Konuyla ilgili Sirac'ün-Nur'da geçen yer şu şekilde:
"Benim tevkîf kâğıdımda, tevkîfime sebep, emniyeti ihlâl suçu yazıldığından, ben daha o pusulayı görmeden müddeî-i umûmîye dedim, “Seni geçen gece gıybet ettim."1
Hz. Üstad, kendisiyle alakalı hazırlanan tutuklama kararını ve tutuklama sebebi olarak da emniyeti ihlal suçu yazdığını daha görmeden önce savcıya demiş: "Seni geçen gece gıybet ettim" Bu sözün arkasında Hz. Üstad'ın o günün şartlarında kendisine yapılan haksız muameleleri "Kanun namına kanunsuzluk yapıyorlar" ve "Bin emniyet müdürü kadar asayişe faydalı olduğumuz halde asayişi bozmakla itham ediyorlar" gibi sözlerle açıkça (doğru olarak) ifade etmesi ve bu ifadeleri ilgili resmî mercilerin duyması halinde rahatsız olacakları gerekçesiyle bu sözünü "gıybet ettim" diye söylemiştir. Çünkü,
"Gıybet odur ki, gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerâhet edip darılacaktı. Eğer doğru dese, zaten gıybettir. Eğer yalan dese, hem gıybet, hem iftirâdır."2
Diğer taraftan Hz. Üstad'ın şu ifadeleri sözlerinde ne kadar haklı ve ciddi olduğunu gösteren ve haksız ithamlar karşısında artık illallah diyecek seviyeye geldiğini gösterir mahiyettedir:
"Eğer bin müddeî-i umûmî ve bin emniyet müdürü kadar bu memlekette emniyet-i umûmiyeye hizmet etmemiş isem, üç def‘a Allah beni kahretsin’ dedim."3
Bediüzzaman Said Nursî, Sirâc'ün-Nur, Hayrat Neşriyat, Isparta 2019, s. 79.
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubât, Hayrat Neşriyat, Isparta 2020, s. 121.
Bediüzzaman Said Nursî, Sirâc'ün-Nur, Hayrat Neşriyat, Isparta 2019, s. 79.