat Risale-i Nur'da, yalnız bir yerde, "Üçüncü bir Said"den bahsetse de bunu bir dönem olarak zikretmez.
Hatta Üçüncü Said tabirini kullandığı Afyon Hapsinden çıktığı 1949 yılından sonraki dönemlerini "Yeni Said" olarak tanımlamaya devam eder. Mesela 1955 yıllarında yazdığı anlaşılan bir Emirdağ Mektubunda o yılları da Yeni Said olarak tabir ettiği açıkça görülür:
"Yeni Said'in (1921'den beri) otuzbeş senede bu acib zamanda gazeteleri okumamak ve on sene harbi bilmemek, sormamak ve i'dam niyetiyle hapisliğinde, Kur'an esrarını yazmaktan vazgeçmemek ve bütün tehlikeleri hiçe saymaya nisbeten..." (Emirdağ Lahikası 2)
Faraza bu Üçüncü Said tabirini bir dönem olarak kabul etsek de bu dönemin söylenenlerin aksine "bütün bütün dünyayı terk mahiyetinde" olduğu bizzat Hz. Üstad tarafından, Üçüncü Said'in bahsi geçen aynı yerde şöyle anlatılır:
"İki-üç defadır ehemmiyetli bir halet-i ruhiye bana ârız oluyor. Aynı otuz sene evvel İstanbul'da beni Yuşa Dağı'na çıkarıp İstanbul'un, Dâr-ül Hikmet'in cazibedar hayat-ı içtimaiyesini bıraktırıp hattâ İstanbul'da bulunan Nur'un birinci şakirdi ve kahramanı olan merhum Abdurrahman'ı dahi zarurî hizmetimi görmek için de yanıma almağa müsaade etmeyen ve Yeni Said mahiyetini gösteren acib inkılabat-ı ruhînin bir misli, şimdi mukaddematı bende başlamış.
Üçüncü bir Said ve bütün bütün târik-i dünya olarak zuhuruna bir işaret tahmin ediyorum. Demek Nurlar ve kahraman şakirdleri benim vazifelerimi yapacaklar, daha bana hiç ihtiyaç kalmamış. Zâten Nur'un her bir câmi' cüz'ü (Risale-i Nur mecmuaları) ve sarsılmayan hâlis şakirdlerinin her birisi, benden daha mükemmel ders verir." (14. Şua, Afyon Hapsi Mektubları)
1949 yılında yeni risale telifi sona ermiş ve 1950'de Demokrat Parti iktidara geçmiştir. Üstadın ömrünün bu son on senelik kısmında Nur hizmetinde nisbi bir rahatlama görülse de hakikatte baskılar devam etmiştir.
İşte bu son on senelik dönem, Hz. Üstad'ın sınırlı da olsa Nur hizmeti ile alakalı bazı gazete haberleriyle ilgilendiği ve Halk Partisine karşı, "ehvenüşşer" düsturuyla Demokrat Partiyi destekleyerek siyasetle doğrudan değil, dolaylı olarak ilgilendiği bir dönem olmuştur.
Fakat bu dönemde dahi, Yeni Said'le başladığı "Şeytan'dan ve siyasetten Allah'a sığınırım" diyerek özetlediği siyasete karşı mesafeli duruşunu bıraktığı anlamına gelecek derecede bir tavır değişikliği söz konusu değildir.
Netice olarak, Bediüzzaman Hazretleri'nin "Üçüncü Said" adı altında tekrar siyasete döndüğü bir dönemi yoktur. Bu konuda söylenen sözler ona ait olmayan yanlış yakıştırmalardan ibarettir.