Soru

Tesettürde El ve Yüz

Tesettürde el ve yüz avret midir?

Tarih: 24.08.2009 18:51:03
Okunma: 12717

Cevap

“Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: ( başlarını ve yüzlerini kapatacak şekilde ) cilbablarının (dış örtülerinin) bir kısmı ile üzerlerini sıkıca örtsünler. Bu, onların (hür ve iffetli olduklarının) bilinip incitilmemeleri için daha elverişlidir. Allah, gafûrdur (mağfiret eder), rahîmdir (merhamet eder).”  Ahzab : 59

Bu ayet-i kerimenin tefsirinde alimler cilbabı tepeden tırnağa bütün vücudu ve elbiseleri örten çarşaf ve ona benzer dış örtü olduğunu bildirmişlerdir. Bunun el ve yüzü de örtmeyi kapsadığını belirtmişlerdir.

Mesela:

1-    İbni abbas (r.a) yukarıda mealini verdiğimiz Ahzab suresinin 59. ayeti hakkında şöyle demiştir “Allah mü’min kadınlara bir hacet için dışarı çıktıklarında yüzlerini başlarının üzerinden cilbablarıyla örtmelerini ve yalnızca bir gözlerini açmalarını emretmiştir. (Taberi, İbni Kesir, Suyuti Dürrül Mensur Ve Sabuni)
2-    İbni Sirin şöyle demiştir : bu ayeti (tabiinin büyük alimlerinden) Abidetüs-selmaniden sordum. Elbisesiyle başını, yüzünü örterek, sol gözünü açarak, hareketleriyle nasıl olacağını gösterdi. (Suyuti Dürrül Mensur, İbni Kesir )
3-    İbni abbas ve Katade şöylede demişlerdir : Alnının üzerinden bağlar, diğer ucunu da burnunun üzerinden bırakır. Gözleri görünse de bu hal onun göğsünü ve yüzünün büyük bir kısmını örter. (Tefsiri Kurtubi ve İbni Kesir)
4-    Tefsiri Beyzavi : Bir hacet için dışarı çıktıklarında çarşaflarıyla bedenlerini ve yüzlerini örtsünler. (c: 2-s:252)
5-    Ebul Ferec İbnül Cevzi : başlarını ve yüzlerini örtsünler. (Zadül Mesir. C:6-s:422)
6-   Tefsiri Celaleyn : Cilbab kadının bütün vucudunu örten örtüdür. Hacetleri için dışarı çıkarken bir kısmıyla yüzlerini örterler, ancak bir gözlerini açıkta bırakırlar.
7-   Sahabe ve tabiin döneminden sonra gelen bütün büyük müfessirler de bu ayeti (yukarıda geçtiği gibi) aynı şekilde tefsir etmişlerdir. (Tefhimül Kur’an: c:4.s:459)
8-    Tefsirlerin izahlarından anlaşılacağı üzere, cilbabı örtmekte iki şekil vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. İkincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra burnunun üzerinden dolayıp, gözlerini ikisi de açık kalsa bile yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. (Elmalı : c:6-s:338)

Bazı kimseler şöyle diyorlar: "Örtünmeyi emreden Nur Suresi 31. ayette, “Görünen kısmı müstesna, ziynetlerini göstermesinler.”  ayetinde görünen kısımdan kasıt ulemanın çoğuna göre eller ve yüzdür. Buna göre eller ve yüz avret değildir ve örtmeye gerek yoktur."

El-cevap:

Ayetteki ifadeye dayanarak bazı âlimlerin “el ve yüz avret değildir” ifadesi, kadının evinden dışarı çıkarken yüzünü açmasına bir cevaz vermiyor.

Bu hususta alimler el ve yüzün açılmasıyla ilgili şunları söylemiştir:

El-yüz avret değildir demekle bunları açmak gerekir manası kastedilmemiştir. Bazı haller ve zamanlarda bunları örtmede zorluk olduğu için şeriat bunda ruhsat (izin) göstermiştir. Fakat bu ruhsat daimi değil, bazı hallerle sınırlıdır.

Bazı haller ise şunlardır:

1- İbadet esnasında (ihram, namaz gibi durumlarda) kadın el ve yüzünü açar. (Beyzavi, Makalat-ı Kevseri)

2- Mahkemede şahitlik, dünürlük, tedavi gibi sebeplerle kadın el ve yüzünü açabilir. (Razi, Mefâtihü’l Gayb; Elmalı)

3- Ulemanın kadının el ve yüzünü açmasına verdiği cevaz fitne olmadığı zamanlarla sınırlıdır. Fitne korkusu olduğu takdirde kadının yüzünü örtmesi emredilir. (Makalat-ı Kevseri: 309, Tefsiri Kurtubi, Tefsir-i Celaleyn)

4- Genç bir kadının erkekler arasında yüzünü açması yasaklanır. Çünkü bu durumda fitne söz konusudur. Yahut şehvetle bakmak söz konusudur. (Zuhayli:c.1.s.458,  İbni Abidin Tercemesi: c.2.s.113)

Günümüz geçmiş asırlarla mukayese edilemeyecek kadar fitneli bir zamandır. Ulemanın kendi asırları için söyledikleri şey bizim için katmerli bir durumdur.

Bu konuda yazılan diğer bir makale:

Muhammed Ali Subuni: “kadının yüzü ve eli avret değildir” diye hüküm eden eimme-i "müctehidin, şu şartla demişler:

Yani, kadın elini ve yüzünü şu şartla açabilir. Eğer üzerinde bir zinet yoksa ve fitneye de sebep olmak ihtimali mevcut değilse (yani şehveti uyandırmazsa) amma zamanımızdaki gibi kadınların güzelleşmek maksadıyla yüzlerine ve ellerine boya vs. süremek, çarşı ve sokaklarda, erkeklerin önünde bu zinetleri izhar etmeleri ve gezmeleri bütün eimme-i müctehidine göre, kadının böylece elini ve yüzünü açmasının haram olduğuna şüphe yoktur. Hepsinin ittifakiyle bu haramdır. Hem bazı eimme-i müctehidinin, kadının eli ve yüzü avret değildir diye hüküm etmelerinin manası yani kadın yüzünü ve elini açmasının manası yani kadın yüzünü ve elini açması lazımdır veya sünnettir veyahut örtmesi bid’attır demek değildir. Haşa ve kella fukaha-i İslam böyle batıl bir manayı kasd etmemişler. Çünkü değil müctehidler, hiçbir Müslüman da bunu söyleyemez. Belki onların “el ve yüz avret değildir” sözlerinin manası, yani fitneden emin olunursa ve zaruret de varsa o zaman yüzlerini ve ellerini açık bırakabilirler. Bu takdirde beis yoktur.
Amma bilhassa bizim asrımızdaki şeytanın yardımcıları çoğalmış, fitne, fucur ve fuhşiyat intişar etmiş, ahlaksızlık revaç bulmuş, böyle fitneli ve dehşetli bir asırda, elbette hiçbir kimse - ne ulemadan ne hükemadan - kadının bu asırda yüzünü ve elini açmasının caiz olduğuna fetva vermez.

Açık saçıklık hastalığının İslamın her tarafına intişar edip yayıldığı ve fitne ve fuhşiyatın veba hastalığı gibi ümmetin içine girdiği ve bilhassa taife-i nisaiyenin Avrupa medeniyetini taklid etmesiyle, daha fazla bu fitne ateşini körüklediği bu asırda, elbette her akl-ı selim sahibi kadının kati olarak –zaruret olmadan – yüzünü açmasının haram olduğuna hükmeder. Çünkü bu asırda fitne şiddetlidir. Fesadın meydana gelişi muhakkaktır. Kötülüğe ve günaha çağıranlar ve sevk edenler her tarafa yayılmıştır. Böyle günahların ve bid’aların çoğaldığı bir asırda elbette ihtiyat etmek farzdır. Cenab-ı Hak dilediğini sırat-ı müstakime hidayet eder.

”Kadının yüzünü örtmesi farz mıdır?

Sûre-i Nur'da, kadının kendi mahremlerinden başka erkeklerin yanında ibda-ı zinet etmekten men edildiğine dair beyanat vardır. Orada mealen şöyle geçmektedir. "Mü'min kadınlar, kocaları ve babaları gibi mahremlerinden başka yabancı erkeklere  zinetlerini göstermesinler..." diye buyrulmaktadır. (Nur Suresi,31)

Buna binaen, zinetin (güzelliğin) aslı, yüzde tezahür ettiğinden ve yüz güzelliği gösteren aza ve fitnenin yeri olduğundan (yani başkalarını celb ve cezbedip, fitneye düşüren güzellikler en fazla yüzde mevcud olduğundan yüz fitnenin yeridir.) O halde müslüman kadın kendi yüzünü yabancı erkeklere karşı örtmek mecburiyetindedir.

"Yüz avret değildir, açık kalabilir." diyen alimler, şu şartla demişler:

Eğer fitneyi (şehveti) uyandıracak boya ve saire gibi, yüzün üzerinde zinet maksadıyla kullanılan bir şey mevcud değilse ve fitneden de emniyeti varsa (mesela: Piri fani olmuş bir kadın gibi) işte bu halette yüzünü açabilir. Yoksa fitne ihtimali olduğu takdirde bilittifak (bu hususta ulemanın ihtilafı yoktur) kadın yüzünün açık bırakması haramdır.

Binaenaleyh, asrımızda ise fitneden emniyet olunmadığı hususunda şüphe yoktur. Yani,böyle fuhuşatın çoğaldığı asrımızda, kadın yüzünü açık bırakıp erkeklerin arasına gittiği takdirde hiç şüphesiz fitne meydana gelir. O halde kadının şeref ve iffetine hürmeten ve siyaneten sair a'zalarını örtmekle mükellef olduğu gibi, yüzünü de - zaruret halleri müstesna - örtmesi vacibdir. (Tefsir-i ayat-il ahkam min-el Kur'an)”

Zahid el- kevseri’nin dört mezhebin fıkıh kitaplarıdan aldığı nakiller de böyledir. Hanefi mezhebinin fıkıh kitabı olan Mecmuatü’z zühdiyede de ve yine Hanefi ve Şafi mezheblerine ait bir çok kitaplarda da Sabunî’nin ifade ettiği gibi “fasıkların içinde bulunduğu bir toplumda fitneye sebebiyet verdiğinden kadın yüzünü ve elini açamaz” diye  ittifak vardır.


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar