Namaz

15.09.2012

9980

Seferi Olmanın Şartları

Seferi nasıl olunur? Burada mesafe mi dikkate alınmalı yoksa vasıta veya süre mi? Günümüzde seferiliğin şartları değişir mi?

* *

**** ****

21.10.2012 tarihinde sordu.

Cevap

Sefer, sözlükte gündüz aydınlığı, yola çıkmak ve mesafe anlamındadır. Istılahta ise belli bir mesafeyi belli bir niyetle kat etmek anlamını ifade etmektedir. Buna binaen bir yolculuğun şer’î yolculuk sayılması için niyet etmek ve belli bir mesafeyi kat etmek şarttır.1 

 Seferiliğin Hükmü

Seferilik konusu dinimizde Kur’ân ve hadisle sabittir. Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

“Yeryüzünde yolculuğa çıktığınız zaman, eğer inkâr edenlerin size bir kötülük yapmasından korkarsanız, o takdirde namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şübhesiz ki kâfirler, size apaçık bir düşmandırlar.”2 

Ayette ifade edilen yolculuğun "kafirlerin kötülük yapmasından kaynaklı korkmak" olarak geçmesine rağmen Peygamberimiz (sav) sıkıntı, korku ve düşmanların olmadığı yolculukların olduğu zamanlarda da namazların kısaltılmasını buyurmuştur. Konu ile alakalı sahabeden Ya'la b. Ümeyye (r.a.):

Bu hususla alakalı olarak Hz. Ömer'e (r.a.) “Biz düşmana karşı güvende olmamıza rağmen, neden namazlarımızı kısaltarak kılıyoruz?” diye sormuştur.  Hz. Ömer (r.a.) kendisine şöyle cevap vermiştir: “Aynı şeyi ben de Hz. Peygamber'e (s.a.v) sormuştum. Kendileri bana “bu, Allah'ın size bir ikramıdır. Allah’ın ikramını kabul ediniz” şeklinde cevap vermişti.3 

"Abdullah b. Ömer (r.a) der ki:

Resûlullah (s.a.v) ile beraber bulundum. Seferde iki rek'attan fazla kılmazdı. Ebû Bekir, Ömer ve Osman da böyleydiler. Sevgili Peygamberimiz hicretten sonra Mekke'de dört rek'atlı bir namazı kıldırmış, ikinci rek'attan sonra selâm verip cemaate dönerek oradaki Mekkeliler'e şöyle demiştir: 'Namazınızı tamamlayın, biz seferiyiz.4 

Seferilikte bir diğer ruhsatta Ramazan orucunun kazaya bırakılabilmesi konu ile ilgili Rabbimiz Kur’an’ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

Ey îmân edenler! Sizden evvelkilere farz kılındığı gibi, oruç tutmak (sizin de) üzerinize farz kılındı; tâ ki (günahlardan) sakınasınız. Sayılı günler olarak (oruç size farz kılındı)! Fakat içinizden kim hasta olur veya yolculukta bulunursa, artık (tutamadığı günler) sayısınca başka günler(de oruç tutsun)”5 

Seferiliğin Tespiti

A)Zamana Göre Tespiti (Hanefi)

Hanefî fakihler, seferi olmanın şartını daha çok süreye göre tespit etmeye çalışmaktadırlar. Hanefîlerin ekseriyeti tarafından kabul edilen görüşe göre sefer, normal bir yürüyüşle (yaya ve deve yürüyüşü) üç günlük bir mesafeden ibarettir.6 Buna üç konak veya üç merhale de denilmektedir.7 

Klasik kitaplarda üç günlük mesafe 15, 18 ve 21 fersah olarak tespit edilmiştir.8  1 fersah= 5.5 km (Genel kabul 90 km’dir.)

B)Mesafeye Göre Tesbiti

Maliki, Şafii ve Hanbeli fakihler, seferiliği belli bir mesafe olarak tespit etmişlerdir.

Bunlara göre, kasr’ın (namazı kısaltma) mesafesi Peygamber (s.a.s.) ve sahabe uygulamalarına dayanmaktadır. Konuyla ilgili Ata b. Ebi Rebah'tan rivayet edildiğine göre,

"İbn Abbas'a sorulmuş Arafât'a veya Mina'ya giderken kısaltacak mıyız? denilmiş İbn Abbas “hayır”, eğer Cidde, Usfan ve Taif’e giderseniz kısaltırsınız” demiştir.9 

Bu hadis cumhurun kasr mesafesi için temel kaynak olarak gösterdiği bir hadistir. Bütün bu yerlerin Mekke’ye uzaklığı ise 4 berîddir (80 km)10 

Namazı Kasr (kısa kılma) Etmenin Hükmü

Şâfiî ve Hanbelîler’e göre: bu namazları kısaltarak kılmak ruhsat olup tam kılmaktan daha faziletlidir. Mâlikî fakihlerinin çoğunluğuna ve Hanefîler’e göre ise azîmettir; ancak Mâlikîler’in çoğunluğu kısaltarak kılmayı sünnet-i müekkede sayarken 11 Hanefîler yolcunun tercih hakkı bulunmayıp kısaltmasının vâcip olduğu kanaatindedir.12 

Değerlendirme

Hanefi mezhebi alimleri diğer mezhep alimlerinden farklı olarak seferi olmayı mesafe ile  doğrudan belirlemek yerine normal bir yürüyüşle en kısa günlerdeki 3 gün 3 gecelik yol kat edilecek mesafeyi ölçü almışlardır. Nitekim ilerleyen yıllarda Hanefi fakihleri bu 3 günlük mesafeyi 15, 18, 21 fersah (ortalama 90 km) olarak ifade etmişlerdir. Seferiliğin başlangıcını da yaşamış olduğu meskun mahalin dışından itibaren seferi olur diye hüküm vermişler. Hatta büyük Fakih İbn Abidin, seferiliğin başlangıcı için meskun mahalin dışına çıkmaya dahi gerek duyulmadan yola çıkıldığı ilk anda başlar diye buyurmuştur.

Öte yandan kaynaklarda tâbiîn fakihlerinden Hâris b. Ebû Rebîa, Atâ b. Ebû Rebâh ve Süleyman b. Mûsâ’nın, yolcunun yerleşim biriminden ayrılmadan namazını kısaltarak kılabileceği görüşünde oldukları kaydedilmektedir.13 

Mesafe belirlendikten sonra tüm mezhep imamlarının ittifakı ile hızlı bir at ile bu mesafe kısa bir zamanda kat edilse dahi seferiliğin geçerli olduğu konusunda icma etmişlerdir.14 

Elmalı M. Hamdi Yazır ise Bu konuya; günümüzde otomobil, tren, uçak gibi hızlı ulaşım araçlarının hayatımıza girmesinden kaynaklı farklı bir yaklaşım gösterilmesi gerektiğini söylemiştir. Kendisi bu konu hakkında “eskiden mutat vasıta kervan olduğu için kervanın seyr-i vasatıyla üç günlük (on sekiz saatlik) yolculuk esas alındığını kendi zamanında ise mutat yolculuk vasıtaları farklı olduğu halde yine de kervanla ilgili hükümlerin aynen uygulanmasının yanlış olduğunu yolculuk mesafesi günün şartlarına göre değerlendirilip tespit edilmesi gerektiğini ifade etmektedir.15 

Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri ise bu konu ile ilgili kendisine sual sorulduğunda cevaben şöyle buyurmuştur:

 Sordukları mes’ele-i şer‘iye ise, şimdiki mesleğimiz ve hâlimiz o mes’elelerle meşgūl olmaya müsâade etmiyor. Yalnız bu kadar var ki, ruhsat-ı şer‘iye olan kasr-ı namaz ve takdîm te’hîr, vesâit-i nakliye bir kararda olmadığı için onlara binâ edilmez. Belki kāide-i şer‘iye olan kasr-ı namaz, sâbit olan mesâfeye binâ edilebilir.

16

Seferi olana şeriatın ruhsat verdiği 4 rekatlı farz namazların kısaltılıp iki rekat kılınması ve  öğle-ikindi ile akşam-yatsı namazlarının ilk veya ikinci vakitte  önce ve sonra cem edilerek birleştirilip kılınması, vasıtalar değişken olduğundan vasıtanın üzerine bina edilemez. Onun için sabit olan mesafeye bina edilir diyerek seferiliğin tesbitinde Ulema-i Cumhur’un görüşü olan mesafenin esas alınması gerektiğini söylüyor.

Eğer denilse ki: Tayyâre ile veya şimendiferle bir saatte giden zahmet çekmiyor ki, ruhsata müstehak olsun.

Elcevâb: Tayyâre ve şimendiferde abdest alıp vaktinde namazını kılmak, yayan, serbest gidenlerden daha ziyâde müşkilât bulunduğu için ruhsata sebebiyet verir. Her ne ise, şimdilik bu kadar yazılabildi. Bu mes’ele-i şer‘iyeyi ulemâ-yı İslâm halletmişler. Bize ihtiyâç bırakmamışlar.17 

Eğer denilse: Uçak ve tren ile bu mesafe 1 saatte kat edilir. Zahmet çekilmiyor ki seferilikte geçerli olan namazı kısaltma veya birleştirme ruhsatına sahip olunsun?

Elcevab: Uçak ve trenle yolculuk yapanın abdest alıp namazını kılması yayan olup serbest olanlara göre daha zahmetli olduğundan böyle bir durumda bile  ruhsata sebeb olur, diyerek bu zamandaki hızlı ulaşımda bile genel kabul olan 90 km’lik bir yolculukta seferilik halinin geçerli olduğunu buyurmuştur.

Ayrıca; Diyanet İşleri Bakanlığı'na bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu da 90 km mesafeyi kat eden seferi olur buyuruyor.18 

Yukarıdaki bilgiler ışığında meseleye baktığımızda günümüzde dahi en az 90 km bir mesafeden sonra seferilik hükmü geçerli olmuş olur.

Tabi dileyen merhum "Elmalılı Hamdi Yazır" hocamızın içtihadına göre 18 saatlik bir yolculuk mesafesini de esas alabilir.

  1. https://islamansiklopedisi.org.tr/sefer--fikih

  2. Nisa 4/101

  3. Müslim, Salatü’l-müsâfirîn 4; Tahavî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, I, 415; Zeylai, Nasbu’r-Râye, VI, 151.

  4. Mâlik, el-Muvatta'. Hac, 202; Sefer, 19.

  5. Bakara 2/183-184

  6. Fahrudddîn Osmân b. Ali ez-Zeylâî (v. 743/1342), Tebyînu’l-hakâ’ik şerhu kenzi’d-dakâ’ik, Dârü’l-Kütübi’lİslâmî, Kâhire 1313, I/209; Damad, Mecme‛u’l-enhur, I/161

  7. Serahsî, el-Mebsût, I/236.

  8. Ahmed b. Muhammed b. İsmail et-Tahtahâvî, Haşiyet’t-tahtahâvî ala merâki’l-fellâh, Dârü’l-Kütübi’lİlmiyye, Beyrut, 1997, I/421; İbn Abidîn, Reddü’l-muhtâr ‛ale’d-Dürri’l-muhtar, II/123;  

  9. Takîyuddîn Ebû’l-Abbâs Ahmed b. Abdulhalîm b. Teymîye el-Harrânî (v. 728/1327), Mecmuu’l-fetâvâ, Mecmeu’l-Melîk Fehd, 1915,

  10. Alâuddîn el-Kâsânî (v. 587/1191), Bedâi‛u’s-sanâi‛ fî tertibi’ş-şerâi‛, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, yy, 1986, I/94.

  11. Bâcî, I, 260; İbnü’l-Arabî, I, 490; Haraşî, II, 56-57

  12. https://islamansiklopedisi.org.tr/sefer--fikih

  13. İbn Kudâme, II, 259; Şevkânî, III, 235

  14. Abdurrahman Ceziri, Dört Mezheb Fıkhı, Kasr-ı Sâlat, 1991

  15. Elmalı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Umut Matbaası, İstanbul, ty, I/519; Beşir Gözübenli, Elmalılı Hamdı Yazar’ın Seferîlik Konusunda Yaklaşımı, Ensar Neşriyat, s. 8 

  16. Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası-3, 2015, Hayrât Neşriyat, s. 334

  17. Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası-3, 2015, Hayrât Neşriyat, s. 334

  18. https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/299/seferi-sayilma-bakimindan-bulunulan-yerleri-ifade-eden-vatan-i-asli-vatan-i-ikamet-ve-vatan-i-sukna-ne-demektir


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Yorumlar (1)

Allah razı olsun gerçekten çok ayrıntılı ve tatmin edici cevaplar

h b

Halil Biliktü

21.10.2012

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız