Soru

Hz. Peygamber (sav) Sevgisini Belli Eder miydi? Sevgisini Nasıl İfade Ederdi?

Peygamber Efendimiz (sav) sevdiğini belli eder miydi? Mesela sahabe efendilerimizle her zaman arasında muallimlik ilişkisi mi vardı?

Tarih: 3.03.2025 12:34:26

Cevap

Hoşgörü, sevgi, şefkat, barış ve merhamet denildiğinde akla gelen en yüce örnek hiç şüphesiz Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)'dir. Onun sevgi anlayışı merkezinde hoşgörü ve insan sevgisi vardı. Kalbi şefkat, merhamet ve muhabbetle doluydu. Nitekim Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de onun hakkında şöyle buyurmaktadır: "Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."[1] O, müminlerin üzüntüsüyle hüzünlenir, sevinçleriyle mutlu olurdu. Bu, dünyada eşi benzeri görülmemiş, derin ve samimi bir sevgiydi.

Rasulullah (s.a.v), bütün insanlara Allah rızası için birbirlerini sevmelerini istemiştir. Ebu Hüreyre (r.a.), şöyle rivayet etmiştir: “Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler?  Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim”[2]

Ayrıca bir hadis-i şerifte “Bir kimse din kardeşini severse sevdiğini ona söylesin." [3] buyurarak sevginin fiilen gösterilmesini ve söylenmesini tavsiye etmiştir.

Mesela, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ashabına çocukları sevmelerini ve bunu göstermelerini tavsiye etmiş ve çocuğunu hiç öpmediğini söyleyen bir bedeviye "Allah kalplerinizden merhameti çıkardı ise ben ne yapabilirim ki!"[4] diyerek çocuk sevgisinin ve bunu göstermenin önemine dikkat çekmiştir.

Yine başka bir hadise göre “Bir gün Allah'ın elçisi Hz. Ali'nin oğlu Hasan'ı öpüyordu. Yanında da Temim kabilesinin ileri gelenlerinden Akra İbn Habis vardı. Akra, Hz. Peygamber'in çocuğu öptüğünü görünce: "Benim on çocuğum var, onlardan hiçbirini öpmedim!" dedi. Bunun üzerine Allah'ın elçisi şöyle buyurdu: "Şu muhakkak ki, merhamet etmeyene merhamet olunmaz. İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez."[5]

Bir sefere çıkacağı zaman en son kızı Fatıma'ya giderdi. Seferden dönünce de ilk önce ona uğrardı. Hz. Fatıma da babasını ziyarete gittiğinde Peygamberimiz (s.a.v) ayağa kalkar, alnından öper, yanına oturturdu.[6]

O, hicret gününde Medine sokaklarına ayak bastığında insanları selamlarken, yol kenarında oynayan çocuklara "Beni seviyor musunuz?" diye sormuş, "Seviyoruz ya Rasulallah." diyen minicik yavrulara "Ben de sizi seviyorum." diyerek karşılık vermiş ve çocuklara sevgisini açıkça göstermiştir.[7]

Hz. Peygamber (asm), Hz. Aişe'nin "Beni ne kadar seviyorsun?" sorusuna mukabil "kör düğüm gibi" cevabını vermiş ve daha sonra "Kördüğüm nasıl?" diye sorduğunda "İlk günkü gibi..." cevabını vererek eşlerine de sevgisini açıkça göstermiştir. [8]

Azatlı kölesi, Zeyd b. Harise'yi sevgisinden o kadar memnun bırakmıştı ki, kendini atmaya gelen amca ve babasına "Ben Hz. Muhammed'in yanında kalmak istiyorum. O bana gerçekten sevgi ile yaklaşıyor, O'nun yanında huzurluyum."[9] diyerek babasıyla gitmemiş, Hz. Peygamberin (s.a.v) yanında kalmayı tercih etmişti.

Ebû İdrîs el-Havlânî şöyle anlatıyor: Muâz bin Cebel (ra) namaz kılıyordu. Namazını bitirmesini bekledim. Sonra huzûruna gittim, selâm verdim ve dedim ki: “ Vallâhi, ben seni Allâh için seviyorum.” Muâz (ra) üç kez: “Gerçekten Allâh için mi?” dedi. Ben de her seferinde; “Evet, Allâh için” dedim. Bunun üzerine elbisemden tuttu ve beni yanına çekerek şöyle dedi.“ Sana müjdeler olsun! Ben, Rasûlullâh (sav)’in, Rabbinden rivâyetle şöyle buyurduğunu işittim: “Benim rızâm için birbirini seven, bir arada oturan, birbirini ziyâret eden ve kendilerini benim rızâma adayan kimselere muhabbetim vâcib olur.[10]


[1] Enbiya, 2l/107.

[2] Müslim, Birr 37. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53

[3] Ebû Dâvûd, Edeb 113 ; Tirmizî, Zühd 54

[4] İbn Mace, Sünen, Edeb, 3

[5] Buhari, Sahih, Edeb, 18.

[6] Nesai, Sünen, İftitah, 82.

[7] Afzalurrahman, "Sevgi ve Merhamet", Siret Ansiklopedisi, İnkılap Yayınları, İstanbul 1996, c.1, s. 44-45.

[8] Ebu Naim el-İsbahani, Hilyetü'l Evliya, II, 44.

[9] Afzalurrahman, "Hz. Muhammed Çocuklarıyla", Siret Ansiklopedisi, İnkılap Yayınları, İstanbul 1996, c.2, s. 225.

[10] İmâm Mâlik, Muvattâ, Şaar, 5

وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَبِالْآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ


Yorum Yap

Yorumlar