Risale-i nurun bir çok yerinde "kalb ayine-i Samed'dir" deniyor. Bunun manası nedir?
Samed: Kavmin ulusuna ve şan sahibine denir. İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını giderdiği için. Yüksek ve âli(yüce) manasınadır. İçi dolu şeye denir.(K. okyanus, c:1)
Öncelikle kalpten kastımız, bir et parçası olan organımız değildir. Ancak bir latife-i Rabbaniyedir ki: duyuları, duyguları, hisleri vicdan aynasında ve düşünceleri, fikirleri akıl vasıtasıyla beyinde görünen Rabbani bir latifedir. Bir Duygudur. Çam kozalığı gibi görünüp et parçası olan organımıza kalb denmesinde şöyle bir güzellik vardır ki: Manevi kalbin insanın maneviyatına yaptığı hizmet, organımız olan kalbin bedenimize yaptığı hizmet gibidir. Evet nasıl ki kalb bütün bedene ab-ı hayatı akıtan, dağıtan, veren bir hayat makinesidir. Maddî hayat onun işlemesi ile devam eder. Rahatsızlandığında beden sarsılır. Bunun gibi o manevi kalb, Rabbani latife de amellerimizi, maneviyatımızı top yekün hakiki hayat nuru ile canlandırır.
Kalb diğer duyguların komutanı hükmündedir. O küçük kalb kainatı içine alabilir ve o kadar muhabbet taşıyabilir. Binler alemin manevi bir haritası hükmündedir.
Kalbin es-Samed ismine mazhariyet veya aynası olması ise şöyle açıklanabilir:
İkinci meşreb; âfâktan başlar, o daire-i kübranın mezahirinde cilve-i esma ve sıfâtı seyredip, sonra daire-i enfüsiyeye girer. Küçük bir mikyasta, daire-i kalbinde o envârı müşahede edip, onda en yakın yolu açar. (Kalb, âyine-i Samed olduğunu) görür, aradığı maksada vâsıl olur.
Demek alemde görünen ilahi esma ve sıfatın cilveleri, tecellileri, nakışları küçük bir surette kalbde de görünmesi demektir.