Soru

Telfik Nedir? Caiz Olduğu /Olmadığı Yerler Nerelerdir? Telfik'i Uygun Gören/Görmeyen Âlimler

Telfik nedir, câiz midir? Hangi âlimler câiz olduğunu, hangileri câiz olmadığını söylemişlerdir? Örneklerle telfiki açıklar mısınız?

Tarih: 16.11.2024 09:41:04

Cevap

Telfik; iki veya daha fazla mezhebin birbirine aykırı hükümlerini belli bir olayda birleştirmeye denir.[1] Mesela, Hanefi mezhebinde bâliğ olan bir kadının nikâhında velisinin izni şart değildir. Diğer mezheplerde şarttır. Mâliki mezhebinde nikâh akdinde şahitlerin huzuru ve Şafiî mezhebinde mehir tesmiyesi şart değildir. Mâliki mezhebinde ise şarttır.  İzdivaç etmek isteyen bir kadın ile bir erkek bu üç mezhebi cem ederek veliden izinsiz, şâhidsiz ve mehirsiz nikâh akdedecek olsalar telfîk olur.[2]

Şâfiî mezhebine göre Cuma namazının sahîh olabilmesi için cemaatin imamla birlikte, en azından kırk kişi olması şarttır. Bundan az sayıdaki cemaatle kılınan Cuma namazı geçerli olmaz. Eğer cemaatin sayısı kırktan az olursa, kırk kişiyi şart koşmayan bir mezhebe uymak caiz olur. Yalnız bu durumda başka mezhebi taklid eden kişinin telfîkten sakınması gerekir. Yani, taklid ettiği mezhebe göre de abdestli olması icâp eder.[3]

Abdestli bir kimsenin, hem mahremi olmayan kadına dokunduğu hem vücudundan kan aktığı halde birinci durumun Hanefî, ikincisinin Şâfiî mezhebine göre abdesti bozmadığı hükümlerini bir araya getirip kendini abdestli sayması telfîk için verilen örneklerdendir. 

Telfîke hiçbir şekilde izin verilmemesini isteyen Nablusî, Seffârînî, Şürünbülâlî gibi fakihler görüşlerini temellendirirken daha ziyade sedd-i zerâi‘ ilkesine[4] dayanmaktadır. Bu anlayışa göre telfîke cevaz verildiği takdirde bu yöntem sadece mukallidin daha az yükümlülük getiren hükümler elde etmek amacıyla kullanacağı bir vasıtaya dönüşecek, bu durumda yalnız mezhepler değil aynı zamanda şeriatın değişmez hükümleri ve gayeleri de zarar görecek, nihayetinde İslâm’ın ortaya koyduğu nizamın tamamen işlevsiz kalacağı bir toplum ortaya çıkacaktır. Meselâ telfîk sayesinde şahitsiz, mehirsiz ve süreli/geçici nikâh akidleri sahih kabul edilebilecek, bütün mezheplerin yasakladığı birtakım hileli uygulamalar câiz sayılacaktır.

Şehâbeddin el-Karâfî, Emîr Pâdişah, Mer‘î b. Yûsuf el-Kermî gibi müellifler, bu eleştiriler karşısında şeriatın insanların iyiliğini ve çıkarlarını gözetmesine mani teşkil etmediğini ve en hafif yükümlülüğü getiren dinî hükmü tercihin Hz. Peygamber’in (sav) teşvik ettiği bir tavır olduğunu vurgulamıştır.

Telfîke cevaz veren usul âlimlerinin büyük çoğunluğu bu yöntemin ancak belirli sınırlar dâhilinde meşrû sayılabileceğini kabul etmektedir. Geç klasik dönem literatüründe yer verilen bu sınırların başında icmâa muhalif olmamak, şeriatın esas ve gayelerini, verilmiş yargı kararlarını işlevsiz hale getirmemek yer alır. Telfîke fürû-i fıkıh sahasının başlıkları açısından getirilen bazı sınırlamalar ise kul hakları, malî ibadetler ve kadın-erkek ilişkileri gibi konularda mukallide mezheplerin daha az yükümlülük getiren görüşleri almasını yasaklamaktadır.[5]


[1] İlhan Ayverdi, Kubbealtı Lugatı, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2006, c. 3, s. 3098.

[2] Türk Hukuk Lugatı, Başbakanlık Basımevi, Ankara 1991, s. 332.

[3] Dört Mezhebe Göre İslâm Fıkhı, s. 322.

[4] Bu ilke, bizâtihi yasak olmayan bir fiilin şer‘an mefsedet olarak nitelenecek bir sonuca veya böyle sonuç içeren gayri meşrû bir fiile vasıta olmasının kesin veya kuvvetle muhtemel bulunması dolayısıyla yasaklanmasını ifade eder. (https://islamansiklopedisi.org.tr/sedd-i-zerai)

[5] https://islamansiklopedisi.org.tr/telfik--fikih


Yorum Yap

Yorumlar