Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur'un bir kaç yerinde tesadüf kelimesini kullanıyor? Kainatta hiç bir şey tesadüfe olmadığı halde, tesadüf kelimesini kullanmak doğru mudur?
Tesadüf, isteksiz olarak ve irade karışmadan meydana gelen şey demektir.
Allah'ın işlerinde tesadüf hiçbir şekilde yoktur. Çünkü onun iradesinin kuşatmadığı bir şey yoktur ve iradesi dışında hiç bir şey olmaz.
Risale-i Nur'da bu manadaki tesadüfü reddeden yüzlerce cümle vardır. Mesela onlardan biri;
"En cüz'î hâdisat (olaylar) vukua gelmeden evvel hem mukayyeddir (kayıtlıdır), hem yazılmıştır. Demek tesadüf yok, hâdisat başıboş gelmiyor, intizamsız değillerdir." (28. Mektub)
Fakat insanın işleri söz konusu olduğunda, kendi iradesi karışmadan bazı şeyler yapabilir ve bu noktada "benim iradem karışmadı" manasında tesadüf kullanılabilir.
Mesela, "İçeri girerken tesadüfen kafamı duvara vurdum" denilebilir. Burada maksadımız ben istemeden oldu demektir. Yoksa "Allah da istemeden oldu" demek olmadığı açıktır.
Ayrıca tesadüf, yine sıradan işler için, "rastgelme" manasında kullanılır. Risale-i Nur'da geçen bazı tesadüüf kelimeleri bu manada kullanılmıştır.
"(Zülkarneyn as.ın batı seyahati) volkanlı bir dağın fışkırması vaktine tesadüf ettiğini beyan etmekle..." (16. Lem'a)
"Enes'e ferman etti ki: "Filan, filanı çağır. Hem kime tesadüf etsen davet et." Enes de kime rastgeldiyse çağırdı. (19. Mektub)
Hualasa olarak; varlıkların yaratılmasında ve Allah'ın icraatlerinde tesadüfün kullanılması caiz değildir.
Fakat insanın kendi işlerinde ve rastgele anlamında kullanılmasında bir beis yoktur.