Soru

Tesbih Namazının Fazileti ve Kılınışı

Tesbih namazını mübarek gecelerde kadınlar olarak toplu kılıyoruz. Imama uymadan bir kişinin dıştan sesli yönlendirmesi ile herkes şahsi kılıyor. Bir sakıncası var mıdır? Tesbih namazi cemaatle kılınmamalı diye birsey duymuştum. Ne kadar sahihtir? Tesbih namazi nasıl kılınır, açık ve net bir şekilde yazabilir misiniz?

Tarih: 14.09.2024 17:10:44
Okunma: 124

Cevap

Tesbih Namazının Fazileti

Bazı hadis kitaplarında tesbih namazının tarifine dair rivâyetler vardır. Resûl-i Ekrem (sav) amcası Abbas’a (r.a.) “Bak amca, sana tam on faydası olan bir şey öğreteyim; bunu yaparsan günahlarının ilki-sonu, eskisi-yenisi, bilmeyerek işlediğin-bilerek işlediğin, küçüğü-büyüğü ve gizli yaptığın-açıktan yaptığın on türlü günahını Allah bağışlar.” diyerek bu namazı tavsiye etmiş ve öğretmiş; Hz. Abbas da bunu her gün yapamayız, deyince Hz. Peygamber (sav), bu namazın haftada bir, ayda bir, yılda bir veya ömürde bir defa kılınmasının da yeterli olacağını belirtmiştir.[1]

Tesbih Namazı Nasıl Kılınır?

Tesbih namazı dört rek'at olup şöyle kılınır:

“Allah rızası için tesbih namazı kılmaya” diye niyet edilerek namaza başlanır. Sübhâneke’den sonra 15 kere “Sübhânellâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber” denir. Sonra eûzü besmele çekilir, Fâtiha ve sûre okunduktan sonra 10 kere daha “Sübhânellâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber” denilir. Bu tesbih, rükûya varınca 10 kere, rükûdan doğrulunca 10 kere, birinci secdede 10 kere, secdeden kalkınca 10 kere, ikinci secdede 10 kere söylenir. Böylece her rek'atta 75 tesbih yapılmış olur. İkinci rek'ata kalkılınca yine önce 15 kere tesbih okunur, ardından besmele çekilip Fâtiha ve sûre okunup 10 kere tesbih getirilir. Kalan rek'atlar aynı şekilde tekrarlanır ve böylece 4 rek'at tamamlanmış ve toplam üç yüz tesbih edilmiş olur.

Tesbih Namazı Cemaatle mi Kılınmalı?

Bu konudaki rivayetlere bakıldığında çoğunlukla tesbih namazının tek başına kılınmasının daha faziletli ve uygun olduğu görülmektedir. Ancak bazı rivayetlere göre de cemaatle kılınmasına müsaade edilmektedir. Bu hususta birkaç görüş bulunmaktadır.

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun görüşü şöyledir:

“Kaynaklarımız, tesbih namazını cemaatle kılınan nafile namazlar arasında saymamışlardır. Bu konuda Hz. Peygamberden (sav) de bir uygulama nakledilmediğinden, tesbih namazının cemaatle değil tek başına kılınması uygun olur.
Kaynaklarımızda nafile namazlardan sadece teravih, küsûf (güneş tutulması) ve bir görüşe göre istiskâ (yağmur duası) namazının cemaatle kılınması meşru görülmüştür. Bunların dışındaki tüm sünnet ve nafile namazların cemaatle kılınması mekruhtur.”[2]

Halil Gönenç Hoca’nın görüşleri ise şöyledir:

“Tesbih ve Ramazan-ı Şerifin dışında vitir namazını cemaatle kılmak sünnet değildir. Ama cemaatle kılınsa da namaz bozulmaz. Yalnız vitir ve tesbih namazını kılmasını bilmeyen kimselere öğretmek için cemaatle eda etmekte sevap vardır.

İbni Abbas’dan (ra) rivayet edilmiş, demiş ki: "Teyzem Meymûne'nin evinde geceledim. Hz. Peygamber (sav) gece vaktinde (nafile namazını) kılmaya başladı. Ben de sol tarafında durdum. Bunun üzerine başımı tutup beni, sağ tarafına aldı."[3] Bundan anlaşılıyor ki, cemaatla kılınması matlub olmayan (istenmeyen) teheccüd ve tesbih namazı gibi namazları cemaat halinde kılmakta beis yoktur.

Tesbih namazının azı iki, çoğu dört rek'attır. Muayyen, belirli bir zamanı yoktur. Kerahat vakti müstesna, her vakit kılınabilir. Cemaatla kılındığı takdirde her ne kadar fasid (yanlış) değilse de münferiden (tek, yalnız olarak) kılınması evladır.”[4]

Kadın, Kadınlara Namaz Kıldırabilir mi?

Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre bir kadının, kadınlara namaz kıldırmasında bir sakınca yoktur. Bu görüşte olanlar, Hz. Peygamber’in (sav) Ümmü Varaka’ya kendi ev halkına namaz kıldırmasına izin vermesini delil gösterirler. Hanefî mezhebine göre kadının, kadınlara namaz kıldırması caiz olmakla birlikte, mekruhtur. Kadının kadınlara namaz kıldırması hâlinde, cemaatten öne geçmeyip diğer kadınların hizasında/arasında durması gerekir.[5]


[1] Ebû Dâvûd, Tatavvu‘, 14 [1297]; İbn Mâce, İkâmetü’s-salavât, 190 [1387]

[2] Serahsî, el-Mebsût, II, 144.

[3] Buhari, ilim, 41.

[4] Fetvalar, Halil Gönenç

[5] Din İşleri Yüksek Kurulu


Yorum Yap

Yorumlar