Hz. Üstad R. Nur'da, bazen "Şehadet" ederler, bazen "Delalet" eder, bazen de "İşaret" eder, diyor. Bu kelimelerin kullanılmasının hikmeti ve birbirinden farkı nedir?
Bediüzzaman Hazretleri telif ettiği eserlerinde manaya tam mutabık olan kelimeleri kullanmaya özen göstermiştir. Bazen kelimeler cümle içerisinde aynı manayı taşıyor gibi görünseler de metnin geneli esas alındığında her kelimenin konuya farklı açılardan izah getirdiği veya farklı cihetleri nazara verdiği görülmektedir.
Delalet; sözlükte bir kişiye yol gösterip kılavuzluk yapmak anlamında kullanılmaktadır. Mantık ilminde delalet bir şeyin öyle bir özellik taşımasıdır ki onu bilmekle başka bir şeyin de bilinmesini sağlaması anlamında kullanılmaktadır. Örnek vermek gerekirse;
“Demek eşyâdaki süslü vaz‘iyetler, gösterişli keyfiyetler, tanıttırmak ve sevdirmek sıfatlarına kat‘iyen delâlet eder.” (Mektubat: 372)
Kısacası varlıklarda görünen sanat ve süs sanatçıyı yani onları yaratan zatı tanıttırıp, sevdirmeye hizmet eder. Çünkü insan güzel olan herşeyi sever, dolayısıyla güzelliği vereni de sever. Öyle ise bunca sanat ve süs, kendi sanatkârının sevmek ve sevdirmek sıfatına sahip olduğunu bildirmektedir. Burada manaya en uygun kelime şüphesiz delalettir. Zira ortada bir sanat var ve bu sanat bize başka bir şey hakkında bilgi vermekte ve kendisi de bu bilginin delili olmaktadır. Yani buradaki bildiri, görünen bir delil üzere yürütülen akli muhakeme ile açığa çıkmaktadır. Dolayısıyla en uygun kelime delalettir.
Şehâdet; bir şeyin doğruluğuna inanarak, tanıklık etmektir ki şahitlik ettiği şeyi görmüştür veya görmüş gibi katiyyeti vardır. Mesela;
“Sevdirmek ve tanıttırmak sıfatları ise, bilbedâhe Vedûd, Ma‘rûf bir Sâni‘-i Kadîr’in vücûb-u vücûduna ve vahdetine şehâdet eder.” (Mektubat: 372)
Varlıklarda görünen sevdirmek ve tanıttırmak fiili bir failin varlığına şahidlik etmektedir. Zira ortada bir fiil var ise bu fiili yapan fail muhakkak olmalıdır. Faili olmayan bir fiili düşünmek mümkün değildir. Dolayısıyla sevdirmek fiili var ise Vedûd olan yani seven ve sevilen bir zat olmak zorundadır. Eğer o zat olmazsa kendisi de olamaz. Bu sebeple sevdirmek fiili Vedûd’ün varlığına şahitlik eder. O halde buradaki bildiri için kullanılacak en uygun kelime de şehadettir.
İşaret; Bir şey üzerine dikkati çekme, belli bir hususu belirtme, gösterme anlamına gelmektedir. Mesela;
“Ve senin bu misâfirhâne-i dünyâda yolcuların için böyle rahmet havuzların bulunması ve insanın seyr ü seyahatine ve gemisine ve istifâdesine musahhar olması işaret eder ki, yolda yapılmış bir handa, bir gece misafirlerine bu kadar deniz hediyeleriyle ikrâm eden zât, elbette makarr-ı saltanat-ı ebediyesinde öyle ebedî rahmet denizleri bulundurmuş ki, bunlar, onların fânî ve küçük numûneleridirler.” (Asâ-yı Mûsâ:177)
Kısaca izah etmek gerekirse; ahirete nispetle bir gece hükmünde olan dünyada kulları için bu kadar ikram ve ihsanlarda bulunan zat, elbette ebedi yurdunda rahmet hazinesinden ebedi ikram ve ihsanlarda bulunacaktır. Basitçe ifade etmek gerekirse dünya yolculuğunda senin için hazırlanmış bu kadar ikram, ahiret yurdunda mazhar olabileceğin sonsuz ikramların bir göstergesidir. Bir işaret ve yönlendirme olması sebebiylede kullanılacak en uygun kelime işaret etmek olacaktır.
Özetle bu üç kelime, bildirmenin farklı derecelerini ifade etmektedir diyebiliriz.