Birine nazar, şifa veya başka niyetle okunan surelerin veya duaların vucüda üfelmesi veya suya okunması ile ilgili hadis veya kaynak var mıdır? Bu usul doğru mudur? Caiz midir?
Âyet ve duaların okunup üflendiği suyun şifa niyetiyle içilmesinde bir problem yoktur. Kur’ân'ın ve duaların suya tesiri manevi bir etkidir. Bu sebeple okunmuş suların içilmesinde dinen bir haramlık/yasaklık yoktur. Dikkat edilmesi gereken husus, şifayı sadece Allah'ın verdiğini bilerek suyu şifaya erişmek için bir vesile kabul etmektir. Aksi takdirde suyun bir tesirinin olduğuna inanarak bunu yapmak kişide itikadi problemlere sebep olabilir.
Müslüman, hastalandığında tedavi yollarına başvursa da gerçek şifanın yalnızca Allah’tan geldiğine inanır ve O’ndan şifa bekler. Bu iyileşme süreci hem maddi hem de manevi yollarla gerçekleşebilir. Allah'ın en güzel isimlerinden biri de “Şâfî”dir, yani şifa verendir. İlaç kullanmak ve doktora gitmek gibi sebeplere başvurmanın yanı sıra, Kur’ân okumak ve dua etmek de manevi birer şifa vesilesidir. İslâm âlimlerinin çoğunluğu, Allah’ın kelamı, isimleri, sıfatları ve Peygamber Efendimiz’den rivayet edilen duaların Allah’ın izniyle şifa vesilesi olabileceğini kabul etmişlerdir.[1]
Nitekim Rabbimiz Kur’ân’da şöyle buyurmaktadır:
“Biz Kur’ân’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz.”[2]
“O (Kur’ân), inananlar için bir hidayet ve şifadır.”[3]
“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’ân) geldi.”[4]
Bu âyetler, Kur’ân’ın maddi ve manevi bir şifa olduğunu ifade etmektedir. Zira Peygamberimiz de (s.a.v) hastalara Kur’ân’dan âyetler ve dualar okuyarak iyileşmeleri için Allah’a dua etmiştir. Bu uygulama, sahabe döneminden itibaren ümmet içinde yaygın olarak kabul görmüş ve günümüze kadar ulaşmıştır.
Bir defasında Ebu Musa el-Eşarî (r.a) bir grup sahabeyle seferdeyken bir kabileye uğradılar. Reislerini akrep sokan kabile mensupları sahabiden yardım talep ettiler. Bunun üzerine Ebu Musa (r.a) hastaya Fatiha sûresini okuyup üfledi ve hasta bir anda iyileşti. Durumu Allah Rasûlu’ne haber verince “Siz Fatiha’nın rukye olduğunu nerden bildiniz. Böyle yaparak doğru yaptınız.” buyurarak rukye ile tedaviyi onayladı.[5]
Yine bir defasında Allah Rasûlu kendisine gelip şiddetli hastalığından şikayet eden bir sahabiye, ağrıyan yerine elini koyup besmele çekerek yedi defa “أَعُوذُ بِعِزَّةِ اللَّهِ وَقُدْرَتِهِ مِنْ شَرِّمَا أَجِدُ وَأُحَاذِرُ Bu ağrım sebebiyle çektiğim ızdırabın şerrinden Allah’ın güç ve kudretine sığınırım.” demesini emretti.[6]
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ailesinden hasta olanları ziyaret eder, sağ eliyle onların vücudunu mesh edip “اللَّهُمَّ رَبَّ النَّاسِ أَذْهِبِ الْبَاسَ ، اشْفِهِ وَأَنْتَ الشَّافِى ، لاَ شِفَاءَ إِلاَّ شِفَاؤُكَ ، شِفَاءً لاَ يُغَادِرُ سَقَمًا”/ “Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Ona şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın.” diye dua ederdi.[7]
Hz. Aişe annemizin haber verdiğine göre Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) yatmadan önce üçer defa İhlas, Felak ve Nas surelerini okur, ardından eline üfleyip başından başlayarak vücudundan ulaşabildiği yerleri mesh ederdi.[8] Yine Hz. Aişe (r.a) haber verdiğine göre, Peygamberimiz (s.a.v) ailesinden hastalananlara Felak-Nas surelerini okuyup üflerdi. Ölüm döşeğinde olduğu sırada ise Hz. Aişe (r.a) Peygamberimize (s.a.v) okuyup üfledi ve “Onun eli benim elimden daha bereketlidir.” diyerek kendi elini değil onun elini mübarek vücuduna sürdü.[9]
[1] İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr ʿale’d-dürri’l-muḫtâr, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut: 2015, c. 9, s. 600.
[2] İsrâ, 17/82
[3] Fussilet, 41/44
[4] Yunus, 10/57
[5] Buhârî, “Tıp”, 38.
[6] İbn Mâce, “Tıp”, 36.
[7] Buhârî, “Tıp”, 38.
[8] Buhârî “Fedailu’l-Kur’an”, 14.
[9] Müslim,“Selam”, 50.