Hastalar için, şifa niyetiyle Hucurât suresinin okunmasının hikmeti ne olabilir? Hucurat Sûresi konusu itibariyle adab-ı muaşeret kurallarını ihtiva ediyor, o bakımdan sordum.
Hucûrat Suresi’nin özellikle şifa niyetiyle okunması üzerine sahih ve muteber kaynaklarda bir rivayete rastlayamadık.
Ancak şu unutulmamalıdır ki Kur'ân'daki her bir âyetin gerek müstakil bir şekilde veya gerek kısmî olarak mü’min için şifaya katkısı mutlaka vardır. Kur’ân’ın her suresi her âyeti müminler için maddi manevi, batını zahiri, ruhi bedeni hastalıklara şifadır. Bu hususta Beydavi Kur'ân'da indirilen her bir âyetin, mü’minlerin dinlerini işlevsel bir hale getirmede ve nefislerini güzelleştirmede (veya nefislerine güzel bir boyut kazandırmada) hastalıklara şifa veren ilaçlar mesabesinde olduğunu ifade etmektedir. [1]
Bu hususta bazı âyetler şöyledir;
"Biz Kur'ân'dan mü’minlere rahmet ve şifa olan şeyler indiriyoruz. O, zalimlerin ise sadece kaybını artırır." [2]
"Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt ve kalblerde olana şifa, inananlara doğruyu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir." [3]
"Eğer biz onu, yabancı (dilde) bir Kur'ân yapsaydık derlerdi ki: "Âyetleri (anlayacağımız) biçimde (kendi dilimizde) açıklanmalı değil miydi? Acaba yabancı söz mü (geliyor)?" De ki: "0, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuz ve (göğüslerdeki hastalıklara) şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'ân, onlara bir körlüktür. (Sanki) onlar, uzak bir yerden çağınlıyorlar (da duymuyorlar)" [4]
Fakat önemli bir husus şudur ki Allah kâinata sebepleri koymuştur. Hedeflere, sonuçlara ve amaçlara genellikle bu sebeplere riayet edildiği taktirde ulaşılabilir. Elbette şifayı veren Allah’tır. Ancak Allah kanunları gereği kâinatta şifaya vesile olacak sebepler yaratmıştır. Bu sebeple hastalıklarda ehil bir hekime gitmek ve tedavi olmak çok ehemmiyetlidir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz de (a.s.) birçok hadiste tedavi olmayı şöyle emretmiştir:
"Ey Allah’ın kulları tedavi olunuz. Allah çaresi olmayan hiç bir hastalık vermemiştir. Ancak yaşlılık müstesna"[5]; "Her bir hastalığın bir şifası vardır. Hastalığın şifası isabet edince (ilacı/tedavisi bulununca) Allah'ın izniyle hastalık iyileşir", demiştir.[6]
Sevgili Peygamberimiz'in (s.a.v) hastalara okuduğu bir dua ise şu şekildedir;
“Hz. Peygamber (s.a.v), hasta olan akrabalarının üzerine okuyarak sağ eliyle onları sıvazlar ve şöyle derdi:
أَذْهِبِ الْبَأسَ رَبَّ النَّاسِ وَاشْفِ أَنْتَ الشَّافِى لاَ شِفَاءَ إِلاَّ شِفَاؤُكَ شِفَاءً لاَ يُغَادِرُ سَقَمًا
(Ey Allah’ım, ey insanların Rabbi, şu hastalığı gider, şifa ver, şifa veren sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Hastalığı ortadan kaldıracak bir şifa ver.)[8]
[1] Beydavi, Abdullah b. Ömer. (1991). Envarü't-Tenzil ve Esrarü't-Te'vil (Min Haşiyeti Şeyhzade ), İstanbul: Hakikat Kitapevi. c. 3, s. 238
[2] İsra, 17/82
[3] Yunus, 10/5
[4] Fussilet, 41 1 44
[5] Ibn Mace, 3436 Tıb, !981
[6] Muslim, 69 Selam, 1981
[7] Fahreddin Razi; Mefatih’ul Gayb,Dar’ûl İhya et- Tûras’ul Arabî, h. 1420 Beyrut, c.1, s.152
[8] İbn Mâce, Tıb, 35, 36