Sorunuza geçmeden önce, Sâlih (as) ile Semûd kavminin hayatını kısaca anlatalım; ardından sorunuza yanıt vereceğiz.
Semûd Kavmi
Sâlih aleyhisselâm’ın kavmi, “İkinci Âd” diye anılan Semûd kavmidir ve Arabu’l-âribe’dendir. Yüce Allah, Hûd aleyhisselâm’ın kavmi olan Birinci Âd’ı helâk ettikten sonra onların yerine Semûd kavmini yeryüzüne hâkim kılmıştı. Semûd kavmi uzun ömürlü yaratılmıştı; öyle ki içlerinden biri hayattayken taştan veya kerpiçten yaptığı ev çökerdi. Bu sebeple dağlardaki kayaları oyarak evler edindiler ve geniş bir refah içinde yaşadılar.
Semûd, Hicaz ile Şam arasındaki Vâdilkurâ’ya kadar uzanan Hicr bölgesinde otururdu. (Hicr, Medine ile Şam arasında bulunan yurtlarının adıdır.) Yüce Allah’ın “Dağlardan evler yontuyorlardı” buyruğuna konu olan1 meskenler buradadır. “Esâlis” diye anılan dağlar içinde, bugünkü evlerin düzenine benzeyen, dağlar gibi yükselmiş yapılar görülür. Uzaktan bakan, bunları birbirine bitişik dağlar sanır; yaklaştığında ise her birinin müstakil olarak durduğunu fark eder. Dolaşmak isteyen biri, bu meskenlerin her birini zahmetsizce çevreleyerek gezebilir.2
Resûl-i Ekrem, Tebük Gazvesi sırasında askerleriyle birlikte Semûd kalıntılarının bulunduğu Hicr’e gelmiş, askerler Semûd halkının içtiği kuyulardan su içmiş, hamur yoğurup ekmek yapmış ve yemek hazırlamıştır. Fakat Resûlullah yemeği dökmelerini ve ekmekleri develere yedirmelerini emretmiştir. Daha sonra onları konakladıkları yerden kaldırarak Sâlih’in devesinin su içtiği kuyunun başına götürmüş, bu davranışının sebebini açıklarken de, “Onların yaşadığı felâketin sizin başınıza gelmesinden korktum” demiştir.3
Sâlih (as)'ın Semûd Kavmine Peygamber Olarak Gönderilmesi
Semûd kavmi, Allah’ın emrine aykırı davranarak putlara tapmaya, yeryüzünde fesat çıkarmaya ve taşkınlık etmeye başlayınca Yüce Allah onlara Sâlih aleyhisselâmı peygamber olarak gönderdi. Sâlih aleyhisselâm, kavmini putları terk ederek yeryüzünde bir olan Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın iman ve ibadet etmeye çağırdı. Fakat Semûdlular, onun tebliğini küfür ve inkârla karşıladılar. Nitekim bu kavim, kendilerine Sâlih aleyhisselâmdan önce gönderildiği anlaşılan ve isimleri Kur’ân-ı Kerîm’de belirtilmeyen başka peygamberleri de yalanlamıştı.
Sâlih aleyhisselâm davetine yirmi yıl boyunca sabırla devam etti ve kabul etmezlerse Allah’ın gazabına uğrayacaklarını haber verdi. Süre uzayınca Semûd kavmi, söylediklerini doğrulayacak bir mûcize göstermesini istedi. “Nasıl bir mûcize istersiniz?” diye sorunca, her yıl belirli bir günde putlarıyla kutladıkları bayram münasebetiyle şöyle cevap verdiler: “Sen İlâhına yalvar, biz de ilâhlarımıza yalvaralım. Senin duan kabul edilirse sana tâbi oluruz; bizim duamız kabul edilirse sen bize tâbi ol.” Sâlih aleyhisselâm kabul etti ve bayram yerine onlarla birlikte gitti. Semûdlular, Sâlih aleyhisselâmın duasının kabul edilmemesi için putları Vesene’ye yalvardılar. Kavmin önde gelenlerinden Cendâ‘ b. Amr: “Ey Sâlih! Şu kayanın yanına gel. İçinden belirttiğimiz vasıflarda (hamile) bir dişi deve çıkarsa peygamberliğini tasdik eder ve sana iman ederiz.” dedi. Sâlih aleyhisselâm, bunu gerçekleştirdiğinde iman edeceklerine dair kesin söz aldıktan sonra kayanın yanında namaz kılıp Yüce Allah’a dua etti. Kaya doğum sancısı çeker gibi inledi, titredi ve ikiye ayrıldı; içinden onların istediği nitelikte (hamile) bir dişi deve çıktı. Böylece kaya âdeta bir deve doğurmuş oldu.4
Semûd Kavminin Mûcize Olarak Gönderilen Deveyi Öldürmesi
Sâlih aleyhisselâm, Rabb’inin kendisine verdiği deveden hiç ayrılmazdı; nereye gitse deve de yanında bulunurdu. Deve, bir gün Semûd kavminin suyundan içer, ertesi gün de kavim onun sütünü sağıp içerdi. Semûdlular, Rablerinin emrine karşı kibir ve azgınlığa kapıldılar; deveyi boğazladılar. Onu kesenlerden biri kızıl-sarışın, mavi gözlü, köse ve kısa boylu; diğeri uzun boylu, akılsız ve titrek bir adamdı. Ana deve kesilince yavrusu dağa kaçtı. Yavru, Sâlih aleyhisselâmı görünce ağlayarak üç kez böğürdü. Bunun üzerine Sâlih aleyhisselâm kavmine: “Her böğürüş bir ecel işaretidir; yurdunuzda ancak üç gün daha yaşayacaksınız. Bu, yalanlanmayacak bir vaaddir.” dedi. Semûd kavminden bazıları Sâlih aleyhisselâmı öldürmeye teşebbüs etti, fakat Allah onu korudu.5
Semûd Kavmi’nin Helâk Oluşu
Semûd kavmi, Sâlih aleyhisselâm ile alay ederek azabın ne zaman geleceğini sordular. Sâlih aleyhisselâm: “Azabın alâmeti şudur: – Birinci gün sabaha çıktığınızda yüzleriniz sararacak, – ikinci gün kızaracak, – üçüncü gün ise kararacaktır.” dedi. Gerçekten de birinci gün sabahı küçük-büyük, erkek-kadın herkesin yüzü sapsarı kesildi. Böylece helâk olacaklarını ve Sâlih aleyhisselâmın doğru söylediğini anladılar. İkinci gün yüzleri kızardı; üçüncü gün ise kapkara oldu. Dördüncü gün, pazar sabahı, azabın hangi yönden geleceğini merak ediyor, kimi zaman başlarını göğe kaldırıyor, kimi zaman da yere bakıyorlardı. Güneş doğarken gökten öyle dehşetli bir sayha (çığlık) geldi ki göğüslerindeki kalpler parçalandı; canları bedenlerinden fırladı. Aynı anda şiddetli bir sarsıntı yeryüzünü kavradı. Allah’ın koruması altında bulunan tek kişi dışında, doğu ile batı arasındaki bütün Semûdlular helâk oldu. Kurtulan o tek kişi Ebû Rîgâl idi.6
Şimdi sorunuzun cevabını iki başlık altında cevaplayalım.
1) Hazret-i Sâlih (as) Peygambere Deve Verilmesinin Hikmeti
Hz. Sâlih (as)'a verilen deve mûcizesinin sebebi, Semûd kavminin bizzat böyle bir mûcize talep etmesidir. Peki Semûdlular neden özellikle bu istekte bulundu? Semûd kavmi kayaları yontup kendilerine ev ve şehirler inşa edecek kadar bu işe aşinaydı; dolayısıyla katı kayadan canlı bir varlığın çıkmasının imkânsız olduğunu en iyi onlar biliyordu. Bu yüzden kayanın içinden bir devenin çıkmasını istediler. Neden özellikle hamile bir dişi deve talep ettikleri sorulursa; yaşadıkları coğrafya çöl olduğundan en çok ihtiyaç duydukları hayvan deveydi. Ayrıca istedikleri mûcizeyi büsbütün imkânsız hâle getirmek için “hamile dişi deve” şartını ileri sürdüler. Kısacası, kayadan hamile bir dişi devenin çıkması onlara göre mutlak surette imkânsızdı; bu sebeple böyle bir mûcize talebinde bulundular.
2) Devenin O Zamanki İnanmayanlar Tarafından Öldürülmesinin Hikmeti
Cenâb-ı Hak, Semûd kavminin istediği mûcizeyi verdikten sonra onları imtihan etmek için, tek su kaynakları olan kuyudan bir gün devenin, ertesi gün kendilerinin su içmesini emretti. Rahmeti gereği, devenin su içtiği gün, onun sütünden içebileceklerini de bildirdi. Deve, Rabbinin bir rahmeti olarak su içtiği günde öyle bol süt veriyordu ki bütün Semûd kavmine yetiyordu. Ancak kavmin bazı kâfirleri, hem bu su kısıtlamasından kurtulmak hem de Sâlih aleyhisselâmın peygamberlik alâmeti olan deveyi her gün görmekten rahatsız oldukları için deveyi öldürdüler.
Şuarâ, 26/149
Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı, 1.cild, s 126
Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II, 117
Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı, 1.cild, s 127
Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı, 1.cild, s 128
Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı, 1.cild, s 129

