RİSALE-İ NUR

13.02.2009

14685

Son Müceddid

Yeni bir müceddid daha olacak mı?

* *

**** ****

09.09.2009 tarihinde sordu.

Cevap

Müceddidlik meselesi, delillerle isbat edilen değil, vicdani kanaatle bilinen bir meseledir. Her bir mesele için kuvvetli delil aranmayacağını Üstad da Risale-i Nur'da bahseder.

Bu meselenin isbatı için tarih ve icazet yeterli olmaz. Öncelikli olarak  müceddidliğin manasının ve tarihteki müceddidlerin iyice anlaşılmış olması gerekir.

Aslında bu konudaki en büyük delil, Üstad Hz.nin yazdığı Risale-i Nur Külliyatıdır. Risale-i Nur'un imana hizmette büyük bir yenilik yaptığı ortadadır. Fakat bu, ancak Risale-i Nur'lar ve Üstad'ın hayatı iyice incelendikten sonra tam olarak anlaşılabilir.

Diğer önemli olabilecek bir işaret ise, İslam dünyasından pek çok alimlerin Risaleleri ve Üstadı inceledikten sonra, Üstadın müceddidliğinde ittifak etmeleridir. Üstadın muasırlarından, başka hiç bir alim üzerinde bu derece bir ittifak olmamıştır.

Üstad Hazretleri de Risale-i Nur'un müceddidlik vazifesi yaptığını bir kaç yerde vurgular.

Üstad Bediüzzaman ve Risale-i Nur hakkında az çok bir bilgisi olan herkese bu konuda fayda verebilecek bir şey de önceki asrın müceddidi olarak bilinen Nakşî büyüklerinden Mevlana Halid-i Bağdadî (ks) hazretleri ile Üstad Hazretlerinin hayatında yüz sene arayla olan ilginç tevafuklardır. Mesela,

  • Hz. Mevlana Halid'in doğumu: 1193 
  • Üstad'ın doğumu:                         1293 (1877)
  • Hz. Mevlana Halid'in Hindistan'ın başkentine gitmesi:  1224
  • Üstad'ın Osmanlı'nın başkenti İstanbul'a gidişi:               1324 (1908) 
  • Hz. Mevlana Halid'in Bağdad'a dönmesi:1238   
  • Üstad'ın memleketine dönmesi:                1338 (1922)

Bu yüz senelik farklar şu hadis-i şerifin ışığında değerlendirildiğinde daha bir önem kazanmaktadır:

"Muhakkak ki Allah, her yüz sene başında bu ümmet için dinlerini yenileyecek birini (müceddid) gönderir" (Hâkim ve Taberânî)


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Yorumlar (4)

1- Sultanlar dâimâ halkın, cemâatin, ordunun sonunda çıkarlar. 2- Nev‘-i beşerde tekemmül vardır. Bu tekemmül kanunu, ikinci mürebbînin ve ikinci mükem­milin, evvelki mürebbîlerden daha ekmel olmasını iktizâ eder. 3- Alelekser, halefin mahâreti, selefinden daha ziyâdedir. İşaratül-İcaz-46

Y G

Yaşar Gürt

18.05.2019

Çok defa mektuplarımda işaret ettiğim gibi, Mehdi-i Al-i Resulün temsil ettiği kudsi cemaatinin şahs-ı manevisinin üç vazifesi var. Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler cemaati yapacağını rahmet-i İlahiyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak: Birincisi : Fen ve felsefenin tasallutuyla ve maddiyun ve tabiiyyun taunu, beşer içine intişar etmesiyle, herşeyden evvel felsefeyi ve maddiyun fikrini tam susturacak bir tarzda imanı kurtarmaktır. Ehl-i imanı dalaletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herşeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile meşguliyeti iktiza ettiğinden, Hazret-i Mehdinin, o vazifesini bizzat kendisi görmeye vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilafet-i Muhammediye (a.s.m.) cihetindeki saltanatı, onunla iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zat, o taifenin uzun tetkikatıyla yazdıkları eseri kendine hazır bir program yapacak, onunla o birinci vazifeyi tam yapmış olacak.

Y G

Yaşar Gürt

23.01.2012

Allah razı olsun... Bediüzzaman bu asrın müceddidi olduğunu kendisi Lemaatteki, "Rüyada bir hitabe" yazısında söylüyor. Her asrın temsilcilerinin toplandığı bir meclise davet ediliyor ve o meclise bu asrın meb'usu olarak katılıp bu asırla ilgili soruları cevaplıyor ve bu rüyayı anlattığı manzumesini, rüyadaki meclisi kasd ederek, "Orada asrın vekili, burada Said-i Kürdi" diye bitiriyor.

b d

Bahattin Doğan

08.05.2011

Bir önceki asrın müceddidi Hz. Mevlana Halid'in kendi cübbesini Said-i Nursi hz.lerine yolladığı doğru mudur? Evet doğrudur: "yüz senelik bir mesafede Hazret-i Mevlâna Zülcenaheyn Hâlid Ziyaeddin kendi cübbesini, o cübbeye sarılan bir sarık ile pek garib bir tarzda bana giydirmek için gönderdiğini bazı emarelerle bana kanaat geldi. Ben de o mübarek ve yüz yaşında cübbeyi giyiyorum. Cenab-ı Hakk'a yüzbinler şükrediyorum. (Haşiye): Bu mübarek emaneti, Risale-i Nur talebelerinden ve âhiret hemşirelerimizden Âsiye namında bir muhterem hanımın eliyle aldım." (Said Nursi, Kastamonu Lahikası)

K Ö

Kutalp Öztürk

10.08.2010

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız