"Bazan birşeye şiddetli muhabbet, o şeyin inkârına sebep olur." cümlesini izah edebilir misiniz?
Öncelikle burada “şiddetli muhabbet” ifadesinden muhabbetin ifrat boyutundan bahs edildiğini anlıyoruz. En başta şunu ifade etmek gerekirse “ Her şeyin ifrat ve tefriti iyi değildir.” Sünnetin yolu hadd-ı vasattır. Yani ifrattan ve tefritten sakınarak sırat-ı müstakimi takip etmektir. Her ifrat, tefriti netice verir. Yani ifrat ve tefrit arasında haddi aşmak noktasında bir benzerlik vardır.
İnsan, Cenab-ı Hakk’ın en acayip sanatlarından biridir. Öyle latifeler ve duygular vardır ki bazısı dünyayı yutsa tok olmaz. Hal böyleyken onları doğru tarafa yönlendirmemiz ve işlettirmemiz gerekiyor.
Muhabbet konusunda ifrat boyutunu ele almadan önce bir insanın bir şeyi; ihsan, kemal ve cemal cihetlerinden sevdiğini belirtelim. İhsan cihetinde bir insana aşırı muhabbet beslerse bu bir noktadan sonra beklentiye girer. Daima o insanın kendisine iyilik yapması gerektiğini düşünmeye başlar. Bunu bir noktadan sonra görmemeye başlayınca sevgisini azaltmaya hatta o insanın ihsanını inkar etmeye kadar götürebilir. “Zaten çok zengindi vermeyecekti de ne yapacaktı.” ya da “ O iyilikleri başka bir menfaat için yapıyordu.” gibi cümlelerle o kişinin iyiliklerini karşı nankörlük ederek inkar edebilir.
Kişinin şiddetli muhabbeti cemal yani güzellik cihetinde olursa bu da sakıncalıdır. Çünkü dünyevi her güzellik geçicidir. Her yeni eskir, her doğan ölür. Mesela biriyle sırf güzelliği için evlenilse muhtemeldir ki bir yaştan sonra o kadında o güzellik aynıyla kalmayacaktır. Bu sefer de sırf güzelliği için evlenenen kişi hanımından yüz çevirme ona olan sevgisini inkara hatta nefrete kadar götürür. Gayr-ı meşru sevmekler genelde böyledir. Zaten kişi aynı oranda sevgisine karşılık görmeyince yine karşıdakinin güzelliğine yönelik inkara gidebilir. “Zaten güzel değildi, bana layık değildi.” gibi cümlelerle başvurur. "Kedi ulaşamadığı ciğere murdar der", "Ayı yetişemediği üzüme koruk der" diye de meşhur olmuş atasözleri de bu meseleyi özetler.
Son olarak kemal cihetindeki şiddetli muhabbete değinecek olursak; bu hikmet dünyasında her kemalin bir zevali vardır. Burada hiçbir şey kararında kalmaz. Mesela birçok mucizeye mazhar ve Ulu’l Azm peygamberlerden olan Hz. İsa’ya gösterilen kemal cihetinden gelen ifrat boyutundaki muhabbet Hz. İsa’nın kulluğunu inkara kadar götürmüştür
Tüm bu ihsan, cemal ve kemal cihetleri Allah hesabına ve sünnetin gösterdiği yola göre olursa elemsiz bir sevmeyi insana kazandırır. İnsandaki yoğun muhabbet duygusu Cenab-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarına, Resulü’ne, ve başta sahebe efendilerimiz olmak üzere diğer salih ve ehl-i kemal olan zatlara yöneltildiği vakit hem o duygu bu dünya dahi saadete vesile olur hem de inşallah ahireti kazandırır.